Ümit Kıvanç*
Özgecan'ı öldürdüler - 14 Şubat 2015
Şu yüze bakınca ne görüyorsunuz? Gençliğin o biraz da -olması gerektiği gibi- mesnetsiz, uçsuz bucaksız kendine güveni. "Bekleyin beni, geliyorum!" havası. Takınılmaya çalışılan o hafif mesafeli, ne yaptığını bilir edâyı, zincirlerinden boşanıverip anında dağıtabilecek bir saklı muziplik ve hoplayıp zıplama güdüsü. Hayatın bir anda, korkunç bir şekilde bitebileceğine dair bir ihtimal görüyor musunuz bu bakışlarda? Yok. Ne görüyorsunuz? Ben, tek kelimeyle toparlarsak, gelecek görüyorum; uzun, upuzun bir geleceğe bakıyor Özgecan. Aksini niye düşünsün? Sorunlar, okullar gibidir gençler için; birşeyler yaparsın, halledemiyorsan etrafından dolanırsın, çözülmezlerse aşılırlar. Ucu bucağı olmayan o yola bakıyor Özgecan. O kadar gençken hangi yolun sonu niye gözüksün? O kadar gençken nasıl kavrasın, burası neresidir...
Özgecan Aslan yirmi yaşındaydı. Tarsus'ta, Çağ Üniversitesi'nin Psikoloji Bölümü'nde okuyordu. 11 Şubat 2015 günü her zamanki gibi okuldan çıktı, bir arkadaşıyla, muhtemelen her zaman yaptıkları gibi, bir alışveriş merkezinde dolaştı, sonra, yine hep yaptığı gibi, Tarsus-Mersin minibüsüne bindi. Evine gitmek üzere. Gidemedi. İkisi baba-oğul, öteki oğlanın arkadaşı üç erkek, Özgecan'ı bıçaklayarak öldürdüler, sonra yaktılar ve dereye attılar. Bütün haberlerde bu korkunç işi niye yaptıklarına dair laf edilmeyişinden anlıyoruz ki, korkunç bir tecavüz ve cinayetle karşı karşıyayız.
Kadınlara karşı şiddet hem dozca artıyor hem yaygınlaşıyor. Bunda hem kadınların bütün engellere rağmen toplumsal hayatta giderek daha etkin oluşuna karşı erkeklerin vahşice tepkilerinin rolü var hem de son yıllarda özellikle "açık" kadınlara karşı nefreti körükleyen söylemlerin yaygınlaşmasının. Kadınların etkinliğine karşı özel nefret besledikleri her hallerinden belli olan siyasetçilerin, yöneticilerin tavırlarının saldırganları yüreklendirdiği açık.
Buna karşılık, Türkiye Cumhuriyeti'nde, kadınlara karşı işlenen suçlarda polis ve yargı sisteminin meseleye hemen her zaman daha baştan kadınlar aleyhine müdahale ettiği, saldırganları koruduğu, kolladığı, sokağın ortasında bir kadının onlarca defa bıçaklanışını polislerin izlediği, dayak yiyen, işkence gören kadını bunu yapan kocasının yanına geri gönderdiği, şiddet yüzünden boşanmak isteyen kadına her türlü müşkülatı çıkardığı da unutulmamalı. Esas vahimi, tecavüzcülerin uzun yıllar boyunca yararlandığı indirimler listelense, aklı başında her insanı çıldırtabilecek ayrıntılar dökülür önümüze. (Yazının sonuna bir kaba liste ekledim.)
(Ara not: Twitter'da bu son faslı hatırlattığım için, "bugünün eleştirilmesini önlemek"le, "AKP'yi savunmak"la, "ukalâlık"la, "bilgiçlik"le suçlandım. Şahsen, bu meselenin son dönemdeki artırıcı, derinleştirici etkenlerle -birtakım siyasetçilerin münasebetsizlikleriyle, nefret yaymalarıyla- sınırlı olarak ele alınmasının problemi çözeceğine inanmıyorum. Onun başlıbaşına -daha küçük- bir sorun ve mücadele konusu olduğuna inanıyorum. Öte yandan, Özgecan'ın başına gelen dahil, her türlü durumda bugünün yöneticileri elbette doğrudan sorumludur, bunu belirtmeye bile gerek görmüyorum. Şunu ise eklemek lazım: Geceyarısı olmuştu, hâlâ herhangi bir yönetici, kaymakam, vali veya siyasetçi, ilçe başkanı, il başkanı, parlamenter, şu bu, iktidarı temsil eden tek bir kimse bu hunharca cinayete dair tek söz etmemişti. "Üzüldüm" diyeni bile duymadık.)
Sona, 13 Şubat gecesi Twitter'da çok dolaşan bir tweet'ler serisini ekleyeyim.@miailayda tarafından derlenmiş döküm, "Türkiye nedir?" sorusunun cevapları arasında seçkin yerini alıyor:
"Kadın programında, "babam bana tecavüz etti" diyen kızını öldürüp, "babasını kamuoyunda mahcup etti" indirimi alan var.
Eşini katledip, "kot giyiyordu, piercing takıyordu, çantasında doğum kontrol hapı buldum" indirimi alan var.
Tanımadığı birine saati soran eşini delik deşik ederek öldürüp "cilve yaptı" indirimi alan var.
Tecavüz edip, hamile bırakan, sonra da "zaten bakire değildi" indirimi alan var.
Ormanda saldıran, döve döve çırılçıplak soyan, ancak, astım trizi geçirerek bayılıp yakalanınca, "isteseydim yapabilirdim" indirimi alan var.
Üvey kızına tecavüz edip, "kızın ruh sağlığı bozulmadı raporu"yla indirim alan var.
Tecavüzünü kameraya kaydeden sapık "eski sevgilisiymiş" indirimi aldı. Tecavüzde bağırmıyorsa, rıza göstermiş sayılır indiriminden fayralanan var.
Tecavüz ederken suçüstü yakalanan adam, henüz tecavüz gerçekleşmediği için "yarım kaldı" indirimi aldı bu memlekette."
*Ümit Kıvanç'ın bu yazısı riyatabirleri.blogspot.com.tr blogundan alınmıştır.