Rusya'nın işgali sonrası Ukraynalıların önemli bir bölümü Avrupa Birliği (AB) ülkelerine sığındı ve bu ülkelerin Ukraynalı göçmenlere sunduğu desteklerden yararlanma fırsatı buldu. Ukrayna'da yaşayan Tajikistan, Özbekistan ve Kırgızistan gibi eski Sovyet ülkelerinin vatandaşları ise AB'nin aynı desteği kendilerine sunmadığını söylüyor.
Ukrayna'da yaşayan üçüncü ülke vatandaşı binlerce kişi, AB sınırında mahsur kalmış durumda.
20 yılı aşkın süredir Ukrayna'da yaşayan Tacikistan vatandaşı Şafo, günlerdir sınırda beklediklerini söylüyor:
"Oğlum artık pes etti. Herkesi alıyorlar, bizse üç gündür ne yapacağımızı bilemez bir şekilde burada oturup bekliyoruz. Beni almayı kabul ediyorlar ama oğlumun geçişine izin vermiyorlar. Bana 'Anne bizi kimse istemiyor' diyor."
Şafo, evini, arkadaşlarını, işini, her şeyini geride bırakıp gelmiş. Onun gibi Ukrayna'da ekonomik göçmen olarak yaşamış ve artık mülteci olan binlerce kişi ile beraber Polonya sınırı yakınlarındaki Korczova'daki bir geçici merkezde kalıyorlar.
Tacikistanlı Abduşakur da Ukrayna'da 20 yıl yaşamış ve göçmenleri sınırdan bedava getiren, yemek, bedava SIM kart ve bir gece kalacak yer vererek yardımda bulunan Polonya halkına minnettar olduğunu söylüyor. Öte yandan göçmenler burada ancak geçici olarak konaklayabiliyor. Alışveriş merkezinden bozma bu yerde katlanan yataklarda yatıyorlar. Kişisel alanları, duş ve tuvaletleri de yok. Burada tek yapabilecekleri yemek yemek ve uyumak.
Ukraynalıların ise burada kalmadığına dikkat çeken Abduşakur, "Çoğunun Avrupa'da tanıdıkları var ve hızlı bir şekilde ülkeden çıkabiliyorlar. Ayrıca (Ukrayna diasporası) temsilciler buraya onları almaya geliyor. Mesela bugün Almanya'dan birileri gelip bir grup Ukraynalıyı topladı. Onlara 'size kalacak yer vereceğiz, çocuklarınız okula gidecek' dediler. Otobüslerle alıp götürdüler onları. Bir de ne yapacaklarını bilemez durumdakiler var ve çoğu Ukraynalı değil." diyor.
Göçmenlerin kaldığı bu merkezin koordinatörleri, BBC'ye yaptıkları açıklamada burada kalan 4 bin kişiden sadece 400'ünün Ukrayna vatandaşı olduğunu, diğerlerinin eski Sovyet ülkelerinden, Vietnam'dan ve Orta Doğu ülkelerinden olduğunu belirtti.
Bu göçmenlerin çoğu Ukrayna'da ekonomik göçmen olarak yaşarken, işgalle beraber bir gecede savaştan kaçan mültecilere dönüşmüşler.
Aniden yasa dışı sayılmak
Uluslararası öğrencilerden farklı olarak ekonomik göçmenlerin doğdukları ülkeye onları geri alabilecek aileleri yok. Bu göçmenlerin bütün hayatı Ukrayna'da. Polonyalılar ve Almanya vatandaşları çoğu Ukraynalı'ya evlerini açsa da, üçüncü ülke vatandaşları aynı desteği görmediklerinden şikayetçi.
Gönüllülerden Pavel, "Almanya'ya giden bir otobüsümüz var ama sadece Ukraynalı olduğuna dair resmi belgesi olan Müslümanlara açık. Bu otobüslerin çoğu, anne ve çocuklara kapılarını açsa da, hiçbiri erkekleri almak istemiyor" diye açıklıyor.
Ukrayna diasporası ya da büyükelçiliklerden temsilcilerin ayarladıkları bedava otobüsler gibi yüzlerce özel girişimler de var. Avrupalı gönüllüler, ellerinde "Sizi Almanya'ya götüreceğim" ya da "Sizi Varşova'ya götüreceğim" gibi ifadeler yazılı olan karton kağıtlar taşıyarak saatlerce bu merkezde görev yapıyor.
