Spor

Uluç: Korkmaz'a 8 yaş takımını vermem

Hıncal Uluç: Bu Galatasaray şampiyonluğa layık değil, şampiyon da olamaz, gelecek sene de bir şey olamaz

28 Nisan 2009 03:00
Uluç: Bu Galatasaray şampiyonluğa layık değil, şampiyon da olamaz. Gelecek sene de bir şey olamaz. Galatasaray'ın çok şiddetli revizyona ihtiyacı var."

Hıncal Uluç, NTV’de yayınlanan 90 Dakika programında haftanın öne çıkan spor olaylarını değerlendirdi.

Gerçek Galatasaraylılar 89. dakikada golü atan Ankaraspor'lu oyuncuya teşekkür etmeli. Galatasaray eğer bu maçı da kazansaydı ve şampiyonluk şansını kağıt üstünde son haftaya kadar götürseydi; Adnan Polat camiayı ve kongreyi fena halde uyuturdu. Sarı-kırmızılılar da gelecek yıla bu kötü ekiple bir daha başlar bir yıl daha kaybederdi. Ankaraspor'un attığı gol, takkenin düşüp kelin görünmesi imkanını yaratma fırsatı verebilir Galatasaray'a.

'Bu Galatasaray seneye de şampiyon olamaz'

Galatasaray'ın çok önemli revizyonlara ihtiyacı var. Bu sahte başarılar Adnan Polat'ı kurtarırdı. Neden? Çünkü Galatasaray'ın ihtiyacı olan şeyler çok pahalı ve Adnan Polat'ın beş kuruş parası yok. Kredi de bulamıyor. O yüzden de bu takım iyi, bu hoca iyi, bu menajer iyi diyerek Galatasaray'ı gelecek sezona taşıyacak.

Bu Galatasaray şampiyonluğa layık değil, şampiyon da olamaz, gelecek sene de bir şey olamaz. Galatasaray'ın çok şiddetli revizyona ihtiyacı var. Takımın oynadığı Avrupa maçları da her şeyi ortaya koyuyor zaten. Türkiye'nin bana sorarsan gelmiş geçmiş en kalitesiz liginde şampiyonluk yarışını sürdüremeyişi de kupada yarı finalde olamayışı da her şeyi ortaya koyuyor.

'Galatasaray Sezgin'den kurtulmalı'

Galatasaray'ın yüz karası bir senesidir bu sene. Gelecek sezona Galatasaray'ın Adnan Sezgin'den kurtulması lazım. Bunu Adnan Polat da biliyor ama nedense Adnan Sezgin'in kulüple ilişiğini kesemiyor. Adnan Polat eğer Adnan Sezgin'e bu kadar çok güveniyorsa onu kendi şirketlerinde kullansın ve parasını da kendi cebinden versin. Galatasaray kulübünden değil.

'Korkmaz'a 8 yaş takımını vermem'

Galatasaray'ın iyi bir profesyonel menajere ihtiyacı var. İki, Galatasaray'ın çok iyi bir teknik direktöre ihtiyacı var. Bülent Korkmaz altyapı hocalığı yapamaz Galatasaray'da. Ben Galatasaray'ın 8 yaş takımını Bülent Korkmaz'a vermem. Üç, Lincoln'ün her maç nasıl bir palavra olduğu ortaya çıkıyor. Galatasaray'ın orta sahada oyun kurucu bir lidere ihtiyacı var. Arda'ya güvenemezsin, o kanat adamı.

Adnan Polat, Hakan Şükür'ü resmen takımdan kovaladı. Nonda var yerinde, Milan Bors ve Ümit Karan var. Ümit Karan'ı bitirdiler, şimdi bunların üçünü üst üste koysan yarım Hakan etmez. Milan Baros gol kralı falan bunların hepsi palavra. Küçük maçların golcüsünden Galatasaray'a hayır yok. Galatasaray'ın seneye iyi bir golcüye ihtiyacı var.

Bu yüzden Adnan Polat ya "ben bu parayı bulamıyorum ve bırakıyorum" diyecek ya da koyacak şapkayı önüne bu parayı bularak transferleri yapacak."

