KOÇ Holding Başkanı Mustafa Koç, TÜSİAD Başkanlığı için bir adayı olduğunu, ama şu anda kim olduğunu söyleyemeyeceğini belirtti.
Avrupa’da TÜSİAD’ın muadili kurumlarda başkanlığın sembolik olduğunu kaydeden Koç, “Şark kültüründe böyle değil. Ankara’da herkes başkanı görmek istiyor. İşinizi gücünüzü bırakıp çalışmanız gerekiyor. Onun için kimse kabul etmek istemiyor” dedi.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, Fortune Türkiye dergisindeki röportajında TÜSİAD Başkanlığı için bir adayı olduğunu, ama şu anda kim olduğunu söyleyemeyeceğini belirtti.
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanlığı’nın gelecek senenin sonunda biteceğini ve YİK Başkanlığı yaptıktan sonra TÜSİAD Başkanlığı yapmayı hiç düşünmediğini kaydeden Koç, “Rahmetli Sakıp Bey, kendi başkanlık döneminde çok iyi bir kariyer planlaması yapmıştı ve 15 sene problem yaşanmadı. Şimdi şöyle bir durum var, muadil kuruluşlarımız var Confindustria, CBR gibi. Buralarda başkan semboliktir ve genel sekreterlik işi götürür. Ama şark kültüründe böyle değil. Ankara’da herkes başkanı görmek istiyor haklı olarak. İşinizi gücünüzü bırakıp orada ciddi bir özveriyle çalışmanız gerekiyor. Onun için bugün başkan seçmek zor oluyor. Kimse kabul etmek istemiyor” diye konuştu.
Rahmi Koç’un dediği gibi başkan bulmanın gerçekten kolay olmadığının altını çizen Koç, “Sen başkan ol deyince kimse olmuyor. Bu, hükümetle, Ankara ile kavga etmekle, siyasi bir konuma girmekle ilgili bir şey değil. Tamamıyla insanın vereceği zamanla ilgili. Durum böyle olunca da sorun yaşıyoruz tabii. Ama TÜSİAD tabii ki başkanını bulacak sonunda” değerlendirmesini yaptı.
Kesinlikle ağırlığı azalmadı
TÜSİAD YİK toplantısında kardeşi Ali Koç’un “TÜSİAD değişmeli, ağırlığı eskisi gibi olmalı” sözlerini de değerlendiren Koç, şunları söyledi:
“Şartlar çok değişti. 200 üyeyle başladı, gittikçe büyüyen bir kurum oldu TÜSİAD. Tabii ki kendini sorgulamalı. Belki daha katılımcı, aidiyet duygusunu daha yukarıya çıkaran bir kuruluş olabilir ama TÜSİAD’ın ağırlığının azalması gibi bir durum söz konusu bile olamaz. Buna kesinlikle katılmıyorum. Milli ekonomide yarattığı katma değer, dışarıdaki itibarı, Türkiye’nin AB’ye entegre olmasında sağladığı katkılar düşünüldüğünde Türkiye’nin en önemli sivil toplum örgütüdür TÜSİAD. Bunu kimse tartışamaz. Birtakım şeyleri değiştirebilir miyiz? Kesinlikle yapabiliriz. Bunların üzerinde de çalışıyoruz. Üyelerle daha fazla ilişki içindeyiz. Onların görüşlerini daha çok alıyoruz. Aldığımız geri bildirimlerle de birtakım değişikliklere gidilecek.”
Mustafa Koç’un çok bilinmeyen bir merakı var: Tespih. Koç, “Tespihe merakım var, evet. Tespih tamamen negatif enerjimi alan ve beni yenileyen bir şey. Hani bazı insanlar sigarayı bıraktıktan sonra bir uğraşı içine girmek ister ya... Benimkisi öyle bir alışkanlık değil. Ayrıca tespih topluyorum. Koleksiyonum var. Anadolu’nun çeşitli yerlerinden sağ olsun, bütün bayilerimiz bana enteresan tespihler yollarlar ve hep cebimde bir tane durur. Ama daha çok ofiste kullanırım” diye konuştu.
