Gündem

‘Unakıtan’a Cleveland, fakire Okmeydanı SSK’

Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Kemal Unakıtan’ın eşinin hastane seçiş yöntemini ‘ti’ye aldı.

06 Mart 2009 02:00
Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Kemal Unakıtan’ın eşinin hastane seçiş yöntemini ‘ti’ye aldı.

Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Kemal Unakıtan’ın eşinin hastane seçiş yöntemini ‘ti’ye aldı. Hakan yazısında, "Unakıtan Rabbine sorunca Cleveland cevabı, fakat garip gureba Rabbine sorunca SSK Okmeydanı cevabı geliyor" dedi.

İşti Ahmet Hakan’ın bugün (6 Mart 2009) Hürriyet gazetesinde yayımlanan yazısının tam metni... 

Müslümanlar için padişahlık hutbesi

BİR muhterem okurum bana soruyor:

"Sen nasıl Müslümansın? Gazetenizin başyazarı Oktay Ekşi, padişahlara hakaret ediyor... Sen tek kelime bile etmiyorsun? Geçmişinden bu kadar mı koptun? Böyle Müslümanlık olur mu?"

Peki.

Madem soru budur.

Ve madem bugün günlerden cuma.

O zaman bir adet, "Yeni başlayan müminler için padişahlık hutbesi" kaleme alayım...

Gayret benden, tevfik Allah’tan...

Buyurun hutbeye:

* * *

Muhterem müminler,

Bugünkü hutbemizin konusu Oktay Ekşi namındaki bir "sermuharrir"in, padişahlar aleyhinde yazdığı makaledir...

"Sermuharrir Oktay Beyefendi", yazdığı makalede 36 padişahtan 33’ünü yer ile yeksan eylemiştir...

Ancak...

Hemen söyleyelim ki:

Oktay Bey’in bu ameliyle İslam dini arasında bir rabıta kuramayız.

Zira...

Ne "atalarla övünme"nin, ne de "atalarla yerinme"nin İslami bir gayretle alakası vardır.

Bu iki gayret de fevkalade dünyevi gayrettir.

* * *

Muhterem cemaat, Fani insanlarımızın bir kısmı, geçmişlerine bakınca bir kara duman görürler. Tıpkı Oktay Bey gibi... Yine fani insanlarımızın bir kısmı, geçmişlerine bakınca coşarlar, heyecanlanırlar, kendilerinden geçerler.

Tıpkı Başvekilimiz Tayyip Erdoğan ve yandaşları gibi... Gelgelelim bu iki duygunun da kaynağında yüce dinimiz yoktur.

Bunlar siyasi işlerdir.

Geçmişimiz ne kesif bir dumandan ibarettir.

Ne de elde kılıç büyük bir gaza aşkıyla oranın buranın fethedildiği, bütün nimetlerin bir sofrada saadet içinde paylaşıldığı, kötülüklerin olmadığı lirik, epik ve destansı bir dönemdir.

Yine unutulmamalıdır ki...

Padişah dediğimiz adamlar, enbiyá-i kiramdan değildirler. Masum da değildirler. Tenkitten münezzeh de değildirler. Bundan náşi Oktay Bey’in padişahları yerin dibine batırması, kendisine anasının ak sütü gibi helaldir...

* * *

Muhterem cemaat,

Geçmişinizle barışık olun, tarihinize sahip çıkın.

Ve fakat...

Aşırılıktan da kaçının!

Hiç akıl etmez misiniz?

Bir sultanın mutlak otoritesi altında sürdürülen hayat nasıl bir hayattır?

Böylesi bir hayatın dindeki yeri nedir?

Ebu Hanife neden Halife’ye isyan etmiştir, neden zindanlarda yatmıştır?

Biraz akıllı olun...

Öyle hemen "Tayyip sen bizim padişahımızsın" diye ortaya çıkmayın...

Adamın da kafasını bozmayın vesselam...

Hoş geldin Ahsen Yenge

Sevgili Ahsen Yenge...

Tam da doların ateşinin fırladığı bir günde Kemal Abi’yi sıhhat ve afiyet içinde memlekete getirdiğin için sana ne kadar teşekkür etsek azdır...

Oğlunuz Abdullah’ın "Davos cihadı"nı ticarete alet ederek, "one minute"ü ticari marka olarak tescil ettirmesini, yaptığın bu büyük kıyağın bir cilvesi olarak kabul edip dilimize dolamıyoruz...

Fakat... Yengeciğim...

Ayağının tozuyla geldiğin İstanbul’da öyle bir kelam etmişsin ki, aşk olsun yani...

Demişsin ki:

"Rabbime sordum. Sayın Bakan nerede ameliyat olsun diye... İçime bir his doğdu, ABD’deki Cleveland diye..."

Ah Ahsen Yenge ah...

İyisin, hoşsun, gürül gürülsün de...

Maalesef politik bilincin sıfır noktasında...

Seçim öncesi hiç böyle bir açıklama yapılır mı?

Bütün muhalifler, "malzeme... malzeme..." diye inim inim inlerken...

"Rabbime sordum, Cleveland dedi" denir mi hiç?

Şimdi iflah olmaz muhalifler çıkıp...

"Unakıtan Rabbine sorunca Cleveland cevabı, fakat garip gureba Rabbine sorunca SSK Okmeydanı cevabı geliyor" derlerse...

Hem iktidarınıza esaslı bir gol atmış, hem de milleti dinden imandan çıkarmış olmazlar mı?

Ah Ahsen Yenge ah...

Sen yok musun sen...