Gündem

Ümit Özdağ'dan AKP'li yöneticiye tepki: Sen kimsin, kapılarımızı çalıp bizi öldürecek misin?

Ümit Özdağ ile MHP'den ihracı istenen Halaçoğlu ve Ok, suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı

16 Şubat 2017 19:23
Hülya Karabağlı

MHP Genel Başkan adayı ve bağımsız milletvekili Prof. Ümit Özdağ ile MHP’li vekiller Yusuf Halaçoğlu, İsmail Ok ile Meclis’te düzenledikleri basın toplantısında, “Eğer yüzde 50’yi geçemezsek, referandumda başarısız olursak iç savaşa hazırlanın” diyen ve partisinin talebi üzerine istifa eden AKP Manisa İl Başkanı Yardımcısı Ozan Erdem hakkında suç duyurusunda bulunduklarını söyledi. Özdağ, "Ne yapacaksınız? Kapılarımızı çalıp bizi öldürecek misiniz? Diz çöktürüp kafamıza kurşun mu sıkacaksınız? Ozan Erdem sen kimsin?" diye sordu.

Özdağ, “Ozan Erdem tek başına değil. Görevden alsınlar almasınlar bu ülkeyi kardeş kavgasına, iç savaşa, kan gölüne çağıran bu adam Adalet Bakanı, Başbakanı ve Cumhurbaşkanının açtığı psikolojik atmosferde hareket ediyor ve konuşuyor” dedi.

Özdağ’dan sonra söz alan Prof. Yusuf Halaçoğlu da, referandumun bir konunun halk nezdine sunulması anlamına geldiğini anlattı ve “Evet diyen AKP’liler, ‘hayır’ diyen bizler bir televizyona çıkalım. Neden evet dediklerini izah etsinler biz de neden hayır dediğimizi izah edelim” önerisinde bulundu.

“Köylere hayır çalışması için gidecek grupları jandarma durduruyor”

 

Özdağ’ın MHP’li vekillerle düzenlediği ortak basındaki açıklamaları şöyle:

Referandum sürecinde halktan korkmayın diye birçok kez Meclis’teki görüşmeler sırasında çağrıda bulunan iktidar yetkililerinin şimdi halktan esas korkanların kendilerinin olduğunu gördüğümüz süreçten geçiyoruz. Bu süreçte hayır diyen muhalefetin televizyonlara çıkması basın kuruluşları üzerinde büyük bir baskı kurularak engellenmeye çalışılıyor. Yine hayır çalışması yapacak olan arkadaşlarımız valilikler tarafından uyarılıyorlar. Köylere hayır çalışması için gidecek gruplar Jandarma tarafından durduruluyor.

"Eğer biraz cesursanız..."

İki üç kişiden fazla gitmeyin diye ikaz ediliyorlar. Polis esnafı ve muhtarları dolaşarak ‘evet’ için oy toplamaya çalışıyor. Böyle bir ortamda iktidar temsilcileri televizyonlarda evet güzellemesi yapıyorlar. Eğer biraz cesursanız bu halkın alacağı karardan korkmuyorsanız sizden eşit imkân istemiyoruz ama televizyonlar üzerindeki tehditlerinize son verin ve muhalefetin de kendisini açıklamasının yollarını sağlayın. Bu sizin göreviniz.

 “Siz terörist örgütlerin parlamenter düzeni savunduğunu mu söylüyorsunuz?”

Bu anayasadan kaynaklanan göreviniz ve bizim de hakkımız. Bir yandan halktan korkuyorlar. Ama şimdi halktan korkularını başka boyuta taşıyarak propagandalarında neden ‘evet’ diyeceklerini izah etmek yerine terör örgütleri ‘hayır’ diyor. Hayır diyenler terör örgütleriyle aynı çizgide propagandası yapıyorlar. Bu propagandayı Adalet Bakanı, Başbakan, Cumhurbaşkanı yapıyor. Hayır diyenler Türkiye’de parlamenter demokrasiyi savunuyorlar. Hayır çıktığı takdirde demokratik rejim devam edecek. Hayır diyenlerin terörist örgütlerle aynı şeyi savunduğunu söylemek demokrasi tarihinde yapılmış en büyük terörizm güzellemesidir. Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Adalet Bakanı, siz terörist örgütlerin meşru parlamenter düzeni savunduğunu mu söylüyorsunuz? Bu ne inanılmaz bir iddiadır. Bu terörist örgütler yıllardan beri milli iradenin tecelli ettiği TBMM’ye karşı terör faaliyetleri yürütmediler mi? 15 Temmuz FETÖ darbesinde bombalanan TBMM değil miydi? Siz nasıl bu şekilde terörizmi dolaylı olarak över, yurttaşların yüzde 50’den fazlasını terörizmle aynı çizgiye koyarsınız. Bu terörizmin gerçek anlamının ortadan kalkmasına neden olmaz mı? Şimdi böyle bir atmosferde atamış olduğunuz memurlar utanmadan hem de Milli Eğitim Müdürleri bunun bir soğuk savaş olduğunu söylüyorlar.