‘Sivas'ı eksik tartmışız’

"Açıkça itiraf ederim ki, Sivasspor'a hakkını vermeyen yorumcuların başında geliyorum. Bunun önemli sebeplerinden bir tanesi de Sivasspor başkanının ve teknik direktörünün itici eylem ve söylemleri. Sivas ile arama duvar koymuş sanki... O takımı daha yakından incelememi, izlememi ve analiz etmemi önlemiş.

Üç büyüklerle yaptığı maçların dışında Sivasspor'u 90 dakika dikkatle izleyişim bu maçta oldu. O izleyiş sırasında farkettim ki, biz Sivas'ı eksik tartmışız. Örneğin Sivasspor'da Balili diye bir adam var. Bugünkü Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe'de direkt oynar. Bu adam Sivasspor'da 90 dakika kenarda oturdu, kimse fark etmedi. Çünkü Sivasspor'un 3 tane golcüsü vardı: Kamanan, Mehmet Yıldız ve Tum.

Ben hayatımda bu kadar kötü Trabzonspor görmedim. O yüzden Sivasspor bu kadar rahat kazandı; ama bu Sivasspor o Trabzonspor'u yine yenerdi. Bu Sivas'ın şampiyonluğu kaybetmesi çok zor olabilir. Sivasspor'un puan kaybetme ihtimali ile Beşiktaş'ın puan kaybetme ihtimalini yan yana getirdiğim zaman Beşiktaş'ın daha fazla puan kaybetme ihtimali var. Sivasspor kaybedebilir, Beşiktaş daha fazla kaybedebilir. İkisinin takımsal görünüşüne bakarak söylüyorum bunu. Sivas'ta istikrarlı bir takım var. Beşiktaş'ta Mustafa Denizli ile istikrarlı bir takım oluşmadı."

‘Beşiktaş'ın işi gerçekten zor’

Beşiktaş'ın iki tane santraforu var. Nobre ve Bobo. Nobre sakat, Bobo da kenarda oturuyor. Bunu yapan da Mustafa Denizli. Sahaya garip bir takım çıkarıyor, daha sonra onları birer birer değiştirerek 81. dakikada doğruyu buluyor. Ligin sonuna o kadar fazla kalmadı. O zaman bir tarafta bu kadar istikrarlı oynayan, Trabzonspor'u silip atan bir Sivasspor var, öte yanda güç bela kazanan bir Beşiktaş var. Beşiktaş'ın işi gerçekten zor, eğer Mustafa Denizli aklını başına devşirmezse...

Denizli sırf bu sene Beşiktaş'ı şampiyon yaparak Türkiye'de üç büyüklerin üçünü de şampiyon yapan hoca olabilmek için kendi koyduğu ilkeleri de çiğnedi. Sezon ortasında takım aldı. Kendi hırsı ve ihtirası da var şampiyonluğa ama kendi yarattıklarının da önünü kesmek üzere elinden geleni yapıyor. O yüzden tabloya baktığım zaman, fark ligin sonuna doğru daha da açılarak gider gibime geliyor."

Fenerbahçe’nin kupa hedefi var

"Aragones hiçbir oyuncusunu riske etmeden ve gençleri de mümkün olduğunca deneyerek takımını Beşiktaş ile oynayacakları kupa finaline götürmeye uğraşıyor. Bu finali de kazanmak istiyor, başka bir hedefi de olamaz. O yüzden Fenerbahçe taraftarının maç boyunca Güiza ve Selçuk'a yönelik protestolarını fena halde yadırgadım. Aslında bu takımın önünde hala bir hedef var. 25 senedir ulaşılamamış bir kupa hedefi var. Bu hedefe yürüyen bir takımın kendi seyircisi tarafından ıslıklanması Türkiye'de gerçek taraftar olmadığı tezini ortaya koyuyor. Türkiye'de herkes kendine taraftar."

Haftanın olayı: 90 dakika

90 Dakika programının 500. bölümünü haftanın olayı olarak değerlendiren Uluç, "90 Dakika, bu formatıyla, bu şekliyle 500. haftasına girdi ki başka program var mı yok mu bilmiyorum; ama spor programı olmadığını biliyorum. Türkiye'nin en köklü iki programının altında Kenan Onuk'un imzası var. Ne mutlu bize ki, onun dostları olarak bu 500 haftanın büyük bölümünü onunla yaşadık.