Gündem

Uluç Gürkan'ın kitabı raflardaki yerini aldı

Gazeteci Uluç Gürkan, belgesel nitelikli 'Ermeni Sorununu Anlamak- Önyargıları Aşmak ve Nefretten Arınmak' kitabını yazdı.

07 Aralık 2011 02:00

Hülya Karabağlı T24 - Ankara


Gazeteci Uluç Gürkan, belgesel nitelikli “ Ermeni Sorununu Anlamak-  Önyargıları Aşmak ve Nefretten Arınmak”  kitabını yazdı. Okurların ilgi ve incelemesine sunulan kitapda, İttihat ve Terakki Partisi yöneticilerinin  bilinenin aksine Malta’da sadece sürgün olarak kalmadıkları aynı zamanda ‘Ermenilerin Toplu Katliamı”  suçlamasıyla yargılandıkları anlatılıyor. Gürkan, İngiliz arşivlerinden Malta yargılamalarını kitabına taşıyor. 



Birinci Dünya Savaşı sonrasında çok sayıda İttihat ve Terakki Partisi yöneticisinin “Ermenilerin toplu katliamı” suçlamasıyla üç yıla yakın süre Malta’da tutulmaları İngiliz arşivlerinden aktarılıyor.

Malta sürgünleri İttihat ve Terakki Partisi yöneticileri, “Sevrés Antlaşması” uyarınca, Londra’daki İngiliz Kraliyet Başsavcılığı tarafından “soruşturma” kapsamına alınıyor. Bu kişiler aleyhine  “hukuki geçerliliği olan”,  hiçbir  ‘katliam/kırım’  kanıtı bulamayan başsavcılık, ‘Kovuşturmaya yer olmadığı’ hükmüne vararak serbest bırakıyor.

“Türkiye’nin tezlerini savunamayışını hakikaten yaşayarak öğrendim” diyen  Uluç Gürkan, “Mülkiye’de (1964-68) uluslararası ilişkiler öğrenimi görmüştüm. Sonraki gazetecilik yıllarımda da bu konularda onlarca yazı yazmış, yüzlerce haberin editörlüğünü yapmıştım. Yeterince “bilgili” olduğumu sanıyordum. Ancak, uluslararası parlamentolarda ne kendi bilgim, ne de Dışişleri Bakanlığımız’dan aldığım destek, karşılaştığım eleştirileri karşılamama yetmedi.

TOBB Üniversitesi’nden Dr. Serdar Palabıyık’la söyleşi tarzında hazırlanan  “ Ermeni Sorununu Anlamak” kitabının,  bu alanda yapılan tartışmaların rotasını değiştirecek bölümleri şöyle:

-Malta, Türklerin hafıza kaydında “savaş yıllarında yaşanmış bir sürgün olayı” olarak yer almaktadır. Bu, yanıltıcıdır ve olayın yargısal boyutunu içermemektedir. Oysa Malta’nın yargısal boyutu son derece önemlidir. “Ermeni Soykırımı” iddialarının tarihsel açıdan temelsizliğini, hukuksal yönden de geçersizliğini kanıtlamaktadır…

-İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe, ülkesinin Malta planının takipçisidir… İngiliz kontrol ve nüfuz bölgeleri dışında kalan Türklerin Malta’da yargılanması konusuna İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği 15 Ocak 1919 tarihli telgrafında değindiğini biliyoruz.  Malta’daki İngiliz Umumi Valisi’yle de bu konuda yazıştığını İngiliz belgelerinden öğreniyoruz…

-Amiral Calthorpe, 30 Ocak 1919 tarihinde Malta Valisi’ne çektiği telgrafında, Osmanlı Hükümeti’nin suçlu Türkleri tutuklamak için bir operasyon başlattığını, ancak Türkiye dışında güvenli bir hapishane gerekebileceğini, 50-60 kişi için Malta’da bir düzenleme yapılıp yapılamayacağını sorar. 

-Osmanlı Hükümeti, bir gün sonra, 31 Ocak 1919’da 40 kadar “önemli” İttihat ve Terakki Komitesi yetkilisini tutuklar. Bu gelişmeyi “çok tatminkâr” bulan İngiliz Yüksek Komiseri, Osmanlı İçişleri Bakanlığı’na yeni isimler verme niyetini de ortaya koyar. 

