Ümit Kıvanç*
Irak Hava Kuvvetleri bir hafta içinde Musul üzerine yedi milyon bildiri attı. Şehri elinde tutanlara korku salmayı, isyan duyguları besleyenleri yüreklendirmeyi amaçlayan mâhut savaş bildirilerinden. “Mukavemet” hareketi bir süredir, simgesi olan “mim” harflerini cami duvarlarına çiziyor. İD, Mukavemet adına duvarlara sprey boyayla yazı yazdıklarını iddia ettiği birkaç kişiyi, casuslukla suçladığı başka birkaç insanla birlikte idam etti.
Ve şehri ele geçirişinden bu yana durmaksızın yaptığı işe döndü, daha çok siper ve tünel kazdı. Yalnız bu sefer kazdıklarının bazılarının işlevi farklıydı. Şehrin kuzey, güney ve doğusuna düşen bazı mahallelerin etrafına İD’in kazdığı yeni siperler ve kimi mahalleleri çevirdiği beton barikatlar, savunmadan çok, bu mahallelerden gelebilecek isyan hareketlerini engellemeye yönelik. Yani İD, duvarlardaki mim harflerini ciddiye alıyor ve en azından bir kısım Musul ahalisinin isyana kalkışabileceğine ihtimal veriyor. Nitekim örgüt, birçok kişiyi tutukladı, kimi yerlerde göstermelik kitlesel gözaltı uygulamaları yaptı.
İD’in özellikle eski ordu mensuplarını hedef aldığı söyleniyor. Bunların ordu içerisinde hâlâ bağlantıları olabileceğini, Musul harekâtında “işgalciye” yardım edebileceklerini düşünüyor olmalılar. Şehir istila edilirken İD ile işbirliği yapan ama sonra papaz olan, Saddam dönemi elitlerinin Nakşıbendî Ordusu’ndan sağlam kalmış bir teşkilat hâlâ var mıdır, bilemiyoruz haliyle. Bugünkü haliyle İD’in, Saddam subaylarının Irak El-Kaidesi’ne katılımıyla oluştuğunu düşünürsek, tarihin ilginç bir virajıyla karşı karşıyayız.
Gelişigüzel kelle kesiyor görünen bir örgüte yakıştırmak zor, ama İD’in muazzam bürokratik bir yapısı ve kayıtlı-kuyutlu bir işleyişi var. Bu yüzden, “resmî” suçlamalar olmaksızın, kendi yerleştirdikleri sorgu rejimine dahi başvurmaksızın insanları topluca tutuklamaları, içine girdikleri panik/alarm haline delil sayılıyor. Tam 56 kişiyi potansiyel hain diye apar topar idam etmeleri de bu izlenimi pekiştiriyor. Musul’la bağlantı kurabilen birçok kaynak, şu anda İD ile işbirliği içerisinde olan veya doğrudan örgüt adına iş gören bazı insanların taraf değiştirmeye niyetli olduğunu ileri sürüyor.
Ne olursa olsun, İD’in Musul’da yaklaşık dört bin militanı var. Rakam kesin değil, ABD kaynakları dahi, 3000-4500 arası diyebiliyorlar ancak. Lâkin militanların disiplin ve kararlılık düzeyleri hakkında fazla bilgi yok. 2015 Aralık’ında örgüt tecrübeli savaşçılarla liderlerin ücretlerinde yüzde 25, vasıfsızlarınkinde yüzde 35 kesinti yaptıktan sonra yozlaşma emarelerinin arttığı, bazı örgüt militanlarının dövizcilerle, tüccarlarla çıkar ilişkilerine girdiği söyleniyor. Aynı yönde bir emare de, Ahlâk Polisi’nin, şer’î cezalar yerine bol bol para cezası kesmeyi tercih eder hale gelmesi, hattâ malî sıkıntıyı aşmak için insanlara suçlar uydurması.
