Gündem

İlker Başbuğ: 2004 MGK belgesi İnternet Andıcı davasına dayanak!

CHP'li vekillere konuşan İlker Başbuğ: 2004 MGK kararı, İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın dayanağı değil, İnternet Andıcı davasına dayanak olabilir...

11 Aralık 2013 16:21

Hülya Karabağlı / ANKARA

CHP Cezaevi İnceleme ve İzleme Komisyonu'nun Silivri, Hasdal ve Hadımköy cezaevlerini ziyaretine hapishanelerin koşullarından öte siyaset öne çıktı. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, görüşmede "Fethullah Gülen cemaatine karşı eylem planı" niteliğindeki 2004'te imzalanan MGK belgesine değindi. Ergenekon davasıyla birleştirilen İnternet Andıcı davasında yargılanan Başbuğ, “2004 MGK kararı, İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın dayanağı değildir. Ancak İnternet Andıcı'na dayanak olabilir” dedi. İrticayla Mücadele Eylem Planı nedeniyle suçlanan emekli Albay Dursun Çiçek de görüşmede "2004’teki MGK kararının önemli olduğunu" söyledi ve "O karar bu davaları bitirir. İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın ise sahte olduğu, böyle bir planın olmadığı önünde sonunda ortaya çıkacaktır" ifadesini kullandı. 

CHP Cezaevi İnceleme ve İzleme Komisyonu üyeleri Veli AğbabaÖzgür ÖzelNurettin Demir, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyesi Rıza Türmen, 9 Aralık günü Silivri, Hasdal ve Hadımköy cezaevlerini ziyaret etti. CHP’lilerin görüştüğü tutuklu askerler, Ergenekon ve Balyoz davaları ile ilgili yorum ve görüşlerini aktardı. Komisyon Prof. Fatih Hilmioğlu ve Tuncay Özkan’la da görüştü.

Görüşmede, çoğu tutuklu asker açıklamaları nedeniyle Aytaç Yalman’ı eleştirdi. Balyoz davası hükümlüsü emekli Orgeneral Bilgin Balanlı, “Aytaç Yalman büyük bir paranoya içinde. Hakkındaki 2004 tarihli soruşturmadan korkuyor” dedi. Balanlı, Yalman'ın suçluluk duygusundan kurtulmak için arkadaşlarını suçladığını söyledi.

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Mehmet Baransu’nun hakkında üç kurum tarafından suç duyurusuna neden olan 2004 yılı MGK tutanağı konusunda, “İnternet Andıcı ile İrticayla Mücadele Eylem Planı karıştırılıyor. İrticayla Mücadele Eylem Planı yoktur. 2004 MGK kararı, İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın dayanağı değildir. Ancak İnternet Andıcı'na dayanak olabilir” dedi.

CHP’nin raporu şöyle:

İlker Başbuğ:

"Karargâhımdaki askerler terör örgütü üyesi ve yöneticisi. Karşımızda hukuku, kaidesi, kuralı olmayan bir güç var. Hükümete Karşı Suçu Nasıl İşledik. Olmayan İnternet sitesinden yayın yaparak. 30.08.2008’de açık olan 42 site var. Ne zaman kadar açık? Şubat 2009. Bu sitelerle ilgili haber çıktığında inceleme başlattık bizim dönemimizde ve 2009’da kapattırdım. Bu siteler sadece 4 ay çalışmış. Peki, bu dönemde güncelleme olmuş mu? Hayır. Yani Haziran 2008’den bu yana sayfalarda hiç bir şey yok. Bunların dışında Benim dönemde kullanılan bir site yok."

"Hakim siteleri kapattınız çünkü mecbur kaldınız diyor. Kapatmasaydınız suç işleyebilecektiniz diyor. Aynı 'Azınlık Raporu' filmindeki gibi. Suçu işlemeden önce, suçlu olma ihtimaline bakıp niyet okumaya çalışıyor bunlar. İnternet andıcı davasında savcılar suç yok diyor ama bizim davada amacınız başka olabilir diyor."

