Bersay İletişimin sahibi Ali Saydam, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün gündeme damgasını vuran Köşk'teki veda resepsiyonundan izlenimlerini yazarken, "nefret söylemi ırkçı ifade örneği" olarak da eleştirilen "Mal bulmuş Mağribi" ifadesini kullandı. Saydam, Hayrunnisa Gül'ün "Çok saygısızlık yapıldı. Asıl intifadayı ben başlatacağım. Abdullah Bey nezaketinden söylemiyor, ama benim üzülmemem için basın bültenlerini kaldırıyor, interneti bile kapatıyordu" sözlerinin üzerine "mal bulmuş Mağribi gibi atlayanların kötü niyetli olduğunu" öne sürdü. Saydam, Yeni Şafak'taki yazısında, "Bizim cenahtan saygısızlık yapanlar oldu" sözleriyle AKP içindeki isimlere atıf yapan Cumhurbaşkanı Gül'ün tavrında "bir serzeniş, kırgınlık olmadığını" da iddia etti.
Türkiye'nin ünlü iletişimcilerinden Ali Saydam, kendisinin de konuk olduğu Köşk'teki resepsiyonda AKP ile hükümete yakın bazı gazetecilere yaptığı sitemkâr çıkışla gündemi değiştiren Hayrunnisa Gül'ün sözlerine olan ilgiye tepki gösterirken, "nefret söylemi içeren ırkçı bir ifade" olarak eleştirilen "Mal bulmuş Mağribi" deyimini de kullandı. Kuzey Afrika'nın batı kesimini, Tunus ve Fas gibi ülkeleri ifade eden Mağrip bölgesinde yaşayanlara "Mağribi" deniyor.
Saydam'ın Yeni Şafak'ta "Son Reîs-i Cumhur..." başlığıyla yayımlanan (21 Ağustos 2014) yazısının ilgili bölümü şöyle:
Her ne kadar uzunca süredir bu kavram kullanılmasa da yerleşik algısı da başkanlıkla (reislikle) halkı buluşturan bir çerçevededir. Mustafa Kemal Atatürk'ten başlayıp İsmet Paşa'dan geçip 11 tane kısmen seçilmiş, kısmen atanmış reîs-i cumhur gördü bu memleket. Cumhur, başkanını seçti ve ister beğenilsin ister beğenilmesin 12. Cumhurbaşkanı ile 'Anayasal bir Başkanlık' dönemi, artık halk iradesiyle devreye girmiştir.
Salı akşamı biz de resepsiyon davetlileri arasındaydık. Türkiye'nin sanat, spor, sivil toplum örgütü, iş dünyası ve medya temsilcilerinin, üniversite rektörlerinin geniş katılımıyla karşılaşma fırsatı bulduk.
Reîs-i Cumhur ve eşleri olağanüstü zarafetleriyle salondaki konukları ağırladılar. Tek tek ilgilendiler. Reîs-i Cumhur'un veda konuşması tam da kendisine yakışır bir biçim, içerik ve özdeydi. Ben ne bir serzeniş, ne bir küskünlük, ne de bir kırgınlık sezdim. Görevini hakkaniyetle yerine getirmiş bir devlet adamı ciddiyeti ve samimiyetinin dışında bir ifadeye de, niyet belirtisine de tanık olmadım. Gazetecilerle sohbetinde de 'Cumhurbaşkanlığı yapmış biri nasıl davranırsa ben de öyle yapacağım' dedi ve öyle de yaptı.
Mal bulmuş mağribi gibi first lady'nin iki duygusal çıkışını ve bir serzenişini büyütmek ve buradan siyasi sonuçlar çıkarmak için ya kötü niyetli olmak lazım ya da sübjektivizmin doruklarında gezinmek...
Yolunuz açık olsun sevgili Reîs-i Cumhurum... Bundan sonra uzun yıllara, deneyimlere dayanan birikiminizden, nezahet ve nezaketinizden, bilgeliğinizden bu milletin nasipleneceği daha çok değer olduğuna inanıyorum.
Allah sağlıklı, uzun ömürler versin.