Musul’da yaklaşık bir buçuk yıldır cep telefonu şebekelerinin çalışmadığı söyleniyordu. Şimdi internet de hepten kısıtlanmış, haberlere göre: evlerin internet bağlantısı iki aydır kesik. Normal telefon şebekesi kısmen çalışıyor ve Musullularla dışarıdan bağlantı bu kanaldan kurulabiliyor.
Musul’da halen kaç sivilin yaşadığı kesin olarak bilinmiyor. Yuvarlak hesap, bir milyon rakamı telaffuz ediliyor. İki milyonluk şehri terk eden çok oldu. Buna karşılık, aynı sayıda olmasa da, başka yörelerden buraya göçenler oldu. İD, boş evlere elkoyup gelenleri yerleştirdi. Muhtemelen bir kısmını da örgüt için kullanıyor.
Örgüt, Musul’da durumun sakin olduğunu, halkın kendisine güvendiğini, silahlı birliklerinin şehrin her yerine hakim olduğunu göstermek üzere birtakım videolar yayımlıyor. Ancak aktardığım durumlar da, sükûnet şöyle dursun, Musul’a gerilimin hakim olduğunu ortaya koyuyor.
Üç koldan üzerine yürünen, havadan bombalanmaya başlandı başlanacak koca şehir ve onu tutsak almış, yok edilmek istenen egzantrik örgüt ne halde, buna dair birkaç söz ettikten sonra, özel bir konuya geçmek istiyorum.
Az buçuk uzman sayılabilecek herkes diyor ki, Musul’u İD’den almak kolay olmayacak fakat bir şekilde olacak; esas mesele sonrası. Neden?
Bunun iki ayrı düzlemde güçlü sebepleri var. İlki, toplumsal diyebileceğimiz, daha derin, geniş, çetrefilli alan; Musul’un kendine özgü tarihi, kültürü, nüfus yapısı. Bu alanda itina gösterilmesi, halledilmesi gereken ayrıntılar, harekât zafere ulaştığında merkeze hangi kuvvetlerin hangi bayrakla girip hangi marşı söyleyeceğinden, şehrin idaresinin teslim edileceği kimselerin tek tek aile, aşiret, mezhep mensubiyetlerine kadar uzanıyor.
Öbür sorun, İD’in şehirden silinmesinin zorluğu. Örgüt şehirde âdetâ kök salmış, dallarını her tarafa uzatmış halde. Hakkında fazla somut bilgi yayımlanmayan bu ikinci alana dair birşeyler aktarmanın ilginizi çekeceğini düşünüyorum.
Irak İslâm Devleti’nden bugünkü İD’e yöntemler
İD, kırsal yörelerde de kasaba ve şehirlerde de benzer bir örgütlenme stratejisi güdüyor. Asla sızdığı bir yerde hemen eylemlere girişmiyor; önce yerleşiyor, kendini sağlama alıyor, bol bol istihbarat topluyor, silahlı unsurlarının başına iş geldiğinde de hayatını sürdürebilecek birimler ve bir şebeke yaratıyor. Bu sayede, savaşçı elemanlarını eylemlerde veya asker-polis operasyonlarında kaybettiğinde örgüt yapısının gerikalanı kendini koruyabiliyor. Aşağıdaki örgütlenme stratejisi özetini aldığım makalenin yazarları gibi birçokları, bu yüzden, İD’in Musul’da da kolayca yeraltına geçebileceğini savunuyorlar.
İD’in izlediği yerleşme-sağlama alma-eyleme geçme politikası, Irak El-Kaidesi’nin, yani örgütlenmesini Suriye’ye de yaymadan önceki son aşamada aldığı adla “Irak İslâm Devleti”nin uyguladığı yöntemleri barındırıyor.
Önce şehre sızılıyor. Dikkati çekmeyecek elemanlar güvenli hücre evleri oluşturuyorlar, sonra buralara daha üst düzey, tecrübeli militanlar gelip yerleşiyor.
