Gündem

Sınır Tanımayan Gazeteciler: İç Güvenlik Paketi gazeteciler üzerindeki baskıyı daha da artıracak

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, İç Güvenlik Yasa Tasarısı'nın haberleşme özgürlüğü önünde büyük tehdit oluşturduğunu belirtti

18 Şubat 2015 19:15

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü  (RSF), uğruna mecliste kavgaların çıktığı ve toplumsal olaylarda polisin yetkilerini rtırdığı gerekçesiyle eleştirilere neden olan İç Güvenlik Yasa Tasarısı hakkında açıklama yaptı. Açıklamada "tasarının haberleşme özgürlüğü için büyük bir tehdit olduğu ve polisin gazeteciler üzerinde zaten var olan baskısını daha arttıracağı" belirtildi. 

Küresel ölçekte medya özgürlüğünü savunmak için çalışmalar yapan Paris merkezli RSF, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) dün (17 Şubat) görüşülmeye başlayan “İç Güvenlik” paketinin, “güvenlik kuvvetlerinin yetkilerini ürkütücü ölçüde artırılmasını” öngördüğünü bildirdi.

Tasarı Meclise, muhalefetin, sivil toplumun ve Avrupa Konseyi ile diğer uluslararası örgütlerin eleştiri yağmuru altında sunuldu. Muhalefetin engelleme manevralarıyla tasarıyla ilgili görüşmeler bugüne kadar iki kez ertelenmişti.

 

Bihr: İhlalleri cesaretlendirmeyin, cezalandırın

 

RSF, Adalet Bakanlığı’nca hazırlanan ve Kasım 2014 sonunda Meclise sunulan değişiklik paketinin, Suriye’nin sınır kenti Kobane’ye yönelik İŞİD saldırılarına karşı 7 Ekim 2014’ten itibaren gelişen ve 50 kadar insanın hayatını kaybettiği son 30 yılı en şiddetli toplumsal eylem ve olaylardan sonra gündeme getirildiğini anımsattı.

RSF Doğu Avrupa ve Orta Asya bürosu sorumlusu Johann Bihr, dün yaptığı yazılı açıklamada “Polisi yargı denetiminin dışına iten bu tasarı nedeniyle haber özgürlüğünü de tehdit altında bulunuyor” dedi.

Açıklamasında Bihr, “Görevini kötüye kullanan polisin gazetecilere yönelik ihlalleri zaten kronik bir hal almışken, bunların cesaretlendirilmesine değil, önlenmesi ve cezalandırılmasına ihtiyaç var. Milletvekillerini, hukuk devletinin temellerinin daha da aşındıran bu tasarıyı reddetmeye veya kapsamlı şekilde değiştirmeye çağırıyoruz” sözleriyle uyarısını dile getirdi.

Söz konusu tasarı, daha ziyade yasadışı eylemleri bastırma amacında olsa da, bu tarz toplumsal eylemleri izlerken medya profesyonellerini hedef haline getirme tehlikesini barındırıyor. Bu tür eylemlerde yargı denetimi en basit ifadeyle sınırlandırıldığı için, tasarının bu haliyle yasalaşması durumunda, gazetecilerin sıklıkla karşılaştığı keyfi gözaltı uygulamalarında, keza keyfi aramalarda artış yaşanması bekleniyor.

 

Yargı izni olmadan arama ve gözaltı

 

Tasarı, “acil hallerde”, polise amirin basit bir sözlü izniyle kişinin üstünü ve araç aramasına izin veriyor. RSF, amire verdiği bu izni sonradan yazılı emre dönüştürme ve 48 saat içinde hakim onayına sunma şartı getirilse de, tasarının, haber kaynaklarını gizliliğini tehlikeye sokacak ölçüde yazı işleri bürolarına veya gazetecilerin evlerine yönelik zaten yaygın kazanan keyfi aramaları daha da kolaylaştıracağı uyarısında bulundu.

 

Bu durumda emniyet güçleri, bir kişiyi 24 saat süreyle, hatta “kamu düzeni ağır tehdit altında” olduğuna kanaat getirildiğinde 48 saat süreyle, gözaltında tutmak için hiç bir yargı kararına ihtiyaç duymayacak. Oysa ki, medya temsilcileri toplumsal eylemleri izlerken zaten sıklıkla gözaltına alınıyorlardı. Tasarının habercileri polisin keyfi uygulamalarıyla daha sık karşı karşıya getirmesinden endişe ediliyor.

 

Diğer bir kaygı da, düzenlemenin, güvenlik güçlerinin “koruma altına alma” bahanesiyle gelişmelerin tanıklarını olay yerinden uzaklaştırmalarına yol açmasıdır. Keza, tasarıda kişinin “kendi güvenliğini veya başkalarının güvenliğini tehlikeye sokması” halinde eylem alanından uzaklaştırılması öngörülüyor.

 

Dinlemelere her zamanki gibi az denetim

 

Ayrıca, “acil hallerde” telefon dinleme kararlarının hâkim onayına sunmak için verilen 24 saatlik süre 48 saate çıkarılıyor.

Yukarıdaki ele alınan boyutları dışında tasarı, güvenlik kuvvetlerinin silaha başvurma yetkilerini de genişletiyor, belirli sloganlar atan, pankartlar taşıyan veya yüzlerini gizleyen eylemciler için çeşitli hapis cezaları öngörüyor. Düzenleme Valilere, “acil hallerde” soruşturma idare etme dahil çeşitli yetkileri de tanıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski müttefiki Gülen Cemaati’ne karşı yoğun bir mücadeleye giriştiği bir süreçte, Yürütme devam bir şekilde, devlet aygıtı üzerindeki hakimiyetini pekiştirme ve baskıcı yasalarını güçlendirme yoluna gidiyor. Türkiye, 180 ülkenin değerlendirildiği RSF 2015 Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması’nda 149. sırada yer alıyor.