IIF Baş Ekonomisti Robin Brooks, Türk lirasının istikrara kavuşması için kredilerde yavaşlamanın şart olduğunu, gerekirse derin bir durgunluğun göze alınması gerektiğini söyledi.
Sözcü’den Mehtap Özcan Ertürk’ün haberine göre, Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Baş Ekonomisti Robin Brooks, TÜSİAD'ın düzenlediği “Salgın Döneminde Dünya Ekonomisi ve Türkiye'nin Makroekonomik Dengeleri” konulu internet seminerinde konuştu.
Brooks, kredilere bağımlılık nedeniyle cari açığın büyümeye devam ettiğini belirtip, kredi genişlemesinde frene basılması ve derin bir durgunluğa hazırlıklı olunması gerektiğini kaydetti.
Türkiye için kolay bir çözüm yolu olmadığını ifade eden Brooks, iki-üç aydır yükselen piyasaların para birimlerinde toparlanma görüldüğünü ancak Türk Lirası'nın doğalgaz rezervleri gibi olumlu haberlere rağmen değer kaybetmeye devam ettiğine dikkat çekti.
Kredilerde büyüme yavaşlamak zorunda
Brooks, “Demek ki bir risk, bir kırılganlık var. Türk lirasının istikrara kavuşması için, ikinci yarıda cari fazlaya neden olacak şekilde kredilerde büyüme yavaşlamak zorunda. Belirsizliklerle dolu bir ortamda kendimizi koruyabilmek için yapacağımız en iyi yol kontrol altına alabileceğimiz işleri kontrol altına almaktır” diye konuştu.
“Kredilerdeki büyüme yavaşlamak zorunda ki; Türk lirası stabilize olabilsin'' diyen Brooks, yükselen piyasaların para birimleri için en umut verici gelişmenin koronavirüs aşısının bulunması olacağını söyledi.
Türkiye gibi ülkelerdeki büyümenin önemli olduğunu vurgulayan Brooks, “Büyümeli ancak büyüme için gereğinden fazla krediye bağımlılık olmamalı. Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte yüzde 10 daraldı. Bu oran diğer yükselen piyasalarla karşılaştırıldığında çok iyi. Ancak, kredilerle birlikte cari açık da büyümeye devam ediyor” dedi.
Krediler yatırımı değil tüketimi artırıyor
IIF ekonomistlerinin yıl sonu cari açık tahmininin gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranının yüzde 4 civarında olacağını öngördüklerini aktaran Brooks, bu oranın Türkiye için fazla olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: “Krediler yatırımı değil tüketimi artırıyor. Türkiye'de tüketim de ithalata dayalı. Dolayısıyla krediler çok desteklenirse cari açık büyüyor. Türkiye yabancı yatırımcıyı çekip cari açığı finanse etmekte zorlanabilir ve TL'de daha fazla değer kaybı meydana gelebilir” diye konuştu.
ABD dolarının gelişmiş ülkelerin para birimlerine karşı zayıflamasını beklemediklerini aktaran Robin Brooks, “Doların hâlâ çok güçlü olduğu bir ortamdayız, doların zayıflamasını beklemiyoruz. Doların güçlü olması Türkiye açısından tehlikeli bir ortam oluşturuyor. Bu durum cari açığın çevrilmesini zorlaştırıyor. İlk üç ayda yükselen piyasalardan 80 milyar dolar muazzam sermaye çıkışına şahit olduk. Küresel kriz döneminde 2008-2009'daki toplam sermaye çıkışı 20 milyar dolar seviyesindeydi. İkinci ve üçüncü çeyrekte 35 milyar dolarlık bir geri dönüş oldu, ama yine de yüzde 100 güven oluşmuş değil” diye devam etti.