Derhal, bir istihbarat şebekesi oluşturmaya girişiyorlar: yerel halktan, bilgi verebilecek kimseleri kafakola alıyorlar, tecrübeli elemanlar bunları çekip çevirmeye koyuluyor. Önemli binaları sürekli gözetliyor, şehir/kasabanın önde gelen şahsiyetlerini izliyorlar. Düzenli raporlar tutuluyor, şehre/kasabaya dair, somut/gerçek istihbarata dayalı bir resim meydana getiriliyor.
Hükümet görevlileri, polis, subaylar, etkili siyasetçiler, düşman gördükleri aşiret liderleri ve işyeri sahiplerine yönelik şantaj ve suikast işlerini yürütmek üzere “güvenlik grupları” kuruyorlar. Silahlı işlerine genellikle “güvenlik” kavramını yakıştırdıkları birimler bakıyor.
Gasp, haraç ve başka yasadışı gelir kaynakları yaratılıyor, şehirdeki/kasabadaki yerel örgütün kendini geçindirmesi sağlanıyor.
Lojistik ve eleman toplama işlerini daha sağlam yönetip denetleyebilecek idarî ve malî yapılar kuruyorlar, bunların üst kademelerle, merkezle ilişkilerini sıkı kurallara bağlı olarak düzenliyorlar.
Yerel dinî liderlerle ilişkiler kuruluyor, şeriat alanında sözü dinlenir ekipler meydana getiriyor, eleman toplama faaliyetlerinde işe yarayacak, yapılan eylemleri meşrulaştıracak fetvalar verdirmeye başlıyorlar.
Aynı anda, propaganda ve medya grupları kuruyor, iletişim faaliyetleri yürütüyor, görsel-işitsel ve yazılı malzeme üretmeye, yaymaya başlıyorlar.
Bütün bunları güvenilir bir aşamaya vardırdıktan sonra, uzmanlaşmış yerel askerî hücreler oluşturup, esas siyasî silahlı-bombalı eylemlere girişiyorlar.
Yukarıda da belirttim, bu ayrıntılı örgüt yapısının, akıl almaz ölçüde bürokratik usûllerle, kayıtlı-kuyutlu işlemesine çalışılıyor. Günlük raporlar, gelir-gider kayıtları, üye kayıt formları... Örgütün herhangi bir yerel birimi müthiş kırtasiye üretiyor. Aşağıdan yukarı bilgi-istihbarat akışı genellikle günlük raporlarla sağlanıyor. Talimatlar yazılı teyit ediliyor, vesaire.
Musul’un “İD’den temizlenmesi” denen işlemin çok zor, belki de imkânsız olduğunu savunanlar, zamanında Irak El-Kaidesi’nin yok edildi sanılırken yaygın ve etkili bir örgütlenmeyle yeniden ortaya çıkıverişine işaret ediyorlar. 2010’da ABD çekilince örgüt Musul’daki bütün yeraltı teşkilatını yeniden kurmayı becermişti. Çünkü altyapısı sağlamdı. Liderleri hedef alındığında dağılacak sanılan örgüt, esas şebeke ve ona bağlı yerel hücreler çökertilmediğinde boşlukları hemen doldurabiliyor. Şimdi İD örneğinde de bunun böyle olması muhtemel.
Yine, örgütü yaşatan gelir kaynakları kurutulmadığında da, ne yaparsan yap, örgüt yeniden güçlenip faaliyete geçiyor. Haraç, gasp, petrol-benzin ve başka malların karaborsası gibi işlerden kazanılan para, virajlar dönüp tepeler aşarak, bir şekilde örgüt kasasının yolunu buluyor.
Bir yöre örgütlenmesi örneği
Belgeleri ele geçirilmiş bir Irak İslâm Devleti yöre örgütlenmesi örneğinde, Genel İdarî ve Malî Yönetici ile ona bağlı Malî Birim, Askerlik Birimi, Ulaşım ve Bakım Birimi, Satış ve Ganimet Birimi kurulması öngörülüyor. Bu birimlerin her biri, kendilerine bağlı elemanlardan ve alt kademelerden gelen raporları toplama, tutma ve bölgenin Vali’sine (veya Emir) sunmakla yükümlü.