"İtalyan ceza hukukunun kurucusu Cesare Lombroso, 'İnsanlar doğuştan suçludur' diyor. Bizim savcının bakışı bu. İrticayla Mücadele Eylem Planı bizim kabul ettiğimiz bir belge değil! İnternet Andıcı ile İrticayla Mücadele Eylem Planı karıştırılıyor. İrticayla Mücadele Eylem Planı’nda diye bir şey yoktur. Böyle bir plan yoktur. 2004 MGK kararı. İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın dayanağı değildir. Ancak İnternet Andıcı'na dayanak olabilir."

"AKP’nin kapatılması davasında, İnternet Andıcı'ndaki o 42 internet sitesinde yayınlanan haberler var. AKP için bu mesele o nedenle önemli."

Hurşit Tolon:

"Oltamı alıp balık tutmaya gitmedim, fırçamı alıp resim yapmadım, STK’lara gidip konferanslara katıldım. Düzmece CD evimde değil, oğlumun evinde bulunmuş. İçinde yüzlerce belge olan 2 adet düzmece CD’nin benim evimde değil oğlumun evinde bulunduğu iddia edildi. CD’lerde Ergenekon yapılanması ile ilgili evraklar var deniyor. 2001 tarihinde yazılmış bu belgeler. Ancak bu CD’ler arama ve el koyma tutanağında yok. Fezlekede de yok."

Bilgin Balanlı:

"Polis tespit tutanağı, Yargıtay kararı oldu. Polis tespit tutanağı, iddianame oldu. İddianame savcının esas hakkındaki mütalaasına, mütalaa gerekçeli karara, gerekçeli karar da Yargıtay kararına dönüştü. Yargıtay’ın kararı çok büyük hayal kırıklığı yarattı: Bunlar hakim değil, bunlar militan. Delillerin hepsi düzmece. Beraat edenler ile ceza alanlar arasında hiçbir fark yok. Rütbelere göre ceza verildi. Aytaç Yalman büyük bir paranoya içinde: Hakkındaki 2004 tarihli soruşturmadan korkuyor. Suçluluk duygusundan kurtulmak için kendini savunmak için arkadaşlarını suçlayan Yalman, aksini yaparsa (yani sanıklar lehine konuşursa) başına bir şey gelebilir diye korkuyor. Onunla ilgili bir soruşturma var. 2004 tarihli. O soruşturmadan korkuyor Yalman. Aytaç Yalman hükümete muhtıra verelim diyor Özkök’ün kabul etmediğini söylüyor. Bu Ergenekon davasındaki ifadesinde var. Orada bunu kabul etmediğini söylüyor."

Deniz Kutluk:

"Hükümet-cemaat işbirliğiyle mahkûm edildik. Hükümet-cemaat işbirliği sebebiyle ceza aldık. Ortada bir suç ortaklığı var. Onlar açık vermez. Bir-iki kişiyi feda ederler suçu onlara yüklerler, iş biter."

Can Erenoğlu:

"Cemaat-hükümet işbirliğiyle bölgeye şekil verilmeye çalışılıyor. Bu olaylar öncesinde Deniz Kuvvetleri çok güçlüydü. Amaç TSK’ya, en çok da Deniz Kuvvetleri'ne zarar vermek. Deniz Kuvvetleri'ni çökertmekti. Tutuklu 237 askerin 134’ü denizci. Tutuklu askerlerin yüzde 56 ‘sı denizci."

"34 amiral ve 90’ı muvazzaf ve amiralliğe aday subay tutuklandı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan sadece 10 emekli asker, 28 general var. Bunlardan sadece biri muvazzaf asker."

"Darbe diyorlar, Ankara’da deniz yok. Ankara’da deniz yok, deniz yolu yok, gemi yok, denizlerdeki silahların Ankara’ya yetişmesi mümkün değil. Bu durumda nasıl darbe yapabiliriz ki. Gölbaşı’nda da, Donanma’da yok. Donanma’nın hiçbir silahı Ankara’ya ulaşamaz."

