Spor

Uğur Meleke'den Igor Tudor yorumu: Kendi doğrularına tapmıyor; gelişmeye açık

"Belki dünyanın ve Türkiye'nin en iyi hocalarından biri değil ama bir problem varsa onu çözmek için yeni demeler yapmaya açık"

04 Kasım 2017 13:32

Süper Lig'in 11. haftasında Galatasaray'ın evinde Gençlerbirliği'ni 5-1 mağlup ettiği karşılaşmanın ardından Hürriyet yazarı ve spor yorumcusu Uğur Meleke, sarı-kırmızılı ekibin teknik direktörü Igor Tudor için, "Kendi doğrularına tapmıyor. Gelişmeye açık. Bir problem varsa onu çözmek için yeni denemeler yapmaya da" ifadesini kullandı.

Galatasaray'ın farklı kazanmasına rağmen Başakşehir deplasmanına da aynı taktikle çıkması halinde hayal kırıklığı yaşayabileceğini savunan Meleke, sarı-kırmızılıların Başakşehir karşısına farklı bir anlayış ve 11'le çıkması gerektiği yorumunu yaptı.

Uğur Meleke'nin 4 Kasım 2017'de "Bu taktikle Başakşehir’i yenemezsiniz" başlığıyla Hürriyet'te yayımlanan yazısı şöyle:

Tudor, dünyanın en iyi hocalarından biri değil. Belki Türkiye’nin de en iyi hocalarından biri değil. Ama güzel bir özelliği var: Kendi doğrularına tapmıyor. Gelişmeye açık. Bir problem varsa onu çözmek için yeni denemeler yapmaya da...

Galatasaray’ın haftalardır bir numaralı problemi geriden çıkamamak, baskı yapan her takıma karşı afallamaktı. Fernando bu problemi çözmek için o kadar geriye yaslandı, oyun kurulurken Muslera’ya o kadar yaklaştı ki, bazı yorumcular haftalarca Galatasaray’ın üçlü savunma oynadığını iddia ettiler. Sivas Galatasaray’ı baskıyla afallatmış, gol atmaya gücü yetmemişti. Karabük iki golü böyle atmış ama puana yetmemişti. Çalımbay da bu yöntemle Galatasaray’a Antalya’yla 2, Trabzon’la da 3 puan kaybettirince, Tudor radikal bir hamle yapmak zorunda kaldı. Savunmayı üçleyip, hücumu ikiledi. Hücumu ikilemesinin bir numaralı nedeni bence şu: Geride Maicon-Denayer-Serdar anlamsız paslaşacak, fırsat bulunca (genelde Maicon) Eren’e uzun vuracak. Eren indirebiliyorsa indirecek, indiremediyse ortaya düşecek serseri topu Tolgalar-Fernandolar kazanmaya çalışacak... Pek Manchester City’yi veya Barcelona’yı hatırlatmıyor bu strateji değil mi! Tudor’un aslında çağ dışı sayılabilecek bu kumarı, Gençlerbirliği’ne karşı 3 sebeple başarılı oldu:

1)Eren öyle istekli, futbola öyle aç ki. Topu Seyrantepe’ye değil, Göktürk’e vuracağız deseniz ona da yükselecek indirecekti adeta dün! İlk 45’te savunmadan uzun vurulan tam 4 topu başarıyla indirdi tecrübeli oyuncu.
2)Son yıllarda sahalarda ender görülen yeteneksizlikte ve sertlikte bir futbolcu, Diallo, çıkana kadar Fernando’yla bire bir oynadı. Fernando’nun işi zorlaşınca geriden uzun çıkmak, biraz daha anlam kazandı.
3)Galatasaray geriden sürekli şişirip, üçüncü bölgede de serseri topları kazanınca Alkaralar sürekli faule başvurdular. İlk 45’te çoğu gereksiz tam 10 faul. Duran toplarda da muazzam bir Belhanda-Maicon kanalı. Bir direk, bir de gol üretti bu kanal...

Yalnız bu farklı galibiyet Tudor’u yanıltır, Başakşehir deplasmanına da bu formasyon ve bu anlayışla çıkarsa hayal kırıklığı yaşayabilir bence. Başakşehir büyük bir ihtimalle maça önde baskıyla başlar, Maicon’u yine uzun vurmaya zorlar ama Epureanu-Attamah savunması Galatasaray’a bu uzun topları Gençlerbirliği kadar kolay bırakmaz. Ayrıca Mahmut-Emre orta sahası da serseri top uzmanı. Başakşehir zaten yıllardır geriden uzun vurup, taç çizgisi kenarında baskıyla top kazanma stratejisi uygulayan bir takım. Galatasaray’a kendi silahlarıyla vurulacaklarını zannetmiyorum ben. Tudor, Başakşehir’e karşı pas yapan, topa uzun süreler hakim olan, ligin ilk 3 haftasındaki gibi kaliteyle işi bitirmeye çalışan bir 11 ve anlayışla çıkmak zorunda.

***
Son bir söz de hakem Serkan Çınar’la ilgili etmek zorundayım, istemeyerek... Yanlış karar verirsiniz, yanlış adam atarsınız, yanlış penaltı verirsiniz, bunlar futbolun doğasında var, hata olur, olacak da elbette. Ancak Gençlerbirliği’nin 90’da tam ceza alanı ön çizgisi üstünden kazandığı frikikte barajı doğru yere kurduramamasını kabul etmek mümkün değil. Ceza yayının herhangi bir noktası ile penaltı noktası arası tam 9 metre 15 santimdir. O frikikte de barajın yerini belirlemek öyle kolaydı ki: Top ceza yayının ne kadar önündeyse, barajı da penaltı noktasının o kadar önüne kurduracaksınız. 10 metreye değil. Bunu bile başaramayan hakemin oyunu anladığını pek düşünmüyorum doğrusu.