Spor

Uğur Meleke: Fenerbahçe şampiyon olmak istiyorsa birinci dakikadan itibaren büyük takım gibi oynamalı

''Fenerbahçe'nin sıkıntısı ofans kısmında''

29 Aralık 2017 14:53

Hürriyet yazarı ve spor yorumcusu Uğur Meleke Süper Lig’in ilk yarısının sona ermesinin ardından bugünkü yazısında Fenerbahçe’yi değerlendirirken, ‘’Hücum anlamında sıkıntısı olan Fenerbahçe, ikinci-üçüncü bölge geçişinde çok oyalanıyor. Bu verimsiz “iki buçuğuncu bölge” paslaşması kimseye tat vermiyor. Sarı lacivertliler şampiyon olmak istiyorlasa, birinci dakikadan itibaren büyük takım gibi oynamalılar’’ yorumunda bulundu.

Fenerbahçe’nin 10 maçtır yenilmediğini Kasım-Aralık liginin lideri oldu diyen Meleke, ‘’Savunma sorunlarını hallettiler, rakiplerine en az şut fırsatı veren takım konumundalar. Ama ofansta renksizler, ikinci-üçüncü bölge geçişinde çok oyalanıyorlar’’ diye konuştu.

Uğur Meleke’nin 29.12.2017 tarihinde ‘’ Fenerbahçe’nin kâbusu 2.5’uncu bölge’’ başlığıyla Hürriyet’te yayınlanan yazısı şöyle:

Hücum anlamında sıkıntısı olan Fenerbahçe, ikinci-üçüncü bölge geçişinde çok oyalanıyor. Bu verimsiz “iki buçuğuncu bölge” paslaşması kimseye tat vermiyor. Sarı lacivertliler şampiyon olmak istiyorlasa, birinci dakikadan itibaren büyük takım gibi oynamalılar.

Fenerbahçe 10 maçtır namağlup. Kasım-Aralık liginin de lideri. Savunma sorunlarını hallettiler, rakiplerine en az şut fırsatı veren takım konumundalar. Ama ofansta renksizler, ikinci-üçüncü bölge geçişinde çok oyalanıyorlar. Galatasaray, rakip sahada yaptığı her 7,9 pasın birini ceza alanına sokarken, Fenerbahçe 11,2 pasla ancak girebiliyor içeri. Bu verimsiz ‘iki buçuğuncu bölge’ paslaşması da kimseye tat vermiyor.

İki farklı takım

Fenerbahçe’nin ilk devre öyküsünü siyahla beyaz kadar birbirinden ayrışan iki farklı perdede değerlendirmek gerek: Ağustos-Eylül döneminde oynadıkları 11 maçın tümünde gol yediler. Hatta sekizinde daha ilk yarıda kalelerinde gol gördüler. Volkan ve Kameni’nin formsuzluk yarışı yaptığı, Aykut Kocaman’ın ideal dizilişini ve oyuncularını bulamadığı bu dönemin ardından Avrupa’ya veda edildi, ligde de zirvenin 8 puan gerisinde 7’nci basamağa yerleşildi.

Volkan, Mehmet Topal faktörü

Ekim’de işin savunma kısmı halledildi, Volkan toparlandı. Kasım’da Mehmet Topal da devreye girdi. Ligin sadece Kasım-Aralık dönemi maçları dikkate alındığında, o dönemin lideri Fenerbahçe... İlk yarı bittiğinde Fenerbahçe zirveyle arasındaki farkı 3’e indirdi; üstelik bunu kalesinde sadece 53 şuta izin vererek yaptı. Sanırım bunlar, Aykut Kocaman’ın en hoşlandığı istatistikler...

Sıkıntı ofans kısmında

Ancak spor kamuoyunun ve biz ‘iyi oyun severler’in pek hoşlanmadığı bölüm, sıkıcı ofans kısmı:

Fenerbahçe topa Galatasaray ve Beşiktaş kadar (%56-57 aralığında) sahip oluyor. Onlar kadar (maç başına 418-428 arası) isabetli pas yapıyor. Ancak aynı oranda rakip kaleye gidemiyorlar: Toplam şut istatistiğinde lig sonuncusu Karabük’ün, Osmanlı’nın ve Konya’nın gerisindeler.

Az girişim az şut

Şut sayılarının az olmasının sebebi, ceza alanına az girmeleri. Aslında Beşiktaş ve Galatasaray kadar isabetli pas yapıyorlar. Birinci bölgede gevelemiyorlar, iki rakipleri kadar ‘rakip yarı sahada pas’ da yapıyorlar.

