Uluslararası Af Örgütü 159 ülkede insan haklarının durumunu mercek altına aldığı raporunu Washington'da kamuoyuyla paylaştı. Raporda birçok ülkede ayrımcılığın olağan hale geldiğine vurgu yapılırken, Myanmar'daki Rohingyalara uygulanan zulmün, azınlıkların bilinçli olarak dışlanmasının nasıl "ağır insan hakları ihlallerine" yol açtığını gösteren korkunç bir örnek olduğu kaydedildi. Raporda siyasetin "bölücü söylemlere" kararlı bir şekilde mücadele etmesi gerektiği de ifade edildi.
Uluslararası Af Örgütü raporunda, birçok ülkedeki "fikir, toplanma ve gösteri özgürlüğünün kısıtlanması veya hukuk devletinin getirdiği teminatların hiçe sayılması" girişimlerini de eleştirdi. Macaristan'da hükümeti eleştiren grupların "yabancı ajan, casus ve devlet düşmanı" olarak yaftalandığı, Polonya'da hükümetin "yargı, sivil toplum kuruluşları ve medyanın polis denetimine girmesi için girişiminin sürdüğü" kaydedildi.
Türkiye'ye eleştiri
Uluslararası Af Örgütü'nün raporunda Türkiye'deki gözaltı ve yargılama süreci de eleştirildi. Raporda "keyfi, uzatılmış ve cezalandırma amaçlı gözaltılar ile adil olmayan yargılamaların" gündemin bir parçası olduğu kaydedildi. Raporda "Soruşturmalara ilişkin gizli bilgiler hükümete yakın basın organlarına sızdırıldı ve gazetelerin birinci sayfalarında yer aldı, hükümet sözcüleri ise devam eden soruşturmalar hakkında önyargılı açıklamalarda bulundu. Gazeteciler ve siyasi aktivistlere yönelik cezai kovuşturmalar devam etti, insan hakları savunucularına karşı açılan dava sayısında keskin bir artış yaşandı. Uluslararası gazeteciler ve medya mensupları da hedef alındı" ifadelerine yer verildi.
Raporda ayrıca Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç'ın aylardır "absürt suçlamalarla" demir parmaklıklar ardında tutulduğu eleştirisine yer verildi.
Uluslararası Af Örgütü Almanya Genel Sekreteri Markus Beeko bu durumun "Türkiye'nin şu anda bir hukuk devleti olmaktan ne kadar uzak olduğunu" gösterdiğini savundu.
Taner Kılıç, Bylock sorusturması kapsamında gözaltına alınmıştı. Taner Kılıç'ın dosyası daha sonra Büyükada davasıyla birleştirilmişti. Kılıç, Büyükada davasında hakkında tahliye kararı verilmesinden bir gün sonra savcılığın itirazı üzerine yeniden tutuklanmıştı.
Uluslararası toplum seyirci kalıyor
Raporda ayrıca öldürülen ve tutuklanan insan hakları savunucularının sayısındaki artışa, yeni çıkarılan kanunlarla sivil toplumun haklarında yapılan kısıtlamalara, dini ve etnik azınlıklara yönelik tehditlere dikkat çekilirken, uluslararası toplumun tüm bunlara seyirci kaldığı ifade edildi.
Af Örgütü'nün Almanya Genel Sekreteri Markus Beeko, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin kabul edilişinin 70'inci yılında insan haklarının bir dizi dışlama söylemiyle ayaklar altına alındığının altını çizdi. Beeko "2017'de insan hakları savunucularına yönelik iftira, hınç ve şiddetin" arttığına da vurgu yaptı.
Geçen yıl 27 ülkede en az 312 insan hakları savunucusu öldürüldü. Beeko bunun 2016 yılına oranla belirgin bir artışa işaret etiğine dikkat çekti. Birleşmiş Milletler geçen yıl sadece Kolombiya'da yaklaşık yüz insan hakları savunucusunun öldürüldüğünü tahmin ediyor.
Washington bilinçli bir seçim
Deutsche Welle'ye konuşan Uluslararası Af Örgütü sözcüsü David Griffiths raporun açıklanması için Washington'un özellikle seçildiğini kaydetti.
Griffiths "Amerikan Başkanı Donald Trump'ın nefret söylemini nasıl uygulamaya geçirdiğine şahit olduk. Aynı şekilde ABD'de birçok kişinin bu siyasete karşı sokaklara döküldüğünü ve bu durumu aktif bir şekilde protesto ettiğini de gördük" şeklinde konuştu.
DW/AFP/KNA/dpa,/BW/ÖA
©Deutsche Welle Türkçe