Avustralya'nın Brisbane kentindeki 20'ler Grubu zirve buluşmasına Ukrayna krizi damgasını vurdu. Batılı devlet ve hükümet liderlerinin sert eleştirileri Rusya Devlet başkanı Vladimir Putin'i etkilemedi. Rusya lideri stratejik hedefleri uğruna çatışmadan kaçınmayacağını bir kez daha belli ederken Batılı liderler müzakere yolunun açılamaması durumunda Rusya'ya uygulanan ekonomik yaptırımların arttırılabileceğini dile getirdiler. AB Dışişleri Bakanları Konseyi Rusya'nın tutumunda ısrar etmesine nasıl tepki gösterilebileceğini ve yaptırımlara paralel olarak nasıl bir ortak strateji saptanabileceğini görüşmek üzere Brüksel'de toplandı.
Brisbane'deki 20'ler Grubu zirvesinde önde gelen sanayi ülkelerinin liderleri Rusya Devlet Başkanı Putin'e Ukrayna politikası hakkında ne düşündüklerini söyleme fırsatını buldular. Vladimir Putin'in telkin ve uyarılara kulak asmaması, bundan sonra atılabilecek adımları görüşmek üzere toplanan AB Dışişleri Bakanları'nın işini epey zorlaştırdı. Kremlin lideriyle diyalogu sürdürmeye önem atfeden Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Putin ile yaptığı uzun görüşmeden sonra herhangi bir açıklama yapmaması, Moskova yönetiminin Doğu Ukrayna ile ilgili sözlü ve askeri ataklarına karşı alınacak önlemlerin koordine edilmesinin kolay olmayacağını gösteriyor.
Almanya Dışişleri bakanı Frank-Walter Steinmeien yaptırımların arttırılmasının şimdilik söz konusu olmadığını ve Doğu Ukrayna'daki ayrılıkçılarla karşı önlemler alabileceklerini söyledi.
Putin'in Avustralya açıklarına savaş gemileri göndermesi, Rus savaş uçaklarının NATO hava sahasını ihlal etmesi ve Doğu Ukrayna'daki Rus askeri varlığının arttırılması karşısında Batı'nın neden daha sert tedbirlere başvurmadığı sorusunu Avrupa Carnegie Enstitüsü'nün güvenlik uzmanı Jan Techau şöyle yanıtlıyor:
“Batı gerçekten ılımlı tepki gösteriyor. Ancak batılı ülkeler yaptırımların sertleştirilmesi üzerinde anlaşabilecek durumda değiller, Avrupa Birliği bünyesinde de ek yaptırımlar için çoğunluk sağlanabileceğe benzemiyor. Batı bir yandan yaptırımları en yüksek doza çıkarmak istemiyor, diğer yandan da çoğunluğun böyle bir adımı destekleyeceğinden emin görünmüyor.”
Çıkar - yaptırım çelişkisi
Gerçekten de batılı ülkelerin liderleri yaptırımlar konusunda milli çıkarlarına göre hareket ediyorlar. Örneğin İngiltere Başbakanı David Cameron. Brisbane zirvesinde Putin'in sert bir dille eleştiren Cameron, Londra'daki Putin yanlısı Rus milyarderlere zarar verebilecek adımlara ise yanaşmıyor.
Ekonomik yaptırımlar şimdiye kadar Rusya'nın askeri kozu daha fazla oynamasından başka siyasi sonuç getirmedi. Jan Techau, yaptırımların Putin'in çevresindekilerin tutumlarını değiştirmelerine yarayacağını sanmanın hayal olduğunu savunanlara katılmadığını söylüyor. Techau,
“Putin'in yakın çevresindeki herkesin onun gibi düşünmediğini biliyoruz. Bundan böyle atılabilecek adımlar dair farklı görüşler mevcut. Hatta bedelin çok ağır olduğunu söyleyenler de var. Putin rejiminin bir özelliği de ekonomik durum üzerinden halkın desteğini sağlamak. Yaptırımlar nedeniyle ekonomik durum bozulduğu takdirde bunun kamuoyu ve dar yönetim kadroları üzerinde önemli etkisi olacaktır”, diyor.
Ruble'nin hızla değer kaybetmesi ve enflasyonun artması yaptırımların ‘sokaktaki Rus' tarafından da hissedilmeye başladığını belirten Güvenlik ve Savunma Enstitüsü uzmanlarından Giles Merrit Kremlin'in bunu hesap etmekte gecikmiş olabileceğini söylüyor. Merrit, askeri gövde gösterisinin de Rusya'nın yeniden süper güç olduğunu dünya kamuoyuna göstermekten başka bir işe yaramayacağı görüşünde. Savunma uzmanı, ekonomik düşüncelerin Kremlin tarafından izlenen politikalar tarafından perdelendiğini ve Rus kamuoyunun Batı tarafından hor görülüp hiçe sayıldığı hissine kapıldığını sözlerine ekliyor.