Uluslararası medya ve ifade özgürlüğü örgütleri PEN International, ARTICLE 19, European Centre for Press and Media Freedom (Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi), European Federation of Journalists, (Avrupa Gazeteciler Federasyonu), Human Rights Watch (İnsan Hakları İzleme Örgütü), Index on Censorship International Press Institute ve Reporters Without Borders (Sınır Tanımayan Gazeteciler), tutuklu gazeteciler Mehmet Altan ve Şahin Alpay’ın AYM kararına rağmen tahliye edilmemesiyle ilgili açıklama yaptı.
Altan ve Alpay’ın davalarının tutuklanmalarından beri takip edildiğinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki davada da müdahil olunduğunun belirtildiği açıklamada, “Uluslararası örgütler, kararın uygulanmaması ve Türkiye’de hukukun üstünlüğünün uygulanabilirliğiyle ilgili dehşete düşmüştür” dendi.
“Alt mahkemenin Anayasa Mahkemesi tarafından alınan tarihi kararı uygulamamasıyla ilgili olarak ciddi kaygı yaşıyoruz” diyen PEN Direktörü Carles Toner, hukukun yasal ve ahlaki ilkelerinin alt mahkemenin kararı uygulamasını ve gazetecileri salıvermesini gerektirdiğini söyledi.
"Hukukun üstünlüğüne ve yargının bağımsızlığına doğrudan saldırıdır”
Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Genel Sekreteri Ricardo Gutierrez da yaptığı açıklamada, “Gazetecilerin Anayasa Mahkemesi’nin kararı uyarınca hemen serbest bırakılmasını talep ediyoruz. 13. ve 26. Ağır Ceza mahkemelerinin üst mahkemenin kararını uygulamayı reddetmesi, hukukun üstünlüğüne ve yargının bağımsızlığına doğrudan saldırıdır” ifadelerini kullandı.
Ne olmuştu?
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, tutuklu yazarlar Altan ve Alpay’ın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine hükmetti. Kararın ardından avukatlar, Şahin Alpay'ın tahliye edilmesi için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurdu ancak mahkeme, Anayasa Mahkemesi'nin kararının henüz Resmi Gazete'de yayımlanmadığını gerekçe göstererek tahliye talebini reddetti. Mehmet Altan'ın avukatlarının İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yaptıkları tahliye talebi de, "Mehmet Altan hakkındaki tahliye kararının AYM'nin kısa kararından anlaşılamayacağı ve AYM'nin gerekçeli kararının henüz mahkemeye ulaşmadığı" gerekçe gösterilerek reddedildi.
Avukatlar bugün bir kez daha tahliye talebinde bulunurken; AYM'nin “hak ihlali yapıldığı” gerekçesiyle tutuklu gazeteci Alpay hakkında verdiği tahliye kararını ikinci kez reddeden 13. Ağır Ceza Mahkemesi bir “ilk”e imza attı. Mahkeme, “yetki gaspı” yaptığını öne sürdüğü AYM’nin “tahliye talebini yerine getirmenin kanunen mümkün olmadığı” görüşünü karar metnine geçirdi.
13. Ağır Ceza Mahkemesi, “tutuklama veya tutukluluğun devamına ilişkin kararlarda gerekçe yazılırsa ihsas-ı rey (karardan önce görüş belli etme/T24) söz konusu olduğunu” iddia ederek AYM’yi eleştirdi ve “ihsas-ı rey yasağını çiğnemeye yol açacak talebin yerine getirilmesinin kanunen mümkün olmadığı” yönünde hüküm verdi.
Mahkeme, 'AYM’nin tahliye kararının uygulanması’ yönündeki talebi, itirazı inceleme mercii olan bir üst numaralı ağır ceza mahkemesine sevk etti. Alpay’ın talebi, 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından değerlendirilecek.
Bozdağ: Anayasa ve yasaların çizdiği sınırı aştı
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ ise AYM'nin gazeteciler hakkında verdiği 'hak ihlali' kararı ile 'anayasa ve yasaların çizdiği sınırı aştığını' savundu. Bozdağ, "Alpay ve Altan kararları, Can Dündar kararının kötü ve yanlış bir tekrarından ibarettir" ifadesini kullandı.
Başbakan Binali Yıldırım ise "AYM'nin kararını beğeniririz beğenmeyiz ancak takdir edersiniz ki, ilk derece mahkemesi dosyaya hakimdir" yorumunda bulundu.
"Ağır Ceza AYM kararını uygulamazsa; hükümet, AİHM karşısındaki tüm kritik başvuruları kaybeder"
AYM'nin kararının alt mahkemece yerine getirilmemesini değerlendiren hukukçular ise Türkiye'nin bundan sonra AİHM önündeki davaları kaybedebileceği uyarısında bulundu. Alt mahkemelerin kararı uygulamaması halinde, AYM’nin etkin hukuk yolu olduğunu savunmanın da imkansız hale geleceğini kaydeden İnsan Hakları Hukukçusu Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, Anayasa Mahkemesi kademesinin kalkacağını ve başvuruların doğrudan AİHM’e yapılacağını ifade etti.
Türkiye’de yargı bağımsızlığı olmadığını ve mahkemelerin siyasal iktidara bağlı olduklarını savunan Eski İstanbul Barosu Başkanı avukat Turgut Kazan dab undan sonraki süreçte AİHM’in Türk Anayasa Mahkemesi’ni bir yargı yeri olarak kabul etmeyebileceğini belirtti. Kazan “AİHM’in AYM’ye götürülmemiş bir başvuruyu kabul etmesi demek, AYM’nin bir yargı yeri sayılmaması demek” ifadesini kullandı.