Ankara ile Washington ve NATO arasındaki gerilimin önemli kaynaklarından biri olan Türkiye’nin Rus yapımı S400 savunma sistemlerini alımına ilişkin Rusya’dan teslim tarihi açıklaması geldi. Rusya’nın devlet silah ihracatçısı Rosoboronexport, S400 savunma sisteminin Türkiye’ye 2019’da verilmeye başlanacağını bildirdi.
Rosoboronexport ayrıca, dış ticaret ortaklarıyla anlaşmalarda yerel para birimleri kullanmaya başlayacağını açıkladı.
Uzmanlar, Türkiye ve pek çok başka ülke, Washington’ın agresif, zigzaglı politikaları ve giderek devlet dışı aktörlerin de devreye girmesiyle karmaşıklaşan savaş konsepti nedeniyle ABD dışı alternatifleri devreye sokma arayışında olduğunu söylüyor. Bir uzman, “ABD zücaciye dükkanına girmiş fil misali hareket ettiği sürece, NATO’nun eski bütünleşik yapısı zedeleniyor” ifadelerini kullandı.
Rus savunma sanayi şirketi Rosteh’in başkanı Sergey Çemezov tarafından Aralık 2017’de yapılan, dönemin Savunma Bakanı Nurettin Canikli tarafından da doğrulanan açıklamada Türkiye’nin 2.5 milyar dolar karşılığında Rusya’dan 4 adet S400 füze savunma bataryası satın aldığı duyurulmuştu. Teslimatın, Rusya’nın da açıkladığı gibi 2019 yılında yapılması halinde Türkiye S400 kullanan ilk NATO üyesi olacak.
Cumhuriyet'ten Doğan Ergün'ün haberine şöyle:
NATO karşı
NATO ile Türkiye arasındaki S400 gerilimi esas olarak, Rus yapımı savunma sisteminin, Batı menşeli füze sistemlerini imha yeteneğine sahip olmasından kaynaklanıyor. NATO üyeleri, Türkiye ’nin S400’leri almasına NATO sistemleriyle uyumlu olmayacağı gerekçesiyle karşı çıkmış, NATO silah sistemleriyle ilgili yazılım detaylarının Rusya’nın eline geçmesinden de endişe edildiği dile getirilmişti. Her gelişkin savunma sisteminin olduğu gibi S400’lerin de tam kapasiteyle kullanılabilmesi için Türkiye ’nin içinde olduğu savunma ağına entegrasyonu gerekiyor. Konuştuğumuz savunma sanayiini takip eden kaynaklar, NATO ülkelerinin yazılım kodlarını Rusya ile paylaşmak istememesinden dolayı, S400’lerin Türkiye’nin parçası olduğu NATO sistemine entegrasyonunu olası görmüyor. Ankara’dan da daha önce yapılan açıklamalarda S400’lerin milli savunma sisteminin parçası olarak değerlendirilmesinin planlandığı vurgulanmıştı. Kaynaklar, böylesi bir kullanım durumunda ise S400’lerin kapasitesinin azalacağı yorumunda bulundu.
Adres Güneydoğu olabilir
S400’lerin nereye yerleştirileceği konusunda ise belirsizlik söz konusu. Seyyar olan sistemler için Ankara, İstanbul, Diyarbakır veya Adana öne çıksa da silah konuşlandırmasını sınırlandırma işlevi gören Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması kapsamında muafiyetin bulunduğu Güneydoğu bölgesinin S400’ler uygun olabileceği değerlendirmesi yapılıyor. Böylece Ankara’nın Batılı müttefiklerine, S400’leri Ortadoğu’dan gelebilecek tehlikelere karşı kalkan olarak gerekçelendirebileceği değerlendirmesi yapılıyor.
ABD’den alıyoruz ama üretimimiz arttı
Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği’nin (SASAD) raporuna göre, Türkiye2017 yılında savunma sanayiinde toplamda 1.54 milyar dolarlık ithalat yaptı. Bu rakamın yaklaşık yüzde 35’lik kısmını ise ABD’den alınan ürünler oluşturuyor. ABD’nin payında ise askeri anlamda özellikle hava kuvvetleri alanındaki alımlar öne çıkıyor. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün 2017 yılı rakamlarına göre (SIPRI) silah ithalatında dünya altıncısı olan Türkiye, ABD’nin en çok silah sattığı üç ülkeden biri. Öte yandan, son yıllarda milli savunma sanayiindeki gelişmelerle birlikte yine SASAD’ın verilerine göre, savunma sanayi ihracatı 2017’de yüzde 3,7 büyümeyle 1.7 milyar dolara ulaştı.
S-400'ün özellikleri
-Menzil: 400 km. Ulaşabildiği en yüksek irtifa: 30 km.
-Taşıdığı füzenin özellikleri: 1.8 ton ağırlığında, 8 metre uzunluğunda, 50 santimetre çapında. 145 kilograma kadar savaş başlığı taşıyabiliyor.
-İmha yeteneği: İnsanlı ya da insansız her türlü hava aracı, en fazla 3 bin 500 kilometre uzaklıktan fırlatılan orta menzilli balistik füzeler. Her hedefe iki füze kilitleyerek eşzamanlı olarak 80 hedefi vurabiliyor.
"ABD Zücaciye dükkânındaki fil"
S400 alımına ilişkin görüşlerine başvurduğumuz savunma sanayiini takip eden uzmanlara göre, henüz teslimat gerçekleşmeden net bir değerlendirme yapmak doğru değil. Zira ABD, Türkiye’nin en önemli silah partneri olmaya devam ediyor. Ankara’nın savunma alanında ABD dışı kaynakları uzun süredir değerlendirdiğini belirten uzmanlar, Türkiye’nin Avrupalı Eurosam konsorsiyumunun Aster-30 projesine dahil olmasını da bu kapsamda değerlendiriyor. NATO’nun Türkiye için daha önce belirlediği, Rusya’ya karşı kara ve deniz bariyeri oluşturma doktrininin yerine Türkiye’nin kendi doktrinini geliştirmesinin de silahların Batı ve Doğu kaynaklı olmasından daha önemli olduğu vurgulanıyor. Bu noktada, ABD’nin geçen haftalarda Türkiye’ye F-35 savaş uçaklarının teslimini askıya alan yaptırımı da dikkkate alınması gereken bir diğer unsur. Uzmanlara göre, Türkiye’nin hem F-35’leri hem de S400’leri aynı zamanda temin edebilmesi oldukça zor görünüyor.
Uzmanlara göre Türkiye’nin gerek yerli savunma sanayiini geliştirme gerekse ABD dışı alternatifler arama yaklaşımı dünyadaki genel eğilimler dikkate alındığında bir anomali oluşturmuyor. Türkiye ve pek çok başka ülke, Washington’ın agresif, zigzaglı politikaları ve giderek devlet dışı aktörlerin de devreye girmesiyle karmaşıklaşan savaş konsepti nedeniyle ABD dışı alternatifleri devreye sokma arayışında. Bir uzman, “ABD zücaciye dükkanına girmiş fil misali hareket ettiği sürece, NATO’nun eski bütünleşik yapısı zedeleniyor” ifadelerini kullandı.