İsmini vermek istemeyen sürücülerden biri mültecileri Belçika'ya götürmeye hazır. Ancak sürücülerin yasa dışı göçmenleri taşıdıkları gerekçesiyle ceza almaktan korktuklarını, Ukrayna vatandaşlığı olmayan mültecilerin statüsü belirsiz olduğu için, bu insanları almaktan kaygı duyduklarını ifade ediyor:
"Ukraynalılar elindeki belgelerle belli bir süre için Avrupa'da yaşama hakkına sahip oluyorlar ama Ukrayna pasaportu olmayanlar için farklı kurallar var; insanlar da bundan korkuyor."
Ukraynalılar yasal olarak biyometrik pasaportlarını göstererek AB sınırından geçme ve burada 90 güne kadar kalma hakkına sahip.
Ukrayna'da devam eden savaş nedeniyle Polonyalı yetkililer, resmi belgeleri süresini doldurmuş olanlar dahil göçmenlerin girişine izin vereceklerine söz vermişler. Ancak Polonya hükümetinin internet sitesinde ülkeye girişle ilgili listelenen kuralların hepsi, "Sadece Ukrayna vatandaşları içindir" başlığı altında listelenmiş.
BBC'ye konuşan üçüncü ülke vatandaşı göçmenlerden bir tanesi bile, sınırı geçtikten sonra onlara hangi hakların tanınacağını bilmiyor.
Abduşakur, "Benim aklıma bunları düşünmek gelmedi, belki de benim suçum. Ne yapmamız gerektiğini, nereye şikayette bulunacağımızı sormadım çünkü hepimizin sinirleri bozuktu, yorgunduk. Çok şükür buraya gelebildik ve hayattayız ancak şimdi de bundan sonra ne yapacağımı, kime ne soracağımızı düşünüyoruz" diyor.
BM'nin Geçici Koruma Yönetmeliği'nin uygulamaya geçirilmesinden bu yana Ukraynalı mültecilerin AB'de bir yıl kalma hakkı var ve duruma göre bu süre uzatılabiliyor.
Mülteci statüsünden farklı olarak geçici koruma statüsü daha basit bir prosedür gerektiriyor. Yerel yetkililere ulaşıp gerekli belgeleri doldurmaları yeterli ve herhangi bir AB ülkesinde bunu yapabilirler.
Öte yandan statüleri net olan Ukraynalı vatandaşlar geçici koruma alabilirken, üçüncü ülke vatandaşları yalnızca kendi ülkelerindeki yaşam koşullarının "güvenli ve stabil" olmadığı durumlarda koruma alabiliyor.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), ev sahibi ülkelere Ukrayna'dan gelen göçmenler arasında ayrım yapmamaları yönünde sık sık çağrıda bulunuyor.
BBC'ye konuşan UNHCR sözcüsü Kristin Pivolakis, "Yetkililere farklı uluslardan vatandaşların da çatışmalar nedeniyle Ukrayna'dan gitmek zorunda bırakılmış olabileceklerini ve bunu yapmalarına izin verilmesi gerektiğini hatırlatırız. Ukrayna'da mülteci statüsü almak için başvuru yapamamış olan üçüncü ülke vatandaşları da olabilir. UNHCR, onların da mülteci statüsü alabilmeleri için bu prosedüre yönlendirilmeleri gerektiğine inanıyor" diye konuştu.
AB'de uzun süre kalmak isteyen üçüncü ülke vatandaşlarının hakları ile ilgili duruma ilişkin net bir açıklama yapmayan Pivolakis, bu kişilere hükümet yetkilileri veya AB ile temas kurmaları çağrısında bulunuyor.
BM'nin Geçici Koruma Yönetmeliği 2001 yılında kabul edilmiş olsa da ilk kez uygulanıyor.
Avrupa Parlamentosu'nun Yeşiller grubunun danışmanı Aleksey Dimitrov, "Ukraynalı vatandaşlar bu statüyü alma hakkına sahipler. Ancak üçüncü ülke vatandaşlarına gelince bu yönetmeliğin nasıl uygulanacağı bilinmiyor. Hatta her ev sahibi ülke yönetmeliğin nasıl uygulanacağına kendi karar veriyor ve statüyü alacak olan göçmenlerin yüzdesi her ülkede farklı olacaktır" diyor.
Ukraynalılar sola, yabancılar sağa
BBC'ye konuşan üçüncü ülke vatandaşları, sınırdaki yetkililer tarafından daha şimdiden ayrımcılığa uğradıklarını söylüyor.
