Donald Tusk, tarih eğitimi gördüğü Danzig Üniversitesi'nde siyasete başladı. Komünizm karşıtı muhalif harekete katılan Tusk, o yıllarda kendisine Ronald Reagan ve Margaret Thatcher'i örnek alıyordu.
1989'da komünist rejimin sona ermesinin ardından arkadaşlarıyla birlikte liberalliği benimseyen bir siyasi oluşumun temelini attı. Hareket, 2001 yılında Vatandaşlar Platformu (PO) adıyla partileşti. PO, kuruluşundan 6 yıl sonra iktidarı devraldı. Tusk, AB Konseyi Başkanı seçilene kadar, tam 7 yıl boyunca bu görevi sürdürdü.
57 yaşındaki Tusk, Ağustos ayında adaylığı belli olduktan sonra yaptığı açıklamada, İngilizcesini ilerletmeyi hedefleri arasına koyduğunu açıklamıştı. 2 çocuk babası Tusk, futbol tutkunu olarak tanınıyor.
Ekibi 'sağlam'
Varşova merkezli Kamu Yönetimi Enstitüsü uzmanı Agnieszka Lada, Tusk'un başbakanlığı boyunca Avrupa'nın üst düzey politikacılarıyla iyi ilişkiler geliştirdiğine dikkat çekti. Tusk'un Brüksel'e tam anlamıyla vakıf olmadığına işaret eden Lada, "Bu açığını ekibine kattığı Piotr Serafin kapatacak. Serafin, AB Komisyonu'nun bütçeden sorumlu üyesi Janusz Lewandowski'nin büro şefi olarak görev yaptı. Lewandowski, Varşova'nın 'beyinleri'nden, iyi bir maliye uzmanı ve Brüksel'de de ilişkiler ağına sahip" dedi.
Tusk'un AB Konsey Başkanlığı döneminde Rusya'ya nasıl bir tavır alacağı merak ediliyor. Avrupa Politika Merkezi (EPC) uzmanı Janis Emmanouilidis, Tusk'un bu alanda pragmatik yönünün öne çıkmasını bekliyor. Emmanouilidis, "İmkân varsa müzakere yolunu tercih edecektir" dedi.
Polonyalı siyaset uzmanı Agnieszka Lada'nın bu konudaki değerlendirmesi ise şöyle: "Baltık ülkeleri, Çek, Polonyalı ve Macarların yaklaşımına daha fazla anlayış gösterecektir. Ukrayna'da işi biraz daha zor. Rusya her türlü kuralı bir kenara attı. Ancak Tusk, Rusya ile müzakere edilmesi gerektiğinin farkında."
AB Konseyi Başkanı'nın görevleri
AB Konseyi Başkanlığı makamı, 2009'da yürürlüğe giren Lizbon Antlaşması ile ihdas edildi. 2,5 yıllığına belirlenen görev, AB Komisyon Başkanlığı ve Avrupa Parlamento başkanlığı ile birlikte AB'nin üç üst düzey pozisyonundan biri kabul ediliyor.
İlk olarak Belçikalı Herman Van Rompuy'un üstlendiği makama ikinci bir görev dönemi için seçilmek mümkün. AB Konseyi Başkanının görevlerinin başında devlet ve hükümet başkanlarının katılımıyla yapılan zirvelerin organizasyonu ve AB'yi dış politika ve güvenlik alanında temsil etmek geliyor. AB Konseyi Başkanı, Euro Grubu toplantılarını da yönetiyor.
AB uzmanı Janis Emmanouilidis, AB Konseyi Başkanlığı pozisyonunun o görevde bulunanın kişiliğine ve gündeme bağlı olarak geliştiğine dikkat çekiyor. Emmanouilidis, "Van Rompuy göreve gelmeden önce pek bilinmiyordu. Ancak finans krizinde kendisinden beklenmedik bir rol üstlendi" dedi.