T24 Haber Merkezi
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte Suriye'nin kuzeybatısında bulunan Afrin'e yönelik gerçekleştirdiği Zeytin Dalı Harekâtı, geçtiğimiz mart ayında son buldu ve şehir merkezi ÖSO’nun yönetimine bırakıldı.
Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), operasyonun ardından Afrin’de yaşananlara dair bir rapor yayımladı. Raporda, Afrin’de ‘insan hakları ihlalleri yaşandığı ve operasyonu ÖSO ile başlattığı için sorumlu konumda bulunan Türkiye’nin bu ihlallere göz yumduğu’ tespitine yer verildi.
Keyfi gözaltılar, ortadan kaybolmalar, el konan mallar...
ÖSO’nun yönetimi altında Afrin’de yaşayanların birçok ‘ihlal’den muzdarip olduğu söylenen raporda, kentteki ÖSO üyelerinin Türkiye tarafından ekipman ve silah desteğine sahip olduklarının altı çizildi. Bu ‘ihlallerin’ içinde ‘keyfi gözaltılar’ın, ‘ortadan kaybolmalar’ın, ‘mala el konma’ların olduğu da söylendi.
Af Örgütü'nün Orta Doğu Araştırmaları Direktörü Lynn Maalouf, araştırma sürecinde insanlardan 'tüyler ürpertici' hikâyeler dinlediklerini dile getirirken, bölgedeki ‘işgalci güç’ olarak tanımladığı Türkiye’nin ise şehirdeki sivillerin güvenliğini ve hukuk düzenini sağlamakla yükümlü olduğunu da ekledi.
Araştırma kapsamında Af Örgütü, Afrin’den kaçan ya da şehirde yaşamaya devam eden 32 kişiyle söyleşi yaptı. Bu görüşmelerden çıkan sonuç, Afrin’de insan hakları ihlallerinin yaşandığı oldu.
Örgüt, 16 Temmuz’da Türk yetkililerle bu ihlaller hakkında iletişim kurduğunu, ancak 25 Temmuz’da aldıkları cevabın sundukları bulgulara dair hiçbir ‘sağlam yanıt’ olmadığını belirtti.
Örgüt’e konuşan yerel kaynaklar, en az 86 adet keyfi gözaltı, işkence ve kaybolma olayı yaşandığını dile getirmiş.
“Şu an nerede olduğunu bilmiyoruz”
Araştırma kapsamında Af Örgütü’ne konuşan Afrin’den ayrılmak zorunda kalmış bir kadın, amcasının ÖSO üyeleri tarafından zorla alıkonduğunu ve kaybolduğunu dile getirmiş:
“Şu an nerede olduğunu bilmiyoruz. Bir ‘Komine’ lideriydi, PYD ya da YPG ile ilişkisi yoktu. Afrin’e geri dönmesinin sebebi, evini kaybetmek korkmasıydı.”
Örgüt’e konuşan, Afrin’de gözaltı yaşamış iki kişi, hapishanede PYD ve YPG üyelerinin haricinde gazetecilerin, mühendislerin, öğretmen ve aktivistlerin de tutuklu bulunduğunu dile getirmiş.
Araştırma kapsamında mülakat yapılanlardan onu ise, ÖSO üyelerinin mülklere el koyduğunu, bu mülklerin askeri üs ya da Doğu Guta’dan şehre gelmek zorunda kalanlar için ev olarak kullandığını söylemiş. Ancak Doğu Guta’dan gelenleri suçlamıyorlar:
“Onlar da bizim gibi yer değiştirmek zorunda kalmışlar. Belki bizden de kötü bir durumdadırlar.”
Afrin’de eğitim olanağı yok
2018’in ocak ayından bu yana Afrin’de eğitim olanağı olmadığı da raporun öne çıkan noktalarından biri. Bölgedeki insanlar, mart ayından bu yana da şehirdeki çocukların gidebilecekleri yalnızca bir okul olduğunu söylemişler. Afrin Üniversitesi ise tamamen kapatılmış. Kimi okulların askeri üs olarak kullanıldığını dile getiren öğretmenler olduğu da raporda belirtiliyor.
“Kızı, annesine su getirmek için çeşme aramaya gitti; döndüğünde çok geç olmuştu”
Raporda, YPG’nin bölge halkı üzerinde kurduğu baskıya da değiniliyor. Örgütün Afrin’e giden yolları kapadığına ve mart ayında biten askeri operasyonun ardından Afrinlileri evlerine dönmekten alıkoyduklarına raporda yer verilmiş.
Nisan başında şehre dönen bir kadın da örgütün engellemesi sebebiyle teyzesinin dönüş yolunda susuzluktan öldüğünü anlatmış:
“YPG, arabalarımızla şehre gitmemize izin vermedi. Bu yüzden beş saat yürümek zorunda kaldık. Yolun yarısında susuz kaldı. Kızı, ona su getirmek için çeşme aramaya gitti ama döndüğünde çok geç olmuştu.”
Uluslararası Af Örgütü'nün Afrin raporunun İngilizce orijinalini buradan okuyabilirsiniz.