Gündem

Türkiye'nin Şengal ve Karaçok operasyonları neden önemli?

TSK'nın dün Irak'ta ve Suriye'de düzenlediği hava operasyonları bir ilk olma özelliği taşıyor. Şengal'de PKK hedef alınırken, bölgedeki kaynaklar bugüne kadar adı az duyulmuş olan Karaçok Dağı'nda bulunan radyoların Suriye'deki Kürtlerin Türkiye ile ileti

26 Nisan 2017 16:04

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) dün gece bir süredir hazırlığı yapılan Irak'ın Şengal (Sincar) ve Suriye'nin Karaçok Dağı'na yönelik hava harekâtı hem iç politikada hem uluslararası alanda farklı tepkilerle karşılaştı.

Uluslararası alanda, ABD ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKYB) açıklamalarında hava operasyonlarını "kaygı verici ve kabul edilemez" olarak nitelendirdi.

ABD: Türkiye'nin Irak ve Suriye'deki hava saldırılarından kaygılıyız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Reuters ajansına verdiği mülakatta hem Rusya hem ABD'ye harekât ile ilgili bilgi verildiğini söyledi.

Erdoğan: Sincar operasyonu öncesinde ABD, Rusya ve Barzani'ye bilgi verildi

Türkiye'de bazı uzmanlar Ankara'nın uluslararası "bölgenin jeopolitiği açısından önemli, terörle mücadele açısından ise gerekli" bir adım attığını söylerken, bazıları da bu operasyonun hedefinin Kürtlerin bölgedeki kazanımları olduğunu düşünüyor.

TSK: 'Hava operasyonunda 70 terörist öldürüldü'

Şengal'deki PKK hedeflerine yönelik gerçekleştirildiği belirtilen operasyon, Irak'ın paylaşılamayan Ezidi yerleşim bölgesinin de ötesinde, bugüne kadar adı pek duyulmamış başka bir noktayı daha hedef aldı: Suriye sınırları içinde olmasına rağmen, Irak'ın batısındaki Şengal'e kuş uçuşu oldukça yakın bir mesafede olan Derik'teki Karaçok Dağı.

Suriyeli Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Rojava bölgesinde yer alan Karaçok, Türkiye sınırına da yakın bir noktada bulunuyor.

2014 yılında IŞİD'in kontrolüne geçen ve 2015 Kasım ayında PKK, YPG ve Şengal Direniş Birlikleri'nin (YBŞ) oluşturduğu yaklaşık 7 bin 500 kişilik silahlı grup tarafından IŞİD'den geri alınan Şengal'in tersine Karaçok Dağı bugüne kadar ne Türkiye ne uluslararası kamuoyu tarafından biliniyordu.

Güvenlik uzmanları Karaçok'un Türkiye'nin sınır güvenliği açısından kritik olduğuna dikkat çekiyor. Ancak bölgedeki kaynaklar, bu dağ ve etrafında yayın yapan radyoların varlığının altını çiziyor ve Rojava'nın Türkiye ile iletişimi açısından buranın önemli olduğunu söylüyor.

ABD'nin tepkisi ile karşılaşan, Türkiye'nin ise "İkinci Kandil olmasına izin vermeyeceğiz" dediği Şengal ve Karaçok'a yönelik operasyonu 'ye değerlendiren uzmanlar, ayrıca bunun bir ilk olduğunun altını çiziyor.

Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden Ferhat Pirinççi, sahada özellikle de Suriye bağlamında Rusya'dan, ABD'den ve hatta Devlet Başkanı Beşar Esad hükümetinden bağımsız bir şey yapmak mümkün olmadığını söylüyor ve ABD'nin açıklamasını şöyle yorumluyor:

"PYD'nin (Demokratik Birlik Partisi) açıklamalarına bakınca, saldırı yapılmadan çok kısa süre önce onlara haber verildiğini söylüyorlar. ABD'nin tepkisini yerel partneri olan PYD'yi kırmamak için söylediği bir şey olarak görüyorum. Biraz daha seyirciye oynamak diye görüyorum. Aksi takdirde böyle bir şey ABD ile Türkiye arasında daha büyük bir krizin habercisi olurdu."

Peki bu açıklama uluslararası kamuoyu önünde Türkiye ile ilişkilerini zarar veren, Türkiye'yi küçümseyen bir tutum olarak algılanmıyor mu? Bu Türkiye açısından olumsuz bir hava oluşturmuyor mu?

Ferhat Pirinççi, ABD'nin en başından beri bunu yaptığını, yerelde özellikle PYD'ye verdiği mühimmatla bu havayı oluşturduğunu söylüyor. "Bundan sonra ne olur?" sorusunu ise şöyle yanıtlıyor:

"Bu yapının Türkiye'ye ciddi zararları söz konusu. Türkiye'nin bu konuda atacağı ve ABD'nin Suriye'deki amaçlarına çok büyük darbe indirmeyecek adımlarda ABD'nin ses çıkarmayacağını düşünüyorum."

Bu operasyon aslında kimse için sürpriz değil. Bölgede yapılan ikili temaslar ve sınırdaki askeri hareketliliğin yanı sıra Türkiye'den siyasilerin açıklamaları bu tür bir harekâtın çok uzak olmadığının işaretini veriyordu.

Bu temasların arasında IKBY Başkanı Mesut Barzani'nin iki ay önce Türkiye'ye yaptığı ziyaret de bulunuyordu.