2007 tarihli belgede. Vali/Emir’in, yöre örgütünün başına “dürüst ve çalışkan” bir yönetici ataması ve gelen bilgiler konusunda onunla istişarede bulunması öngörülüyor. Saydığım birimlerin başına getirilecek kişileri Emir ile bu yönetici birlikte seçiyorlar. Malî Birim hariç. Bu birimi Emir veya yöre örgütü yöneticisinin bizzat yürütmesi isteniyor. (“Parayı takip et” ilkesini IİD de benimsemiş :)
Askerlik Birimi’nin de bazı özellikleri var. “Askerlerin her türlü meselesi” -“eğitim, aylık maaş, evlilik, muvazzaf mı ihtiyat mı, yaralı mı, esir mi”…- ile ilgilenmek durumunda olan bu birimin yönetimini mutlaka yakın çevreden, herkesi şahsen tanıyan birinin, eğer asker sayısı azsa, yöre örgütü yöneticisinin bizzat üstlenmesi tavsiye ediliyor.
Bölge-yöre örgütünün araçlarının sağlam, “yasal” ve çalışır halde bulundurulmasından sorumlu Ulaşım ve Bakım Birimi’nin başına, araç tamir ve bakımından anlayan birini getirmelerini, her bölgenin “kendi araç tamir atelyesine sahip olmasını” merkez “şiddetle tavsiye” ediyor.
Satış ve Ganimet Birimi’nin daha çok hırsızlık ve çalıntı mal satışıyla uğraşacağı anlaşılıyor.
Gelelim, örgüt merkezinin bölge/yöre teşkilatına madde madde talimatlarına. Bunları olduğu gibi -çeviriden sezebildiğim kadarıyla üslûbu da- aktarırsam manzarayı daha gözle görülür hale getirebilirim sanıyorum:
“Bir: Malî Birim:
1. Gelen evrak için bir kayıt defteri açın ve tutun
2. Giden evrak için bir kayıt defteri açın ve tutun
3. Günlük durumlar için bir Gelen durum raporu
4. Aylık çeşitli giderler için bir Giden durum raporu
İki: Askerlik Birimi:
1. Aktif, pasif durumdaki savaşçıların, esirlerin ve dava için canını vermiş şehitlerin ve bölgenin çeşitli giderlerinin hesabını tutun.
2. Savaşçıların kira giderlerinin takibi
3. Savaşçıların evlilik işlerinin takibi
4. Yeni gelenlerin teminatlarının takibi
5. Savaşçıların esir alınma, öldürülme, yaralanma, evlilik… vs. durumlarına dair günlük rapor tutun
Üç: Ulaşım ve Bakım Birimi:
1. Araç envanteri ve [görevlendirme] takvimi
2. Araçların durumlarıyla (iyi, yandı, elkondu… vs.) ilgili günlük durum [raporu]
3. Araçların bakım durumlarının takibi
4. Araçların alım-satım işlemlerinin, bölgede [üst kademede] ulaşımdan sorumlu kimse ile beraber yürütülmesi.
Dört: Satış ve Ganimet Birimi:
1. Sadece ganimet için özel bir grup kurulması
2. Ganimet saklamak için güvenli yer temini
3. Ganimet satışı için Bölge [üst kademe] Ganimet Sorumlusu ile doğrudan irtibat
4. Güvenlik ve askerî kanat biriminden ganimetleri alma
5. Raporunu iki kopya halinde hazırlamalı: biri bölge ganimet birimi yöneticisi için, öteki bölge lideri için.”
Yazıyı daha fazla uzatmamak için burada kesiyorum. Muradım anlaşılmıştır umarım.