Doğan’a ceza çok subjektif iş dünyası gayet rahatsız
Mustafa Koç, röportajında Doğan Grubu’na kesilen vergi cezasıyla da ilgili değerlendirmelerede bulundu. Cezayı “çok subjektif bir karar” olarak nitelendiren Koç, şöyle devam etti: “TÜSİAD gerekli desteği veriyor Doğan Grubu’na. Bu tip keyfi uygulamalar olmamalı çünkü çok sübjektif bir karar bu. Bundan iş dünyası gayet rahatsız. ‘Bağımsız bir gelir idaresi’ dedik durduk. Bunu tabii ki siyasi irade seçecek ama ondan sonraki uygulamaların gerçekten de bağımsız olması lazım. Bunun ne kadar bağımsız olduğu sorgulanıyor bugün. Bizim bütün derdimiz bu.”
Bu arada krizden önce tam zamanında ve en yüksek değerden Migros, Demirdöküm, İzocam gibi şirketlerini sattıklarını söyleyen Mustafa Koç, şöyle devam etti:
“2.5 milyar dolarlık varlık satışı gerçekleşti. Bu satış işlemlerinin 8-10 aydır üzerinde çalışıyorduk. Ve bunun ne kadar yerinde bir karar olduğunu şimdi daha net görüyoruz. Düşünün satış işlemleri Mayıs’ta oldu, Eylül’de kriz patlak verdi, verilmiş sadakamız varmış.” Koç, 2009’u nasıl kapayacaklarına yönelik soruyu ise “Üçüncü çeyrek bilançomuzu Kasım’da açıklayacağız. Geçen senenin üstünde bir rakam bekliyoruz. 2010 yılında ise yüzde 2’lik bir büyüme olursa ne âlâ...”
Artık senenin sonunu iyi kötü görüyoruz
Mustafa Koç, Fortune Türkiye’ye verdiği röportajda “Artık sene sonunu iyi kötü görebiliyoruz” dedi ancak “2010 yılında yüzde 2’lik bir büyüme olursa ne âlâ...” uyarısında da bulundu. İşte Koç’tan ekonomi ve krizle ilgili değerlendirmeler:
* U, V, W onu bir tarafa bırakın, artık işin suyunu çıkardılar. Bence bu kriz bekleniyordu. Dünyanın en büyük ekonomisi olan Amerika’da başladı. Önce İngiltere’ye sirayet etti sonra da Avrupa’ya. Bence taşlar yeniden yerine oturacak. Fakat bir takım regülasyonlar yapılması, ondan sonra tekrar serbest piyasa ekonomisi prensiplerinden hareket edilmesi daha doğru olur kanısındayım.
* Bir optimistler var, bir de pesimistler. Ben daha iyimser taraftayım. Tabii ki çok dikkatli olmak lazım. Ama ben 2010 senesinde kötü bir senaryoyla karşılaşacağımızı düşünmüyorum. İnşallah olmaz.
* Benim tahminim, 2010 senesinin ortasıyla birlikte normal seviyesine döner. Türkiye’nin bugün normalde yüzde 5-6’lık bir büyüme ivmesi kazanması gerek işsizliği önleme açısından gerekse ekonomiyi belirli bir düzeyde tutabilme açısından çok önemli. Yani sürdürülebilir bir büyüme şart. Bunu 2008 senesine kadar yaptık ama ondan sonra tabii bu krizle beraber büyüme de nasibini aldı. Ve bu sene de aşağı yukarı yüzde 6’lık küçülme öngörülüyor.
* Hükümet başta bu kriz bizi etkilemez gibi bir algılamaya sahipti. Fakat durumun hiç de düşündükleri gibi olmadığını daha sonradan gördüler. Çünkü bugün neredeyse yüzde 100 Batı’ya entegre olmuş ve dünyanın 16’ncı büyük ekonomisi olarak, Türkiye’nin etkilenmemesi gibi bir durum söz konusu olamaz. Ama şimdi gerekli önlemler alınıyor ve ne gerekiyorsa onu da yapıyorlar. Dolayısıyla hadise kontrol altında diyebilirim.
* IMF ile bir anlaşma şimdiye kadar yapılmadı, bir şey olmadı. Ama şimdi herhalde bildikleri bir şey var, devamlı görüşme halindeler çünkü. Türk ekonomisi bu saatten sonra sıkıntı falan da yaşamaz. Ama başta olsaydı borsa bu kadar düşmez, dolar da çıkmazdı, daha iyi olurdu.