Ama ikinci-üçüncü bölge geçişinde çok oyalanıyor, ceza alanına az giriyorlar. Galatasaray rakip alanda yaptığı her 7,9 pasın birini ceza sahasına sokarken, Fenerbahçe’de bu sayı 11,2...

Uyunulan ilk 45’ler

F.Bahçe’nin bir başka sorunu da maçlara çok düşük viteste başlamaları. Kocaman son 2 ayda ideal 11 ve dizilişini bulmasına rağmen ilk yarıları çöpe attı. Antalya, Bursa ve Karabük maçlarında ilk 45’ler uyuyarak geçirilip sonuçlar galibiyet olunca bu alışkanlık Konya’ya da yansıdı. Ancak bu kez sonuç olumsuzdu. F.Bahçe, şampiyon olmak istiyorsa, birinci dakikadan itibaren büyük takım gibi oynamalı. Sadece son 20-30 dakikada değil.

Kocaman sezon başı ideali yakalayamadı

Sezon başında takımı açısından ideal kadro ve dizilişi bulamayan Aykut Kocaman, sonrasında eksikleri gidermeye başladı. Ancak baştaki bu olumsuzluk, sarı lacivertlilere Avrupa’ya veda ve ligde geri kalma faturaları çıkardı.

Giulaino'yu diziliş rahatlattı

F.Bahçe’nin son 2 aydaki gelişiminde hangi rötuşun daha fazla etkisi olduğunu bulmak, ciddi mühendislik gerektiriyor. İlk 11’den Ozan çıkıp Mehmet girdiğinden beri 6 maçta 16 puan var. 16 puan toplanan son 6 hafta öncesi yaşanan bir başka değişim de, Valbuena’nın sakatlanmasıydı.

Valbuena şüphesiz ki ilk devrenin en iyilerinden. Başarıyı onun yokluğuna bağlamak, Fransız oyuncuya büyük haksızlık olur. Ancak o sakatlanınca Aykut Kocaman sistemi değiştirdi, 4-3-2-1’den 4-2-3-1’e geçiş yaptı. Ligin başında Giuliano-Valbuena santrafor arkasında ikili oynarlarken; devrenin sonunda Giuliano’nun tek başına on numara rolü aldığı klasik 4-2-3-1’e dönüldü.

Alışık olduğu bu rolde Giuliano’nun verimi yüzde yüz arttı, skorlara ciddi katkı sağladı.

Merkezden oynayamıyorlar

F.bahçe’nin ligdeki 18 takım içinde birinci sırada olduğu istatistiklerden biri, yüzde 79’la en fazla çizgi hücumu yapan ekip olmaları. Ancak bu madalyonun diğer yüzünü de es geçmemek gerek: Bu veri, Fenerbahçe’yi yüzde 21’le merkezden en az hücum eden takım yapıyor. Ayrıca ilk devrede ceza sahası dışından buldukları gol sayısı da sıfır.

Bence merkezden bu denli az gelinmesinin ve uzaktan hiç gol atılamamasının ortak sebebi, önde renkli oyuncu azlığı. Fenerbahçe 11’inde Valbuena ve biraz da Giuliano dışında yeteneğiyle var olan oyuncu yok gibi. Herkes dinamik, herkes çalışkan, herkes savunma disiplinine sahip. Ama kaliteli diyeceğiniz, yaratıcı diyeceğiniz oyuncu sayısı az.

Hava harekâtında iyiler ama...

Süper Lig, Avrupa’nın 5 büyük ligiyle kıyaslandığında topun çok daha fazla havaya kalktığı bir turnuva. Ligin ilk devresinde kenar ortalarıyla gole gitmeyi deneyen takımlar Beşiktaş, Fenerbahçe ve Kayserispor olarak öne çıktı. Fenerbahçe, hem korner kazanma konusunda, hem de kafa golü sayısında Beşiktaş’tan sonra lig ikincisi. Bu pozisyonları çok seven Neustadter tüm cephelerde 4, Skrtel ve Mehmet de ikişer gol katkısı yaptılar ilk devrede.

Ancak Kocaman ve Tudor, kendi takımlarına Beşiktaş’a göre çok daha ileride savunma kurdurmalarına rağmen, rakiplerini siyah-beyazlılardan az ofsayta düşürebilmişler.