“El Bab’daki Mehmetçiklerin annelere babaları arasında ‘hayır’ diyenler de var”

Biz diyoruz ki El Bab’ta savaşan Mehmetçiklerin Türkiye’deki anneleri babaları arasında evet diyenler de var hayır diyenler de var. Evet desek de hayır desek de biz bir milletin mensuplarıyız, kardeşiz. Birbirimizin düşmanı değiliz. Sadece sistem konusunda farklı görüşlere sahibiz. Bir insanın benim açımdan yanlış olsa da başkanlık düzenini savunması ne kadar meşru ise benim de parlamenter düzeni savunmam o kadar meşrudur. Biz parlamenterleriz. Biz bu anayasaya hala geçerli olan anayasaya inanıyoruz. Hala geçerli olan anayasayı savunmak ne zamandan beri terör örgütleriyle aynı çizgide olmaktır? Böyle bir aymazlık olabilir mi? Başlı başına bu suçlama anayasaya karşı işlenmiş bir suçtur.

“Ozan Erdem sen kimsin? Diz çöktürüp kafamıza kurşun mu sıkacaksanız”

Bu ortamı sağladığınız için partinizin Manisa il ikinci başkanı Ozan Erdem de aynen şunu söylüyor: “Eğer yüzde 50’yi geçemezsek, referandumda başarısız olursak iç savaşa hazırlanın.” Ne yapacaksınız? Kapılarımızı çalıp bizi öldürecek misiniz? Diz çöktürüp kafamıza kurşun mu sıkacaksınız? Ozan Erdem sen kimsin? Sen bir insanın sadece demokratik hakkını kullanıp hayır demesinden ötürü hayır diyenlerin çoğunlukta çıkması durumunda bunu kabul etmeyip, eline silah alıp kapı kapı hayırcı’ avcılığı mı yapacaksın? Ozan Erdem tek başına değil. Görevden alsınlar almasınlar bu ülkeyi kardeş kavgasına, iç savaşa, kan gölüne çağıran bu adam Adalet Bakanı, Başbakanı ve Cumhurbaşkanının açtığı psikolojik atmosferde hareket ediyor ve konuşuyor. Biz bu adamla ilgili bugün suç duyurusunda bulunduk. Ama bu suç duyurusu hukuki anlamda Ozan Erdemle ilgilidir evet ama siyasal olarak bu atmosferi yaratan kişilerle ilgili suç duyurudur. Hukuki suç duyurusunu biraz önce Adliye’de yaptık, manevi suç duyurusunu da basın aracılığıyla buradan yapıyoruz. Meclis’te anayasa görüşmelerinin 1’inci turunun son konuşmasını ben yaptım.

Bu ruh halini ve bazı hazırlıkları bildiğim için de uyardım. Eğer biz hazırlıklıyız ve bir iç savaşı kazanabiliriz diyorsanız bunun kimseye faydası olmaz. Meclis tutanaklarından bu cümleyi okuyabilirsiniz. Ama biz buna izin vermeyeceğiz. Biz bu tehditlerin Türk milletini korkutmasına da izin vermeyeceğiz. Buradan evet diyen bütün AKP’li kardeşlerime sesleniyorum. Sizin evet demek nasıl hakkınızsa hayır demek de bizim o kadar hakkımız. Eğer bugün bizim hayır deme hakkımızın meşruluğunu savunmaz, bize sahip çıkmazsanız inanın yarın sizin de evet demeye dahi hakkınız olmayacak. Bu iç savaş çığırtkanlarına ve politikalarına basın mensupları siz izin vermeyin.