Malta planını yaşama geçirmek için Amiral Calthorpe’un dur durağı yoktur…

-Amiral Calthorpe, Osmanlı Dışişleri Bakanlığı’na 1 Şubat 1919’da bir nota vererek, “İngiliz savaş esirlerine kötü davrandığını” öne sürdüğü 23 Türk’ün yakalanarak teslimini ister. Bunun bir ilk adım olduğunu, yeni listeler hazırlayacağını ve Osmanlı Hükümeti’nden onların da tesliminin isteneceğini belirtir. 

-İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın “Türklerin yargılanması” konulu 5 Şubat 1919 tarihli talimatı, Amiral Calthorpe için Malta yolunda yeni bir fırsattır. Talimat uyarınca, Osmanlı İmparatorluğu’nun işgal edilmemiş bölgelerinde “suç işledikleri” varsayılan Türklerin Malta’ya gönderilmek üzere İngilizlere teslimini isteyen bir nota hazırlar. Notayı Osmanlı Hükümeti’ne vermeden önce İstanbul’daki Fransız Kuvvetleri Komutanı General Franchetd’Esperey’in görüşüne sunar. Müttefikleri olan ve Osmanlı topraklarını birlikte paylaştıkları Fransızlarla işbirliğini amaçlamaktadır, ancak, beklemediği bir tepkiyle karşılaşır. General Franchetd’Esperey, 11 Şubat 1919’da, İngiliz Yüksek Komiseri’ne “Ermenilere karşı saldırganlıktan, savaş yasalarını çiğnemekten sanık kişilerin cezalandırılmaları gerektiğini, ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun işgal edilmemiş bölgelerinde yargılama ve cezalandırma yapma yetkisinin Türk makamlarına ait olduğunu” yazar.

Fransız meslektaşının bu yazısı Amiral Calthorpe’u duraksatır. Hazırladığı notayı Osmanlı Hükümeti’ne vermeyi erteler. Londra’yı bilgilendirir ve talimat ister.

-Londra kararsızdır… Paris ile temas kurulur. General d’Esperey’in tepkisi konusunda ne düşünüldüğü sorulur. Bu arada, Londra’daki kimi Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, “Malta onun önerisiydi” diyerek yaşananlar konusunda Amiral Calthorpe’u suçlamaktadır.

-General d’Esperey’in tepkisinin Osmanlı Hükümeti’ni de cesaretlendirdiği anlaşılmaktadır. Osmanlı Dışişleri Bakanlığı, “İngiliz esirlerine kötü muamele yaptıkları” iddia edilen 22 Türk subayının İngilizlere teslim edilemeyeceğini Amiral Calthorpe’a bildirir. Aslında, Tevfik Paşa Hükümeti, İttihat ve Terakki Komitesi liderlerinin yargılanıp cezalandırılması konusunda isteklidir. Bunun için İngilizlerle işbirliği de yapmaktadır. Ne var ki, Osmanlı İmparatorluğu’nun işgal edilmemiş bölgelerinde suç işledikleri varsayılan Türklerin Malta’ya gönderilmek üzere İngilizlere teslim talebini kabul etmeyi göze alamaz.

-16 Şubat 1919’da İngiliz Yüksek Komiseri’ne Dışişleri Bakanı Mustafa Reşit Paşa imzasıyla verilen yanıtta, İngiliz esirlerine kötü davranmakla suçlanan Türklerin teslim talebinin “egemenlik haklarıyla çatıştığı” belirtilir ve  “Devletler Hukuku uyarınca her devletin kendi yurttaşlarını kendi topraklarında işledikleri suçlar nedeniyle kendi mahkemelerinde yargılama hakkına sahip olduğu” vurgulanır. Ayrıca, anılan kişilerin Osmanlı adaleti önüne çıkarılabileceği belirtilerek, bunun için suç fiilleriyle ilgili bilgilerin gönderilmesi istenir. 

-Paris’in yanıtı da üç gün sonra, 19 Şubat 1919’da gelir. Fransa Hükümeti de İngilizlerin Malta planını benimsememektedir. Londra’ya iletilen Paris görüşü özetle şöyledir:

-“Türkiye’nin işgal edilmemiş bölgelerinde, Müttefikler sanıkları tutuklayamazlar. Sanıkların Fransa, Türkiye dışına sürülmelerini de kabul edemez. Bu, Türkiye’den öç alınmak istendiği izlenimini yaratır, sürülecek kişilere ün kazandırır. Fransa Hükümeti, General d’Esperey’in görüşlerini desteklemektedir…”

Uluç Gürkan'ın Destek Yayınevi'nden yayımlanan "belge-söyleşi" kitabı "Ermeni Sorununu Anlamak/Önyargıları Aşmak Ve Nefretten Arınmak" kitabı yarın raflardaki yerini alacak...