Fransız deprem bilimci Louis Geli’nin, “Batı Marmara’daki bazı sismik hareketler gazdan kaynaklanıyor” iddiası uzmanları böldü. Kimi gaz çıkışı ile yaşanan depremler arasında bir bağ olduğunu söylerken, kimiyse iddianın yanlış olduğunu belirtti
Dün Habertürk’te yer alan haberde Geli’nin, “Marmara Denizi’nin batısında, Tekirdağ altında gaz rezervleri var. Bölgedeki sismik hareketlerin bazıları tektonik değil, gaz deprem üretiyor. Gaz, fayda basıncı artırıyor, tabakalar kayıyor” iddiası ve “Marmara’nın batısında 7’nin üstünde deprem beklemiyorduk. Ancak artık hesaba katmadığınız bir faktörü göz önünde bulundurmalıyız. Marmara’nın merkezi gibi, batısında da büyük deprem riski olabilir” açıklamasını Türk deprem uzmanları değerlendirdi.
Habertürk'ten Uzay Kesmen'in haberi aynen şöyle:
Deprem uzmanlarının çoğu, Fransız deprem bilimci Geli’nin görüşlerini destekliyor. Marmara’da görülen bu gaz çıkışlarının küçük depremleri tetiklediğine dikkat çeken uzmanlar, gaz çıkışları ile meydana gelen depremler arasında bir ilişki olduğunu, ancak araştırılması gerektiğinin altını çiziyor. Bazı uzmanlarsa, ufak depremlerin de bu gaz çıkışlarıyla ilişkilendirilmesinin yanlış olduğunu söylüyor. İşte farklı görüşler...
Prof. Dr. Naci Görür: Hidrokarbon gazı nedeniyle olabilir
“Denizde yaptığımız araştırmalarda Marmara’nın batı kısmında, yani belli ölçüde mikro deprem üreten fay boyunca çok fazla doğal gazın çıktığını tespit ettik. Diyoruz ki Batı Marmara’nın altındaki fay kolunda görülen küçük depremler, bu fayın hareketlerinden ötürü olmayabilir, bu bölgede yaygın hidrokarbon gazı olduğu için bu gazlar büyük bir basınçla bu fay düzlemini kullanarak deniz tabanındaki tabakalara, çökellerin içerisine büyük basınç yapmaları nedeniyle mikro depremsellik görüyor olabiliriz. Dolayısıyla bu fay da kilitli olmuş olabilir, burada da büyük bir deprem beklenebilir. Aynen Orta Marmara çukurluğu ile adalar arasındaki fay kolunda beklediğimiz gibi.”
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan: Depremin işaretçisi değil
“Verilen bilgilerin çoğu doğru. Marmara’nın içinde doğal gazlar var. Bu doğal gazlar, depremin işaretçisi falan değil. Depremle ilişkilendirmek biraz tuhaf. Orada önemli olan bir kilitlenmenin olması. Özellikle orada 2 tane kol var. Bir İstanbul kolu var, bir de Tekirdağ kolu. Burada kilitlenme var. Kilit noktalarını biz sıçrak diye adlandırırız. Bu kilit noktaları, genellikle aşağı yukarı bize yeni depremin olacağı yeri gösterir. Fransız bilimci de buna değiniyor. Doğru söylüyor. Sıçrak noktalarından bir tanesi İstanbul kolu üzerinde. Dolayısıyla burada bir deprem olacaktır. O depremin olacağı yer de Küçükçekmece dolayındadır. Büyüklüğünü 6.5-6.7 arasında bekliyoruz. Diğer bir yer de Tekirdağ kolu. Orada da 7.2 büyüklüğünde bir deprem olacaktır. Bunların ikisinden boşalacak enerji 7.3’tür.”
Prof. Dr. Şükrü Ersoy: Deprem yaklaşıyor
“Şimdiye kadar kabul gören teoriye göre depremin 5 aşaması var. Depremin olması 4. aşamaya denk geliyor. Ama 3. aşamada, yerdeki yamulmalara bağlı olarak çatlaklar açılıyor. Ancak deprem olmuyor. Fakat bu çatlaklara bu sırada su ya da gaz giriyor ve bu çatlakların kayganlaştırıcı etkisini artırıyor. Bu sırada yerin öz direnci değişiyor. Sismik aktivite değişiyor. Bu aşamada buraya su ve gaz girdiği takdirde kayma daha süratleniyor ve bir anda deprem meydana geliyor. Bu teorik bilgi tekrarlanmış. Yoksa Marmara’da bugünden yarına bildiklerimiz dışında yeni bir bilgi yok. Yerli ve yabancı tüm arkadaşlarımız Marmara’daki depremin yaklaştığını işaret ediyor.”
Doç. Dr. Mehmet Sinan Özeren: Çalışma yapılmalı
“Bütün denize bakıldığında, gaz çıkışlarıyla depremler arasındaki bağ çok iyi anlaşılmıyor. Denizin batısına bakınca Tekirdağ’da gerçekten küçük deprem rejimleriyle gaz çıkışları arasında bağ var. Üzerinde daha fazla çalışılmalı. Tüm küçük depremleri gaz çıkışlarıyla ilişkilendiremeyiz.”
Prof. Dr. Okan Tüysüz: Hareketlenme olabilir
“Bilimsel bir makale. Bu gaz çıkışlarının da deprem değerlendirilirken göz önünde bulundurulması gerektiğini belirten iyi bir çalışma. Makalede belirtildiği gibi, bu gazlar ufak hareketlenmelere yol açabilir. Depremle ilgili yapılan çalışmalarda dikkat edilmesi gereken hususlardan bir tanesidir.”