Uluslararası Af Örgütü, İran'da geçen ay yaşanan protestoların ardından cezaevlerinde cinsel şiddet de içeren işkenceler yapıldığını öne süren bir rapor yayımladı.
Protestolarda gözaltına alınanların kırbaçlandığını, dövüldüğünü, stres pozisyonu, yalancı infazlar, tazyikli su, elektrik şoku uygulamasıyla ve kimyasal maddelerle işkence edildiğini ve cinsel istismara maruz kaldıklarını anlatan rapora göre, yüzlerce kişi "ulusal güvenliğe tehdit" suçlamasıyla hukuksuz şekilde yargılandı. Yine rapora göre, işkence altında alınan ifadelere dayandırılan mahkemelerde idam cezaları verildi.
Çarşamba günü yayımlanan rapor, Kasım 2019'da benzine bir günde yüzde 50 zam gelmesinin ardından ülke çapında başlayan ve yetkililere göre en az 1000 kişinin gözaltına alındığı protestoların ardından cezaevlerinde ve mahkemelerde yaşananlar üzerine, birincil tanıkların verdiği ifadelerle yazıldı.
- İran'daki son protestolar öncekilerden neden farklı?
- 5 başlıkta İran'daki protestolar: Benzin fiyatlarının yükselmesine gösterilen tepki nasıl büyüdü?
Rapor için işkence gördüğünü belirten 60 kişiyle ve hakkında gözaltı kararı olan ve saklanan 2 kişiyle konuşuldu. Yüzlerce protestocu da mesaj ve mektup yoluyla örgüte bilgi verdi. Rapor için mahkeme tutanaklarından ve açık resmi kaynaklardan da yararlanıldı.
Birleşmiş Milletler, protestolarda onlarca kişinin öldüğünü belirtirken, İranlı gazeteciler de en az 100 kişinin güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucunda hayatını kaybettiğini belirtmişti.
Ülkede internete erişim kısıtlanmış, hem yurt dışından hem ülke içinden aileler, kaybolan yakınlarıyla ilgili bilgi almakta zorlanmıştı. İran istihbarat servislerine göre 87 bin 400 kişi protestolara katıldı.
Uluslararası Af Örgütü'nün raporuna göre İran polisi, istihbarat ve güvenlik güçleri, cezaevi yetkilileri, hakim ve savcılar insan hakları ihlâllerinde bulundu. Protestolara katılanların ya da eylemler sırasında o bölgede bulunanların keyfi şekilde gözaltına alındığını, ortadan kaybolduklarını, soruşturma sırasında avukatlarına ya da yakınlarına erişimlerinin olmadığını ve "itiraf için işkence gördüklerini" anlatan raporda, protestoları bastırmak için sadece birkaç gün için 7 bin kadın, erkek ve çocuğun gözaltına alındığı bilgisine yer veriliyor.
https://www.youtube.com/watch?v=5gZIHTTjJyM
Gözaltına alınan çocuklar arasında 10 yaşında olanlar da var. Yetişkinlerin bir kısmının ise silahla vurulduktan sonra tedavi için hastaneye gittiklerini, burada tedavi görmeden gözaltına alındıkları belirtiliyor. Bu kişilerin çoğu gazeteci, aktivist ya da avukat.
"Vücudumda o kadar baskı ve acı vardı ki; idrarımı tutamıyordum"
Örgütün doğrudan birincil tanıklarla konuşarak elde ettiğini belirttiği bilgilere göre, mağdurların gözleri bağlanarak kırbaç, sopa, plastik hortum, bıçak, cop ve kablolarla şiddet uygulandı. Uzun süreli stres pozisyonunda tutulan mağdurlar tek kişilik hücrelerde haftalarca bekletildi ve yaralananlara tıbbi yardım verilmedi. Kıyafetleri zorla çıkarılan mağdurlara soğuk su tazyiki, biber gazı, aşırı sıcak ya da soğuk odalarda tutma, yoğun ışık ya da ses ve kimyasal maddeye maruz bırakarak işkence yapıldı. Rapora göre tırnakları sökülen mağdurlara elektrik şoku da uygulandı.
Rapora göre yine çıplak olarak sorgulanan çoğu erkek tutukluya cinsel şiddet de uygulandı. Bunların arasında genital bölgeye biber gazı ve elektrik şoku uygulaması da var.
Horasan Razavi bölgesinden bir mağdur, Uluslararası Af Örgütü'ne yaşadıklarını anlattı:
"Sudan çıkardıkları bir havluyu yüzüme kapatarak üzerine yavaşça su dökmeye devam ettiler. Bu da beni nefessiz bırakılmış hissettiren bir uygulama. Nefes alamadığımda durdular ve kendimi yeniden iyi hissetmeye başladığım anda yeniden başladılar. Ayrıca ayaklarımın altından bir kabloyla kırbaçladılar, dayak attılar."
