T24 - TÜSİAD'ın anayasa raporu kamuoyunda büyük tartışmalar yaratırken, dernek içinde de bu konuda 'büyük rahatsızlık' yaşandığı ortaya çıktı. Edinilen bilgilere göre TÜSİAD yönetiminin çalışmayı inceleyemediği söylendi.
Milliyet gazetesi yazarı Murat Sabuncu'nun, bugün (29 Mart 2011) yayımlanan yazısı şöyle:
Erkut Bey bile bir gün önceden görmüş, yönetim çalışmayı inceleyememiş
TÜSİAD üyeleri için önemli bir gün. Bir yandan derneğin “yeni anayasanın beş temel boyutunu ele alan yuvarlak masa toplantı dizisinin sonuçları” açıklandı.
Diğer taraftan akşam da 40. yıl kutlamaları oldu. Ancak bir gece önceden çalışmanın bir kısmı basına sızmıştı. Manşetlerde “TÜSİAD’ın anayasanın değiştirilemez ilk üç maddesinden birincisi hariç diğerlerinin değiştirilebileceği yolunda bir raporu” kamuoyuna açıklayacağı yer alıyordu.
TÜSİAD’ın “anayasa raporu” diye sunulan çalışma, her ne kadar TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner tarafından ilk andan itibaren “TÜSİAD’ın görüş raporu değil, akademisyen ve kanaat önderlerinin 5 temel konuda uzlaştıkları veya uzlaşamadıkları tespitleri içeren çalışma” diye sunulsa da kamuoyunda ve dernekte “derin tartışmalara” yol açtı. Daha açık bir şekilde söylersek “büyük rahatsızlık” yarattı.
Ümit Boyner önceki akşam kendisiyle konuştuğumda “sadece üyeler değil başkan olarak ben de rahatsız oldum” diye konuştu ve dün gazetelere yansıyan “anayasa açıklamasını da” anlatmıştı. TÜSİAD’ın açıklamasında “derneğin ne geçmişte ne bugün anayasanın değiştirilemez maddelerinin değiştirilmesi yönünde bir görüş ve önerisi olmamıştır” deniyordu. Bu açıklama kimi kesimlerce “derneğin geri adım attığı” şeklinde yorumlanırken Boyner “kimse demokratik haklar konusunda geri adım attığımızı düşünmesin” diyecekti.
Dün sabah saatlerinde çalışmanın açıklanmasından hemen sonra bir dizi toplantı ve telefon trafiğinin ortasında bulunan, dernekte ağırlığı çok önemli bir işadamı ile görüştüm. Kendisi o günü ve sonrasında yaşananları şöyle anlattı:
Toplantıya gittik. Yönetim Kurulu Başkanı Erkut Bey (Yücaoğlu) ve Başkan Ümit (Boyner) Hanım konuşmalarını yaptı. Ardından çalışmanın detayları üzerine konuşmalar yapıldı. Anayasanın değiştirilemez üç maddesi konusu konuşuldukça, birinci madde hariç diğerleri tartışılabilir noktası açıldıkça gerildim. Verilen aralarda öğleden sonra yaşanan telefon trafiğinde ve akşam kutlamada hep bunlar üzerine konuştuk. Gerilenin yalnızca ben olmadığımı gördüm.”
Telefon ve toplantı
İşadamına sordum: ‘Duyduğuma göre hem bir toplantı hem de telefon trafiği yaşanmış. Aralarında...’
Bu noktada işadamı sözümü kesiyor: İsimleri karıştırmayın lütfen. Bırakın. Evet aklınıza gelen pek çok önemli işadamıyla bir trafik yaşandı. Rahatsızlık Ümit Hanım’a da aktarıldı. En çok nereye takıldık biliyor musunuz? Çalışmayı TÜSİAD’ın yöneticileri hatta Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Erkut Bey bile son ana kadar görmemiş. İncelenmemiş. Kendisi anlattı bize. Hadi üyelerin çoğunluğunu geçtik. Hiç olmazsa yönetimin görmesi lazım değil miydi?
“İlan verelim dedik, akla meşhur ilanlar gelir diye vazgeçtik”
Bir dönem TÜSİAD’da yöneticilik de yapan işadamı ‘Toplantılardan çıkan sonuç ne oldu?’ soruma şu yanıtı verdi:
Sayın Başkan’a bunun bizim görüşümüz değil oluşturduğumuz platformun çalışmasının sonucu olduğunu açık ve net belirtmesini istedik. Ne yazık ki biraz geç kaldı. Ama o da haklı. O kadar çok çalışıyor ki... Hiç durmuyor Ümit Hanım. Paris’te bir toplantıya gitti yine dernekle ilgili. Bu arada açıklama için çalışıldı. Tabi Ümit Hanım’ın liderliğinde ve inisiyatifinde. Aramızda metin üzerinde konuştuk. Pazar günü yayınlanacak metin ortaya çıktı. Önce bunu tüm basına bir ilan şeklinde verelim diye düşündük. Tam sayfa ilanlar. Ama sonra Ecevit döneminde verdiğimiz ilanlar akla gelir, yanlış anlaşılır fikri ağır bastı. Basın duyurusu yoluyla bunu yapmaya karar verdik.”
İşadamının hatırlattığı “Ecevit hükümeti bu yüzden düştü” yorumları da yapılan ilanlar 1979 yılında yayınlanmıştı. TÜSİAD dört farklı ilanını, yedi gazete ve bir haftalık dergide 13 Mayıs 1979-13 Haziran 1979 arasında 24 defa yayımlattı. Bu ilanlar için o TÜSİAD’ın 4 milyon 628 bin lira ödemişti.