Gündem

'Türkiye'yi Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesine çıkarma senaryosu kurgulanıyor'

Numan Kurtulmuş, 17 Aralık operasyonunun halk tarafından benimsenmediğini iddia ederek, operasyonun dış kaynaklı olduğunu söyledi

23 Ocak 2014 15:01

AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, dış mihrakların ‘’Türkiye’nin terörist gruplarla bağlantılı bir devlet olduğu imajını oluşturmak istediğini ve Suriye’deki terörist gruplarla Türkiye’yi irtibatlandırarak Türkiye’yi Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesine çıkarmak gibi bir senaryoyu kurguladıklarını’’ iddia etti.

Güneş Gazetesi Ankara Temsilcisi Talat Atilla'ya konuşan Kurtulmuş, Fethullah Gülen Cemaati ve AKP arasındaki gerilime değinerek ‘’her kim demokratik meşruiyetin paydaşı olmaya kalkarsa buna meşru hiç bir hükümet müsaade etmez. Bugün olan şey de budur. Herhangi bir yapı hükümetin koalisyon ortağı değil. Seçimle almadığı bir gücü kimse kullanamaz" dedi.

Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilecek olmasının bazı kesimlerde rahatsızlık yarattığını ve vurgulayarak ‘’Türkiye’nin iktisadi ve siyasi elitleri kimi cumhurbaşkanı yapmak istiyorsa onu yaptılar. Artık, halkın istediği birisi doğrudan doğruya halkın oylarıyla cumhurbaşkanı olacak. Bunun için birtakım operasyonlar yapacaklarını tahmin edebiliyorum. Ama bunun halk tarafından görülmüş olması belki başka yollara tevessül ettirecektir’’ ifadesini kullandı.

Kurtulmuş’un açıklamalarından satır başları şöyle:

 

Türkiye’yi Savaş Suçları Mahkemesine çıkarma senaryosu

 

17 Aralık’ta başayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun dış kaynaklı bir operasyon olduğunu belirten Kurtulmuş, "Muhtemelen başka meseleler ortaya çıkarabilirler. 2014’teki Cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye için önemli bir sistem değişikliğinin başlangıcıdır. Artık doğrudan doğruya cumhurbaşkanını halk seçecek. Bu nasıl halk için sevinilecek bir durumsa eski Türkiye’yi yöneten birtakım çevreler içinse rahatsız edici bir durumdur. Eski Türkiye’de kapalı kapılar ardında Türkiye’nin iktisadi ve siyasi elitleri kimi cumhurbaşkanı yapmak istiyorsa onu yaptılar. Artık, halkın istediği birisi doğrudan doğruya halkın oylarıyla cumhurbaşkanı olacak.

Bunun için birtakım operasyonlar yapacaklarını tahmin edebiliyorum. Ama bunun halk tarafından görülmüş olması belki başka yollara tevessül ettirecektir.

Mesela Türkiye’nin terörist gruplarla bağlantılı bir devlet olduğu imajını doluşturmak isteyen dışarıda çok sayıda mihrak var. Onlarla işbirliği içerisinde olan içerideki mihrakların olduğunu da görüyoruz. Özellikle Suriye’deki terörist gruplarla Türkiye’yi irtibatlandırarak Türkiye’yi Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesine çıkarmak gibi bir senaryoyu dahi kurguluyor olabilirler."

 

'Kendimden emindim, seks kasedi iftiraydı'

 

Sosyal medya üzerinden yayılan ve Numan Kurtulmuş'a ait olduğu iddia edilen ancak yalanlanan seks kaseti hakkında konuşan Kurtulmuş:

"Görünce şaşırdım ama kendimden emin olduğum için böyle bir meselenin gerçeğinin çok kısa sürede ortaya çıkacağını biliyordum. Ama çok adice, insanlık dışı, insanın şahsiyetine yapılan açık bir iftiraydı. Allah yardım etti, Diyor ya şair; 'yardımcısıdır doğruların hazreti Allah', 1.5 saat içinde meselenin aslını ortaya çıkardı. Bu iftirayı kim attıysa, komployu kim düzenlediyse eline yüzüne bulaştırmış oldu. Doğrudan doğruya Allah’ın teyidinin, desteğinin açıkça görünmesidir. Allah biliyor, şaşırmadım değil. Ama deşifre edileceğini biliyordum.

Kimin yaptığını bilmiyorum ama çok profesyonel bir şekilde yayıldı. Kısa bir sürede TT haline getirildi. Yurt dışından 5-6 site üzerinden aynı anda görüntüler yayına sokuldu.

Organize bir çalışmanın olduğu görülüyor. Hem tweeter üzerinden, hem telefonla arayan yüzlerce insan oldu. Bunların bir çoğu bizimle aynı siyasi görüş içinde olmayan insanlar. Hepsi 'Böyle bir komploya inanmıyoruz' dediler."

 

'17 Aralık operasyonu halkı etkilemedi'

 

17 Aralık sandığa nasıl yansıyacak sorusuna ise, "Son kamuoyu araştırmaları da gösteriyor ki, hiçbir tesiri olmadı. Bundan sonra bu operasyonu yapan çevrelerin bunu bir kez daha düşünerek başka şeyler yapabileceğini tahmin ediyoruz. Halkın yüzde 70’inden fazlası bunun dış kaynaklı bir operasyon olduğuna inanıyor. Millet diyor ki ‘kardeşim yolsuzlukların sonuna kadar üstüne gidilsin.’ Ama bunu yaparken hiçbir şekilde Türkiye devleti zayıflatılmasın. Bu operasyon dış kaynaklı operasyondur. Asıl hedefi hükümete zarar vermek, Türkiye’ye zarar vermektir. Dolayısıyla, milletimiz yolsuzluk meselesiyle dış kaynaklı operasyonu birbirinden ayırmasını bildi. Halkın böyle bir feraseti var. Bizim bu halka meftun olmamızın nedeni de bundandır.

Bu aslında 7 Şubat’tan bu yana devam eden bir süreç.. Bu süreci, Gezi ile başlatmak değil de 7 Şubat’la başlatmak daha doğru olur. TIR olayı ve muhtemelen benzer gelebilecek başka olaylar da bu sürecin devamıdır. Doğrudan doğruya siyasi iradenin, sayın Başbakan’ımızın MİT üzerinden hedef alındığı aşikardır. Ama bunların hiçbirinin sökmeyeceği belli" cevabını verdi.

 

'Bir lobi hükümetin ortağı olamaz'

 

Kurtulmuş son olarak Gülen cemaati ile AKP arasında yaşananların ne zaman biteceğine dair yorumuysa, "Demokrasilerde bir numaralı soru, demokratik meşruiyetin kaynağı nedir? Demokratik meşruiyetin kaynağı halkın iradesidir. Bir hükümet halkın iradesiyle iş başına geldikten sonra demokratik meşruiyeti hiçbir iç ve dış vesayet odağı ile paylaşmaz. Bir STK ya da lobi olarak herkesin kendi görüşlerini hükümetle paylaşmasına eyvallah. Bundan memnun da oluruz. Ama bunun dışında her kim demokratik meşruiyetin paydaşı olmaya kalkarsa buna meşru hiç bir hükümet müsaade etmez. Bugün olan şey de budur. Herhangi bir yapı hükümetin koalisyon ortağı değil. Seçimle almadığı bir gücü kimse kullanamaz" şeklinde oldu.