Ahmet Küçük – Ruken Tuncel
Türkiye Sanayiciler ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) "Yargıda Etik" konulu raporunda "Hükümet veya idarenin, yargı kararlarını etkisiz kılacak şekilde karar alamayacağı" vurgulandı. Hükümete ciddi eleştiriler getiren raporda yargıç ve savcıların belirlenmesinin, siyasi kişiliklerin iyi niyetine bırakılamayacağı ifade edildi. Raporda, “Türkiye'de yargıç ya da savcının iradesi dışında rahatlıkla başka bir yere atanabildiği, bu atamalarda siyasi etkilerin veya kişisel husumetlerin olduğu iddiası sıklıkla dile getirilmişti, referandumla bu uygulamaların değişmediği yönündeki kuşkular yaygındır" denildi.
TÜSİAD, 2005 yılında yayımlanan “Devlette Etik Altyapı Dizisi" kapsamında son olarak da "Devlette Etikten Etik Devlete: Yargıda Etik" başlıklı rapor yayınlandı. Rapor İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sibel İnceoğlu tarafından TÜSİAD Parlamento İşleri Komisyonu’nun faaliyetleri kapsamında hazırlandı.
Altı temel yargısal etik değerinden yola çıkarak hazırlanan raporda, Türkiye’deki mevcut mevzuatı ve uygulamayı değerlendiren önerilere ve bazı ülkelerdeki yargı faaliyetlerinden örneklere yer verildi. Raporun temelini oluşturan bu ilkeler "Bağımsızlık", "Tarafsızlık", "Dürüstlük", "Mesleğe Yaraşırlık", "Eşitlik" ve "Ehliyet ve Özen" olarak sıralandı.
Raporda öne çıkan bölümler şöyle:
‘HSYK için Etik Kurul kurulsun’
TÜSİAD hazırladığı raporda Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) uluslararası belgelerden yararlanarak Etik Kurul kurmalarını ve Etik Kod oluşturmaları gerektiğini belirtti. Hazırlanan raporda “Etik Kod’un yasama veya yürütme organı ya da disiplin kararları veren HSYK gibi kurullar tarafından değil, doğrudan yargıç ve savcıların meslek örgütleri tarafından hazırlanması gereğinin uluslararası belgelerde vurgulandığı hatırlanmalıdır” denildi.
‘Hükümet hâkim ve savcı atamalarına karışmamalı’
Hâkim ve savcıların atamasının hükümetin iyi niyetine bırakılamayacağı vurgulanan raporda şu ifadeler yer aldı:
"Yargıç ve savcıların belirlenmesindeki nesnellik siyasi kişiliklerin iyi niyetine bırakılamayacak kadar önemlidir. Türkiye'de yargıç ya da savcının iradesi dışında rahatlıkla başka bir yere atanabildiği, bu atamalarda siyasi etkilerin veya kişisel husumetlerin olduğu iddiası sıklıkla dile getirilmişti, referandumla bu uygulamaların değişmediği yönündeki kuşkular yaygındır."
‘Hükümet, yargıyı etkileyecek karar almamalı’
TÜSİAD yeni anayasada HSYK kararlarının tamamının gerekçeli ve aleni şekilde belirtilmesi gerektiğini ifade etti. Raporda “HSYK kararlarının tamamının yargı denetimine açılması yönünde Anayasa değişikliği yapılmalıdır” denildi.
“Hükümet veya idarenin yargı kararlarını etkisiz kılacak şekilde karar alamayacakları” belirtilen raporda Anayasa’da tamamen savcılığın denetimi ve kontrolünde olan bir adli kolluk kurulması gerektiği vurgulandı.
‘Adalet Bakanı HSYK’ya müdahale etmemeli’
“Bağımsız yargı çerçevesinde Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı’nın HSYK içinde yer almasına yönelik anayasal düzenlemeye son verilmelidir” denilen raporda Adalet Bakanı’na oy hakkı verilmeden sadece kurul toplantılarına katılma hakkı tanınabilineceği belirtildi.
HSYK üyeliğine iki kez seçilme hakkı verilmemesi gerektiği belirtilen raporda şöyle denildi: “Seçimlerinde sade kürsü yargıcı ve savcıları oy kullanabilmeli ve aday olabilmelidir. Adaylık sürecinde siyasi görüş, etnik veya inanç kinliği açıklamamak kaydıyla sınılanmış bir tanıtım olanağı tanınmalıdır. HSYK üyesi için ikinci kez seçilme yasağı öngörülmelidir. Anayasa’da HSYK genel sekreterinin doğrudan Kurul tarafından seçileceği belirtilmelidir.”
‘Mahkeme konuşmaları kayıt altına alınmalı’
Raporda yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının zedelenmemesi için, mahkeme salonunda geçen bütün konuşmaların kayıt altına alınmasını sağlayacak sistemin kurulması gerektiği ifade edildi. Gerekçe olarak, mahkeme salonunda yargıcın taraflara nasıl davrandığı veya hitap ettiği konusu kayıt altında olmadığında taraflılık zaman zaman ispatlanması güç bir olgu haline dönüşebildiği örnek olarak gösterildi.
Hazırlanacak Etik Kod’da hâkim ve savcılarının yargılamayı etkileyecek açıklamalardan kaçınması gerektiği vurgulandı.
“Halkın haber alma hakkı ile soruşturmanın gizliliği arasında bir denge kurulması” gerektiği belirtilen raporda toplumu doğru bilgilendirmek için adliyelerde savcılığın denetimi altında bir “savcılık basın sözcülüğü” birimi kurulması ifadelerine yer verildi.
‘Yargıçlar ve savcılar sendikalaşmalı’
Türkiye’de yargıçlar ve savcıların herhangi bir meslek örgütüne bağlı olmadığına vurgu yapılan raporda şu görüşlere yer verildi:
“Türkiye’de yargıç ve savcılar son yıllarda dernek statüsünde örgütlenerek yargıç ve savcıların mesleki menfaatlerini, haklarını, bağımsızlıklarını dile getirmektedir. Bununla birlikte yargıç ve savcıların kayda değer bir kısmı halen herhangi mesleki temelli bir derneğe üye değildir. Yargıç ve savcıların büyük bir çoğunluğunun üye olduğu tek bir meslek örgütü bulunmadığından hareketle yasa koyucunun Etik Kod hazırlama ve Etik Kurul oluşturma sürecinin başlatılması konusunda öncülük etmesi beklenebilir.”
Raporun tamamı için tıklayınız