Bir başka kişi de kendisine elektrik verildiğini ifade etti:
"Elektrik şokları işkencenin en ağır olanıydı. Sanki milyonlarca iğne vücuduma batıyor gibiydi. Sorularına yanıt vermeyi reddettiğimde voltajı artırdılar ve elektrik akımını daha güçlü şekilde vücuduma verdiler. Şiddetle titrediğimi ve tüm vücudumun yandığını hissettiğimi hatırlıyorum. Bu işkence vücudumda kalıcı fiziksel ve ruhsal etkiler bıraktı. Hâlâ geceleri uyuyamıyorum."
Başkent Tahran'daki bir mağdur ise, elleri ve ayaklarından bir direğe, acı veren bir yöntemle bağlandığını ve kendisini sorgulayanların bu yönteme "tavuk kebabı" adını verdiklerini anlattı:
"Acı dayanılmazdı. Vücudumda o kadar baskı ve acı vardı ki, idrarımı tutamıyordum. Ailem işkence gördüğümü biliyor ama bana tam olarak ne yaptıklarını bilmiyorlar. Hıçkırıklarımda boğuluyorum çünkü bunu konuşabileceğim hiç kimse yok."
Uluslararası Af Örgütü'nün edindiği bilgilere göre, ifade almak için psikolojik baskı da yapıldı. Bunların başında da konuşmayı reddedenlerin "ailelerini de tutuklama ve onlara da işkence yapma, ailedeki kadın üyelere tecavüz etme tehdidi" geliyor.
"Hukuksuz yargılama ve kaybolma" iddiaları
Tutuklananların bir saatten kısa süren davalarının sonucunda uzun süreli hapis ya da idam cezaları aldıkları belirtiliyor.
Örgütün Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Yardımcısı Diana Eltahawy, "Geniş çaplı protestoların ardından çekilen videolarda, İran'ın güvenlik güçlerinin silahsız protestocuları ve oradan geçenleri bilerek öldürdüğünü ya da yaraladığını gördük, bu videolar dünyada şok etkisi yarattı. Çok daha az görünen ise, gözaltına alınanlarla ailelerine gözden uzak şekilde yapılan zulümdü." dedi:
"Zorla kaybolma, işkence ve kötü muamele iddialarını araştırmak yerine, İranlı savcılar, sadece ifade özgürlüğü ve barışçıl gösteri hakkını kullanan yüzlerce insana ulusal güvenlikle ilgili suçlamalar yaparak baskı rejimine ortak oldu. Hakimler de işkence altında verilmiş ifadelere dayanarak cezalar verdi. Dokunulmazlık altında işlenen bu suç ve ihlâllere, televizyonlarda yayımlanan devlet propaganda videoları ve üst düzey yöneticilerin istihbarat ve güvenlik yetkililerini kahraman ilan eden açıklamaları eşlik etti."
"Hukuksuz şekilde yargılanan" 500'den fazla protestocunun ismini listeleyen Örgüt, bu kişilerin 1 ay ile 10 yıl arasında değişen hapis cezaları aldığını; bu cezaların gerekçelerinin "ulusal güvenliğe karşı suç işlemek üzere toplanmak," "sisteme karşı propaganda yaymak," "kamu düzenini bozmak" ve "Yüce Lider'e hakaret" olduğunu belirtiyor.
Rapora göre en az üç kişi "Allah'a karşı gelmek" suçlamasıyla idam cezası alırken bir kişi de aynı suçlamadan idam cezasıyla yargılanıyor. En az 10 kişi de hapis cezasına ek olarak kırbaç cezası aldı, iki kişinin cezaları infaz edildi.
Ancak örgüt, hem yargılanan hem de ağız cezalar alan kişilerin sayısının belirlenenden çok daha yüksek olduğunu savunuyor ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nden iddiaları araştırmak için adım atmasını talep ediyor.
Buna göre birçok kişi de resmi olarak gözaltında ya da tutuklu olduğu açıklanmadan haftalarca ortadan kayboldu. "Bu kişiler İran istihbarat servisine ait gizli noktalarda ya da karakollarda yer olmadığı için askeri tesislerde, spor salonlarında, okullarda tutuldu."
Örgütün İran'daki temsilcilerine konuşan mağdur yakınları, haftalarca hastanelere, morglara, karakollara, cezaevlerine giderek yakınlarını aradıklarını ancak yetkililerin kendilerine hiçbir bilgi vermediğini söyledi.
Hâlâ en az 3 kişinin yeri bilinmiyor. Bu 3 kişiden ikisi kardeş, Mehdi ve Mustafa Roodbarian.