Yeniçağ yazarı Batuhan Çolak, MHP'de Devlet Bahçeli'ye bayrak açarak Genel Başkanlığa aday olan, ancak daha sonra partiden ihraç edilen Meral Akşener'in yeni kuracağı partinin, "Saray'da tedirginlik yarattığını" öne sürdü. "MHP'nin kongre sürecinde dört bir yandan saldırıya geçen, Ülkücülere etmedik hakaret, yapmadıkları yakıştırma, atmadıkları iftira kalmayanlar, yine aynı yöntemlerle saldırıya geçmiş durumdalar" diyen Çolak, "Çünkü korkuyorlar, açıkları var, akçeli işlerde hepsinin parmağı var" ifadesini kullandı.
Batuhan Çolak'ın "Saray'da Akşener rahatsızlığı!" başlığıyla yayımlanan (18 Ağustos 2017) yazısı şöyle:
Meral Akşener'in "yeni parti" kuracağını açıklamasının ardından yandaş medyada anlam verilemeyen bir panik havası başladı. Sanki bugünden yarına her şeylerini kaybedecekmiş gibi farklı davranış kalıpları içerisinde kendilerini ifade ediyorlar.
Tespit yok, yorum yok, mantıklı bir kurgu yok!
Hakaret var, yakıştırma var, yalan var, manipülasyon var!
Yeni partinin kuruluşundan sonra düzenlerinin alt üst olacaklarını düşünüyorlar.
Çünkü korkuyorlar, açıkları var, akçeli işlerde hepsinin parmağı var...
Geçmişine güveni olmayanın kendisine güveni olmaz. Kendisine güveni olmayanlar, her an her şeylerini kaybedecekleri endişesiyle mantıktan, ahlaktan uzaklaşırlar.
Bu durumun örneklerini fazlasıyla yaşıyoruz. Daha ortada parti ismi bile yokken oluşan panik havası, partinin ilanı durumunda nasıl bir hâl alacak?
***
MHP'nin kongre sürecinde dört bir yandan saldırıya geçen, Ülkücülere etmedik hakaret, yapmadıkları yakıştırma, atmadıkları iftira kalmayanlar, yine aynı yöntemlerle saldırıya geçmiş durumdalar.
Hükümet ise konuya müdahil olmadan dolaylı mesaj verir gibi Bahçeli üzerinden yerini sağlamlaştırmaya çalışıyor.
Ta ki düne kadar...
Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, hükümetin haber bültenine dönen AHaber'in canlı yayın konuğu oldu. Kendisine "Meral Akşener'in yeni parti kuracağı konuşuluyor, ne düşünüyorsunuz" sorusu soruldu.
Birdenbire yüzü gerildi, tonlaması değişti...
Sert ifadelerle aynen şunları söyledi:
"Artık bir kursa da görsek yani. Yılan hikayesine döndü. Meral Akşener her Ekim'de, Kasım'da ya da Şubat'ta bir parti kuruyormuş. E kursun canım, ne yapalım? Böyle o kadar parti kuruldu ki Türkiye'de. Çok açık söyleyeyim toplum mühendisliğiyle oluşturulmaya çalışılan partiler Türkiye'de tutmuyor. Böyle kongre oyunlarıyla, arka planda birtakım çevrelerin desteğiyle ki FETÖ'nün desteğinin olduğunu biliyoruz Meral Akşener'e. Bu şekilde kurulacak partilere millet itibar etmez. Kuracaksa da kursun, görelim canım. Er meydanına gelsin, boyunun ölçüsünü alsın."
Akdağ, MHP'deki kongre sürecini çok iyi hatırlamıyor anlaşılan. Orada FETÖ değil, Ülkücü irade vardı.
Son kongrede Devlet Bahçeli'yi seçen 1100 delegenin 600'e yakını, "olağanüstü kongre toplanmalı" diyerek noter onaylı dilekçelerini parti genel merkezine verdiler. Siyasi partiler kanununa göre delegenin beşte birinin imzası ile kongre toplanabiliyordu.
Sonradan durdurulan tüzük kongresine 700'e yakın delege gelmişti. Seçimli kongrede ise değişimden yana tavır koyacak delege sayısının 800'ü aşması bekleniyordu.
Sonrasında yaşananlar Türk siyaset tarihine kara leke olarak geçecek cinstendi. Medya-iktidar ve koltuğunu kaybetme telaşında olan bir kişinin ortaklığıyla her şey bozuldu.
Kısacası; gayri hukuki yöntemler ve saldırılarla MHP kongresi engellenmeseydi, bugün partinin başına Meral Akşener geçmiş olacaktı. Türkiye, başkanlık rejimine geçemeyecekti. Çünkü MHP grubu böyle bir referanduma "ret" oyu verecek, tüzüğünün gerektirdiği şekilde üniter yapıyı koruyacak parlamenter sistemden yana olacaktı.
O zamanki anket sonuçlarına bakıldığında MHP'deki değişim sonrası oy yüzde 25'lere dayanmıştı. Bunun anlamı AKP tek başına iktidarda kalamıyordu.
Aynı panik iklimi o zaman da yaşanmıştı. Yandaş anket firmaları bile uyarıda bulunuyor, Saray'a haftalık raporlar gidiyordu.
Hâl böyle olunca AKP'nin tek başına iktidarda kalamayacağı anlaşılmıştı.
Hemen kongre kararına durdurma geldi, Bahçeli'ye koltuk garantisi verilerek tam desteği sağlandı.
Ülkücü iradeye yapılmadık hakaret, yakıştırma kalmadı.
Neresinden bakarsanız bakın 3. Dünya ülkelerindeki demokrasilerde bile olmayacak bir manzara ortaya çıkmıştı.
Şimdi deniyor ki; "Kongrenin arkasında FETÖ oyunları vb. var". Bu sözleri ise hükümetin iki numaralı ismi söylüyor!
Türkiye'de hukuk resmi bir şekilde ayaklar altına alınmıştır.
Akşener ve Ülkücü iradeyi FETÖ ile iliştirmeye çalışanlara tek soru "Madem Akşener FETÖ'cüydü, kendisine 7 Haziran sonrasında kurduğunuz hükümette Ahmet Davutoğlu'nun ıslak imzasıyla neden Başbakan Yardımcılığı teklif ettiniz?"
Edindiğimiz bilgilere göre Saray'da Meral Akşener'in kuracağı yeni partinin rahatsızlığı giderek artıyor. Recep Akdağ'ın sözleri de bir anda sinirle söylenenlerin çok ötesinde. AHaber gibi, soruların konuklara önceden verildiği bir kanalda "gaf" olmaz, planlı söylem olur!
Ve son olarak... 2011 yılında FETÖ'nün devletin her kademesine sızdığı eleştirileri karşısında "Fethullah Gülen her dönem tertemiz kalmıştır" diyen Meral Akşener değil Recep Akdağ'dır... FETÖ'nün ele başı Gülen'in kardeşinin cenazesinde en ön safta yer alan Meral Akşener değil Recep Akdağ'dır; hatırlatalım!