Buna rağmen Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yaptığı hava operasyonun ardından IKBY tarafından yayımlanan açıklamada, harekât sonucu 5 peşmergenin hayatını kaybettiği belirtilerek bu harekâtı "kabul edilemez" olarak niteledi.

Bu durum da Türkiye'nin IKBY'ye operasyondan önce haber verip vermediği sorusunu akıllara getirdi.

Ancak bununla ilgili ilk yanıt Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan geldi. Erdoğan Reuters'a verdiği mülakatta, "Buradaki noktalar yüzde 100 isabetle vurulmuştur. Fakat bu arada da 5-6 peşmergenin öldüğü bilgisi bize geldi. Bu tabii, bizim için arzu edilmeyen bir konuydu. Bunun önceden kendilerine bildirilmiş olmasına rağmen böyle bir neticenin çıkması, bizim üzüntümüze muciptir" dedi.

'nin sorularını yanıtlayan Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'ndan (SETA) analist Murat Yeşiltaş, IKYB'nin açıklamasının nedeninin koordinasyonsuzluk değil, hayatını kaybeden peşmergeler nedeniyle Barzani'nin iç kamuoyuna verdiği bir mesaj olduğunu söylüyor.

Yeşiltaş, "5 kişinin ölmesiyle ilgili kendi kamuoyuna bir şey söylemesi lazım. Bu açıklamayı da o bağlamda görmek gerekiyor" diyor.

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, "Sadece bölge jeopolitiği açısından değil; uluslararası politika açısından da çok önemli ve değerli bir adım bu. Çünkü şu ana kadar PKK, Ağustos 2014 sonrası süreçte Şengal'deki Ezidi dramını kullanarak bir misyon üretmişti. Batı dünyası da bu misyona sahip çıkmıştı" diyor ve bu etkinin kırılması açısından bu harekatın önem taşıdığını söylüyor.

Suriye içindeki Kürtler ise hava harekatlarına tepkili.

Ağırlığını Kürtlerin oluşturduğu Demokratik Suriye Meclisi, hava harekatının "Türk devletinin, Rakka hamlesini darbelemek" amacıyla yaptığını savunuyor.

'nin sorularını yanıtlayan Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'ndan (SETA) güvenlik uzmanı Necdet Özçelik ise Irak ve Suriye'de iki noktayı hedef alan bu harekatın Türkiye'nin kendi sınırları içinde ve sınır hattında PKK'ya karşı yürüttüğü operasyonlarla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor.

Türkiye'nin, PKK'nın sınır ötesinden bahar geçişlerini önlemek için özellikle bu yılın başından bu yana yaptığı operasyonları sıralayan Özçelik, şu noktalara dikkat çekiyor:

"Bu sene farklı. TSK'nın yaptıkları birbirini tamamlayacak bir harekat konsepti dahilinde yapılıyor. En son yapılan bu hava saldırısı da birbirini tamamlayan askeri hareket konsepti içinde bir yerde okumak lazım."

Özçelik, Şengal'in Türkiye açısından önemini özellikle, Suriye, Irak ve Türkiye'nin tam ortasında bir noktada olmasıyla açıklıyor ve PKK'nın buradan özellikle 2016 yılında büyük çatışmaların yaşandığı Cizre'ye geçişleri açısından kritik önemde olduğunu söylüyor.

Karaçok Dağı'nın neden önemli olduğunu sorduğumuz Özçelik, Cizre ve Nusaybin'de geçen sene yaşanan çatışmalarda buradan çok sayıda mühimmat ve insan kaynağı geçişinin yaşandığını söylüyor.

Özçelik, "Cizre'deki şehir çatışmaları sürecinde, Nusaybin'deki çatışmalarda Türkiye topraklarına çok ciddi bir sevkiyat yapıldı" diyor.

Gazeteci Fehim Işık ise Türkiye'nin "Kürtlere daha az hak verilmesinin koşullarını oluşturmaya dönük bir yaklaşım içerisindeler" diyerek özetliyor bu harekatı.

Işık, "Türkiye bölgede, Kürtlerin statüsü güçlü, kendilerini yöneten bir mekanizma oluşturmasından yana değil. Bunu önlemeye yönelik bir çaba içinde. Şimdilik gücü konjonktür gereceği Rojava'ya yetiyor. PKK'yi gerekçe göstererek Şengal üzerinden bunu denemeye çalışıyor" diyor.

Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada özellikle Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'ne 12 Nisan'da yapılan saldırıda, hava harekatı yapılan bölgelerden "ülkemize sızdırılan teröristler ve aktarılan silah ve malzemeler kullanıldığını" söylediğini hatırlattığım Işık şöyle yanıt veriyor:

"İç kamuoyuna dönük bir planlama üzerinden hareket ettikleri için bu tür yaklaşımları sergilerler. Doğaldır. Çünkü aynı zamanda yurt dışına karşı da, 'buraya niye müdahale ediyorsunuz' diyenlere karşı 'buradan bize saldırı var' diyerek NATO'nun da ilgili koşullarını kendi lehlerine dönüştürerek böyle bir gerekçe oluşturuyorlar ama aslı bu değil."

IŞİD'in temizlenmesinin ardından bölgede "geleceğe dair projesi olan ve kendini bir güç olarak en fazla öne çıkaran gücün Kürtler" olduğunu söyleyen Işık, "Uzun vadede ben Türkiye'nin bölgesel siyasal çözüm masasında Kürtlerin daha az temsil edilmesini ve kendisiyle birlikte hareket eden Sünni Arapların daha kabul edilebilir olmasını sağlamanın yol ve yöntemlerini böyle denediğini düşünüyorum" diyor.