İstanbul Büyükada'da gözaltına alınan 10 insan hakları savunucusunun 6'sının tutuklanmasının ardından Uluslararası Af Örgütü, Londra'daki merkezinde bir basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda konuşan Uluslararası Af Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü John Dalhuisen, Af Örgütü'nün Türkiye Direktörü İdil Eser'in de dahil olduğu 6 kişinin tutuklanmasının "Türkiye'de insan hakları ve adaletin durumunu gösterdiğini" söyledi.
Tutuklanan kişilere yöneltilen suçlamaların gerçek olmadığını bildiklerini ve bunu kanıtladıklarını belirten Dalhuisen, "Aynı anda üç ayrı terör örgütünü desteklemeyle suçlanıyorlar, bu suçlama absürt" dedi.
İstanbul 10'uncu Sulh Ceza Hakimliği, iki hafta önce Büyükada'daki toplantıları sonrası gözaltına alınan ve İstanbul'da adliyeye sevk edilen 10 insan hakları savunucusundan altısının tutuklanmasına karar vermişti. Dört kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.
John Dalhuisen, insan hakları savunucularının katıldığı toplantının en rutin toplantılardan biri olduğunu, İdil Eser'e yöneltilen suçlamaların ise Af Örgütü'nün rutin faaliyetleri olduğunu anlatırken "Hatta İdil, Af Örgütü'nün kendisinden önce başlattığı kampanyalarla da suçlanıyor. Gezi döneminde Türkiye'ye biber gazı satılmaması için yapılan kampanya nedeniyle DHKP-C'ye destek vermekle suçlanıyor. Bunun dışında (Fethullah) Gülen darbesi ve ayrılıkçı Kürt teröristlere destek verdiği iddia ediliyor" diye konuştu.
Dalhuisen, Türkiye'nin içinde bulunduğu durum hakkında ise şunları söyledi:
"Darbe girişimi sonrasında ülkede büyük bir temizlik harekatı yürütülüyor. Bu kişiler gözaltına alındıktan sonra gazetelerin birinci sayfalarında hedef gösterildiler. Yargılama basında yürütülüyor, yargı yalnızca uyguluyor.
"Bu yalnızca Türkiye'deki muhaliflere değil Türkiye'nin kendisine de bir saldırıdır. Muhalifler halk düşmanı olarak gösteriliyor.
"Türkiye'nin otoriterleştiğini herkes biliyor ama kimse bir adım atmıyor.
"Türkiye'de çıkarı olan çok ülke var, özellikle de göç, IŞİD'le mücadele, Suriye gibi konularda. Bunlar büyük çıkarlar. Ama bunlar Türkiye'nin saygın olduğu varsayımına dayanıyordu.
"Artık Türkiye saygın bir ülke değil. Bu rejim saygın değil. Bölgede bir istikrar kaynağı değil.
"Artık dünyada herkes Türkiye'ye kırmızı çizgileri aştığını göstermeli."
Uluslararası Af Örgütü'nün İngiltere Direktörü Kate Allen ise kendisinin yaptığı işin İdil Eser'in Türkiye'de yaptığı görevin aynısı olduğunu ve kendisinin terörist olmakla suçlanması ne kadar absürtse Eser'in suçlanmasının da aynı derecede absürt olduğunu söyledi.
"İdil insan hakları için mücadele etmesi nedeniyle tutuklandı. Bu kesinlikle büyük bir saçmalık" diyen Allen, bugünden itibaren tüm dünyadaki Af Örgütü direktörlerinin Türkiye için kampanya yürüteceğini söyledi ve ekledi:
"İngiltere hükümeti için uyanma ve itiraz etme zamanı geldi. Bunu tüm dünya için de söyleyebiliriz."
Basın toplantısının ardından BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Uluslararası Af Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü John Dalhuisen, konuştukları Türk yetkililerin "Türkiye'de yargı tamamen bağımsızdır. Şüpheli herkes hakkında işlem yapılır" dediğini, İngiliz yetkililere de Türkiye'ye daha fazla baskı uygulamaları talebinde bulunduklarını ancak bu talebin etkisi olup olamayacağını zamanın göstereceğini söyledi.
Tutuklu bulunan Deniz Yücel gibi gazeteciler için uygulanan uluslararası baskının bir sonuç vermediğini hatırlatarak bu sefer nasıl bir sonuç beklediklerini sorduğumuz Dalhuisen, uluslararası baskının İdil Eser için de bir sonuç vermeme ihtimalinin bulunduğunu ancak ellerinden geleni yapacaklarını aktardı.
John Dalhuisen, Türkiye'de tüm sivil toplum kuruluşlarının tehdit altında olduğunu ve dünyanın bu duruma karşı ses çıkarmaması durumunda benzer ülkelerin de bu tür uygulamalar gerçekleştirmek için cesaret bulacağını söyledi.
Basın toplantısının ardından Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyacısı Milena Buyum da İdil Eser'in Türkiye'deki çalışmalarını daha detaylı olarak anlattı ve merak edilen soruları yanıtladı.