Özbekistan kökenli Rus vatandaşı Viktor, "Avrupalı görünümü olmayan insanlara başka bakıldığını fark ettim. Ben Avrupalı sayıldığım için Ukraynalılarla beraber alındım. Görüntüye bakıyorlar, pasaporta bakmıyorlar" diye konuşuyor.
İsmini vermek istemeyen Azerbaycanlı bir öğrenci, sınır kontrol noktasında iki ayrı kuyruk olduğunu söylüyor:
"Ukraynalılar solda duruyor, yabancılar da sağda. Bizi bir otobüse koyup buraya getirdiler. Otobüste hiç Ukraynalı yok gibiydi."
Bu göçmenlerin kaldığı merkez Ukrayna-Polonya sınırındaki Karçova kontrol noktasına arabayla 10 dakika uzaklıkta ve bölgede, üçüncü ülke vatandaşlarının Ukrayna vatandaşlarından sayıca daha fazla olduğu beş konaklama merkezinden biri.
Ancak üçüncü ülkelerden göçmenler, sadece bu merkeze yakın olan kontrol noktasından geçmiyor. Polonya'daki Madika şehri yakınlarında bir kontrol noktasında çalışan gönüllülerden Fernando, "Burada sınırdan iki farklı grup geçiyor. Biri, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan Ukraynalılar. Bu grup daha düzenli ve otobüsle geliyorlar. İkinci grup ise, Ukrayna'da da göçmen olanlar. 30 saat yürümek zorunda kaldılar ve bitkinler" diye açıklıyor.
Öte yandan Polonya ve Belarus arasındaki sınırda daha birkaç ay önce bir göç krizi yaşandığını da unutmamak gerek.
Ortadoğu'dan binlerce göçmen Polonya sınırını aşmış ve hem göçmenler arasında, hem de Polonyalı güvenlik güçleri ile arbede yaşanmıştı.
Polonyalı yetkililer o dönem göçmenler için Belarus Devlet Başkanı Aleksander Lukaşenko'nun "hibrid silahı" oldukları nitelemesini yapmıştı.
Polonya hâlâ üçüncü ülke vatandaşlarına kuşkuyla bakıyor.
'Hamburg'da kimsemiz yok ama Kiev'de de yoktu'
Hem Ukraynalılar, hem de üçüncü ülke vatandaşlarının bir arada olduğu ailelerinki ise ayrı bir hikaye.
Ukrayna'da, Rusya'nın desteklediği bağımsız cumhuriyetlerin kontrolündeki bir bölgede doğup büyüyen Maria, ikinci kez savaştan kaçıyor. İlk olarak 2014'te çatışmalar nedeniyle Rusya'daki bir mülteci kampına gitmiş, sonra da Ukrayna kenti Odessa'ya sığınmış:
"Odessa'yı terk ettiğimizde hayat stabil değildi. Kocam da ben de gitmek istemedik ama kızımız korkuyordu. Her gece sürekli siren sesi duyduğumuz için koridorda yatıyorduk. İşimiz yoktu, paramız bitmek üzereydi. Etrafımızda akrabamız da yoktu. Biz de kaçmaya karar verdik."
Maria'nın eşi, Özbekistan vatandaşı.
Odessa'yı terk etmeden önce Özbek büyükelçiliği ile temas kurduklarında, tüm ailesini Taşkent'e götürülebileceği söylenmiş. Ancak geçici konaklama merkezinde sadece Özbekistan vatandaşlarının kabul edildiği ortaya çıkınca, aylarca yetkilileri ikna etmeye çalışmışlar.
Özbekistan vatandaşı Victor'ın hikayesi de çok farklı değil. Tüm ailesini Taşkent'e götürmeye çalışırken, eşi Ukrayna vatandaşı olduğu için büyükelçilik itiraz etmiş. Şimdi Hamburg'da yaşıyorlar.
Hamburg'da kimseleri yok ama Kiev'de de artık kimselerinin kalmadığını anlatıyor. Geçici olarak, onları Polonya sınırından arabayla alıp getiren Alman sürücü ile beraber yaşıyorlar:
"Göçmenlerin kalabileceği bir merkez yok. Bizi getiren sürücü iki hafta onda kalmamıza izin verdi" diyen Victor, şöyle devam ediyor:
"Yarın sabahın 2'sinde mülteci statüsü alabilmek için sıraya gireceğiz. Uzun kuyruklarda bekleyeceğiz."