ÇEAŞ ve KEPEZ yönetiminin, imtiyaz sözleşmesinin her aşamasında ihlalde bulunduğunu dile getiren Türkiye tarafı, yapılan tüm işlemlerin kuralına uygun olduğunu savundu. Milliyet gazetesinde yayımlanan haber şöyle:
Kemal Uzan’ın, ÇEAŞ ve Kepez şirketlerinde imtiyaz sözleşmelerinin 2003’te Bakanlar Kurulu kararıyla iptal edilmesi hakkında Türkiye aleyhine yaptığı dava başvurusunun duruşması Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) yapıldı.
Fransa’dan siyasi sığınma isteyen ve halen Paris’te ikamet eden Cem Uzan’ın da katıldığı duruşma karşıt tezlerin savaşı havasında geçti. Uzan Ailesi’nin avukatlarından Didier Bollecker, iki şirkete el konulmasını, “Bu bir kan davasıdır ve intikam duygusuyla yapılmış bir eylemdir. Cem Uzan’la da bağlantılıdır. Siyasete girmiş ve Başbakan tarafından tehdit olarak algılanmıştır” sözleriyle değerlendirdi.
Şahsi çıkar vurgusu
Dava başvurusu henüz kabul edilebilir ilan edilmediği için tazminat konusu da teknik anlamda netleştirilmiş değil. Davacıların avukatlarından Vincent Delattre’nin, “ÇEAŞ’ın kaybı 144 milyar dolar, Kepez’inki ise 21 milyar dolar” ifadelerini kullanması ise AİHM’nin davayı esastan incelemeye karar vermesi durumunda gündeme gelebilecek tazminat talebinin 165 milyar dolardan az olmayacağını gösteriyor. Bu düzeyde bir rakamın resmiyete dökülmesi halinde ise bu AİHM için de bir rekor olacak.
Davacı tarafın duruşmada üzerinde ısrarla durduğu unsurlardan birini de “Sözleşme iptali ve el koyma süreçlerinde normalde izlenmesi gereken etapların atlandığı” iddiası oluşturdu. Delattre, şirketlere el koymadan önce bu yönde bir uyarı yapılmadığını belirterek, “İşlemlerin meşruluğu yoktur, keyfi işlemler söz konusudur” dedi.
Hükümet kanadı yapılan her işlemin kuralına uygun olduğunu, oysa ÇEAŞ ve KEPEZ yönetiminin imtiyaz sözleşmesinin her aşamasında ve çok sayıda ihlalde bulunduğunu dile getirdi. Türkiye’nin avukatı Mark Howard, ÇEAŞ’ın 8, Kepez’in ise 6 kez ihlalde bulunduğunu belirterek, “Bir çok kez uyarıldılar ancak bunların gereklerini yerine getirmediler. Belirlenen ihlallerden bir tanesi bile fesih için yeterliydi” dedi.
Davacıların siyasi komplo teorisi üzerinden hareket ettiklerine dikkat çeken Howard, “Yalan beyanda bulunuyor ve iyi niyetle hareket etmiyorlar. Bu mahkemeyi ve diğer uluslararası mahkemeleri şahsi çıkarları uğruna kullanıyorlar” diyerek Motorola ile Nokia davalarında ABD mahkemelerinin Uzanlar aleyhine verdiği kararlara ve dolandırıcılık vurgusuna atıf yaptı. “Elektrik direkleri bulunan tarla parçalarına” ait 65 bin tapunun kendi üzerlerine tescil ettirilmesi, diğer şirketlerin dağıtım ağına bağlanmaması gibi ihlaller tespit edildiğini ileten Howard, mahkemeden başvuruyu geri çevirmesini istedi.
Aile kavgası etkilemez
Bollecker ise “Kemal ve Cem Uzan arasında aile kavgası var ama bu ÇEAŞ ve Kepez’in başvurusunu etkilemez. Küçük hissedarların tazminat alabilmesi için tek süreç AİHM’dir” diye konuştu. Aralarında Türk yargıç Işıl Karakaş’ın da bulunduğu AİHM’nin 7 yargıçtan oluşan 2. Dairesi, dosyanın esastan incelenip incelenmeyeceğiyle ilgili kararını önümüzdeki aylarda verecek.