"Aytaç Yalman’ın açıklaması seviyesiz ve seciyesiz. Hala bildikleri bir şey varsa konuşsalardı. Gri lafları boş verin. Diyor ki 'Kasaptaki ete soğan doğramam.' Yalman açık konuşsun. Bir şey biliyorsa konuşsun. Kitaba yazacağım diyor. Herhalde kitap satışını artırmak için böyle konuşuyor Aytaç Yalman."

Hasan Iğsız:

“İrticayla Mücadele Eylem Planı hakkında İlker Başbuğ ile konuştum. Soruşturma açtırdık. Sonra Işık Koşaner’e İlker Başbuğ ile konuştuğumu söyledim. Şimdi iddianamede Işık Koşaner varken neden İlker Başbuğ ile konuştun diyerek bana ceza verdiler.” 

"Adalet Bakanı’na soruluyor. Önemli bir konu var, Başbakan Yardımcısı’na mı konuyu aktarırsınız Başbakan’a mı? Oda cevap veriyor: Başbakan’a. Bende o yüzden İlker Başbuğ’a aktarmıştım.
Baransu’nun söyledikleri mahkeme sürecinde de söylendi. Duymak istemeyenler duymadı. Bu, davanın hukuksuz olduğunu bir kez daha ortaya çıktı."

Dursun Çiçek:

"Beni suçlamalarındaki asıl amaç Genelkurmay’dı. Sahte dijital veriler ile bizi mahkûm ettiler. Sahte verileri üreten çete, mutlaka açığa çıkarılmalı. Beni suçlamalarındaki asıl amaç Genelkurmay’dı. Asıl sorun siyasidir."

"Suçlamaları Genelkurmay’a yöneltebilmek için beni suçladılar. Yani, İlker Paşa’ya ulaşmak için bana yapılan suçlamalar bir basamaktı." 

"2004’teki MGK kararının önemli olduğunu" söyleyen Çiçek, "O karar bu davaları bitirir. İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın ise sahte olduğu, böyle bir planın olmadığı önünde sonunda ortaya çıkacaktır." 

2001-2003 MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç:

"MGK, her zaman ülkenin kendi güvenliğini sağlama gündemiyle toplanır. 28 Şubat Kararı ile gerçekleşen gerçekleşmeyen durumlara göre MGK’ya raporlar veriliyordu.  Verilen görev gereği, MGK kararı açıklanmaz. Alınan kararlar Başbakanlığa bildirilmişse bu kararların takibi yapılır."

"2 yıl boyunca Türkiye’deki tüm istihbarat bilgilerini koordine ettim; Ergenekon diye bir örgüt duymadım.
2 yıl süreyle MİT, İçişleri, Jandarma, Polis, Dışişleri Bakanlığı, Genelkurmay'ın ürettiği istihbaratları koordine ettim. Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile gündem oluşturuldu. Bu istihbaratlarda hiç Ergenekon diye bir örgüt duymadım."

"Ergenekon ismini ilk kez Saygı Öztürk’ün bir kitabından öğrendim. Neden tutuksuz yargılandığımı bilmiyorum. Olmayan bir örgütten dolayı, hiçbir kanıt olmadan 13 yıl 2 ay ceza aldım.
Terör örgütü üyesi olmaktan gözaltına aldılar. Eve gelen savcı silahın var mı diye sormadı. Benim 3 tane silahım var."

Emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü:

"Egemen Planı'na içerdeki hiçbir denizci katılmadı. Aynı anda 40 amiral tasfiye edildi. 25 amiral bir celsede cezalandırıldı. 101 deniz subayı hepsi masterlı, hepsi gemi komutanı, hepsi amiral adayı. Hepsi tasfiye edildi. Hükümet , 'Cemaat yaptı' diyor, cemaat 'Hükümet yaptı' diyor. Mutlaka incelenmeli."

"Sahte deliller ile bir sürü insan içerde yatıyor! Sahta delilleri üretenler mutlaka ortaya çıkarılmalı. Kim yaptıysa bulunmalı. Hatta bu davadan ayrı incelensin. TÜBİTAK ve polis dışında bir ekip bu CD’leri incelesin. Hatta bu konuya biri, hobi olarak değerlendirip incelesin. Kim yapmış ortaya çıksın."