Ümit Kıvanç*
Burundi'de ikinci bir soykırım yaklaşıyor. (İlki 1970'lerde yaşanmış, bugüne kadar çeşitli defalar yeni girişimler, provalar görülmüştü.) Haftalardır her gün insan öldürülüyor, şimdi de en yetkili ağızlar, devlet yöneticileri, taraftarlarını muhalifleri öldürmeye çağırıyor. İktidar partisinin gençlik örgütü Imbonerakure'nin bu işi çağrı beklemeksizin yapabileceğinden zaten uzun zamandır korkuluyor. Senato başkanı Reverien Ndikuriyo'nun kullandığı deyimler, "toz etmek", "kökünü kurutmak". Muhaliflerin layığı "ancak ölmek" olabilirmiş.
Şöyle şeyler söylemiş, şimdiden soykırımcı olarak tarihe geçen bu adam, "mahalle başkanları"na (bir tür muhtar olmalı): "Gidin, onları uyarın, yarın pişmanlık fayda etmeyecek. Altınızdakilere kesin emirler verin... silah varsa toplasınlar, elbombası varsa alsınlar. (Deyin ki) Ormana gitmeye kalkmayın, buna kalkışırsanız acımayız. Orman mayın döşeli ve başka bir şey için kullanılacak. Siz evinizde kalacaksınız. Evinizde öleceksiniz. Her şeyi burada evinizde halledeceğiz. Sıra eyleme geldiğinde duygulara yer olmayacak! Çok açık söylüyorum... Artık bu işe son verme anının geldiğine dair emri duyduğunuz anda, duygular ve gözyaşları faydasızdır! Böyle olması gerekiyor. Sizler mahalle başkanlarısınız. Gidin ve saygın mahallelerinizin sakinlerine anlatın. 'Ölmeye hazırım' diyen çıkarsa, kimin gelip bu işi halledeceğini ona söyleyin... O araziyi ilaçlamalısınız... bu insanlar ölmeyi hak ediyor! Size emrediyorum, gidin!"
Tehlikeyi en elle tutulur, korkutucu haliyle gösteren, komşu ülke Ruanda soykırıma sürüklenirken katilleri kışkırtan ve örgütleyenlerin en çok kullandığı motifin, "karafatma"nın burada da dolaşıma sokulması. "İlaçlama"dan kasıt, böcek öldürme.
Burundi'de son çatışma, devlet başkanı Nkurunziza'nın görev süresini hakkı olmadığı halde üçüncü bir dönem daha uzatmak istemesiyle alevlendi. Protesto gösterileri ülkeye yayıldı. Her ne kadar son gösterileri örgütleyenler meselenin etnik olmadığını, başkanın yetki gaspını önlemeye yönelik olduğunu söylüyorlarsa da, iktidar tarafı, gösterilerin daha çok Tutsi'lerin yaşadığı yerlerde yapıldığını iddia ediyor. Yani çatışma, tıpkı ilk soykırımda ve daha sonra Ruanda'da olduğu üzre, Hutu'lar ile Tutsi'ler arasında.
İktidar, muhaliflere ellerindeki silahları teslim etmeleri için haftasonuna kadar mühlet verdi. Yani muhtemelen bu pazar veya en geç pazartesi günü dünya yeni bir soykırım haberiyle uyanacak. Silahlar teslim edildiğinde soykırımın daha rahat yapılmayacağının da garantisi yok.
Fakat niyeyse kimse yaklaşan felaketi önlemek için bir şey yapmıyor. ABD'nin Birleşmiş Milletler'deki temsilcisi Büyükelçi Samantha Power dışında büyük güçler âleminden gürültü çıkaran kimse yok. Haftalardır yayın organlarının ücra köşelerine saçılan "Burundi'de ... kişi daha öldürüldü" haberlerine bazen kurbanın gördüğü korkunç muameleyi gösteren fotoğraflar da eşlik ediyor, ama dünyada tık yok.