Gündem

Ankara'nın ilerleme raporunda kadına şiddet, tutuklu gazeteciler ve işkence yok

AB'nin 2012 ilerleme raporunda Türkiye’ye ağır eleştirilerde bulunulması üzerine Ankara ilk kez kendi "ilerleme raporu"nu hazırladı, raporda hükümetin attığı adımlardan söz edilirken ülkede yaşanan olumsuz gelişmelere yer verilmedi

01 Ocak 2013 12:40

1998’den bu yana her yıl düzenli olarak İlerleme Raporu hazırlayan Avrupa Birliği’nin (AB) ekim ayında açıklanan 2012 raporunda Türkiye’ye ağır eleştirilerde bulunulması üzerine Ankara ilk kez kendi “ilerleme raporu”nu hazırladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla, AB Bakanlığı tarafından hazırlanan rapor, dün bakanlığın internet sitesinden yayınlandı.

Ekim 2011- Aralık 2012 tarihleri arasını kapsayan raporun sunuş bölümünde “Bu rapor, son bir yılda ülkemizde gerçekleştirilen reformları geniş bir perspektiften, en doğru ve objektif şekilde sunan bir kaynaktır” ifadeleri yer alıyor.

Raporda “Bu rapor, geçmiş yıllarda AB tarafından eleştirilen ve öneri getirilen hususlar da dikkate alınarak, Türkiye’nin son bir yılda kat ettiği mesafeyi ilk elden sunmak amacıyla hazırlanmıştır” deniyor. Rapor, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılım süreci çerçevesinde, “Siyasi Kriterler”, “Ekonomik Kriterler” ve “Üyelik Yükümlülüklerini Üstlenebilme Yeteneği” başlıklarına ilişkin son bir yılda yapılan çalışmaları ve kaydedilen gelişmeleri özetliyor.

270 sayfalık raporun ilk 40 sayfası siyasi konularla ilgili. Gerisi ağırlıklı olarak ekonomik gelişmeleri konu alıyor.

Taraf Gazatesinden Faruk Aktaş'ın haberine göre, AB’nin “sübjektif, taraflı, mesnetsiz ve bağnazca tutumların gölgesinde kaldığı” öne sürülen raporuna alternatif olarak hazırlanan raporda hükümetin attığı adımlardan söz edilirken ülkede yaşanan olumsuz gelişmeler ve yapılan eleştirilere değinilmiyor. Raporda geniş geniş anlatılan ancak AB İlerleme Raporu’nda dile getirilen eleştirileri içermeyen konulardan bazıları şöyle:


Anayasa "uzlaşma" yok

 

Raporda en geniş yer alan konulardan birisi anayasal değişiklikler ve yeni anayasa hazırlanması ile ilgili süreç. Raporda, toplumsal mutabakata dayalı yeni bir Anayasanın hazırlanmasının, Türkiye’nin öncelikli ve ilk gündem maddesi olduğu belirtiliyor ancak yeni anayasa yapım sürecinde yaşanan sorunlara AKP’nin “başkanlık sistemi” dayatması nedeniyle sürecin tıkanmasına ve AB İlerleme Raporu’nda dile getirilen eleştirilere değinilmiyor.

AB İlerleme Raporu, bu konuda “şeffaflık konusunda bazı sınırlamalar” olduğu eleştirisinde bulunulmuş ayrıca en geniş anlamda uzlaşmanın önemine dikkat çekmişti.

 

'Uzun yargılamalar...'

 

Raporda en geniş yer verilen konulardan biri de yargı reformu. Bu bölümde anayasal değişikliklere paralel olarak 1, 2 ve 3. Yargı Reformu Paketleri’nin yürürlüğe girdiği, 4. Yargı Reformu Paketi’nin çalışmalarının ise devam ettiği anlatılıyor. Raporda atılan adımlardan övgüyle söz edilirken eksikliklere değinilmiyor.

AB İlerleme Raporu da bu konuda atılan adımları genel olarak olumlu kaydetmiş ancak bu konuda çok sayıda eleştiriye de yer vermişti. Dava sürelerinin uzunluğuna dikkat çekilen AB raporunda şu ifadelere yer verilmişti: “Sonuç olarak ve daha önemlisi, Üçüncü Yargı Reformu Paketi, adalet yönetimi ve temel hakların korunması ile ilgili sorunlu alanları yeterince gözden geçirme konusunda başarılı olamamıştır. Haziran 2007 itibariyle, faaliyete geçmiş olması gereken bölge adliye mahkemeleri hâlâ kurulmamıştır.”

 

Tutuklu gazeteciler es geçildi

 

Bakanlığın raporunda yargı reformlarıyla “ifade ve basın özgürlüğünün güçlendirildiği” anlatılırken Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) “Dünyada en çok gazeteci tutuklayan ülkesi” eleştileri görmezden geliniyor.

Bu konuda Başbakan Erdoğan’ın medyaya yönelik ağır eleştirileri hatta yazılarından rahatsızlık duyduğu kişilerin işine son verilmesi yönündeki açıklamaları da raporda yer almadı. Radikal yazarı Cüneyt Özdemir, bir yazısında Türkiye’nin dış politikasını eleştirdiği için Erdoğan, “Bu adama nasıl yazı yazdırıyorsunuz” diye gazetenin patronlarına çıkışmış, Özdemir de soluğu Londra’da almıştı.

AB İlerleme Raporu’nda ise Terörle Mücadele Kanunu’ndaki terörizmin geniş kapsamlı tanımına ilişkin ciddi endişeler devam etmektedir” deniyordu.

 

Bu nasıl şeffaflık

 

Bakanlığın raporunda Sayıştay kanununda yapılan değişiklikle şeffaf yönetime vurgu yapılırken değişikliğin askerî harcamaların kamuoyuna açılmasını önlediğine değinilmediği gibi Sayıştay raporlarının Meclis’e gönderilmemesi nedeniyle 2013 bütçesinin “karanlığın gölgesinde” geçtiği yer almıyor.

Hoşgörü çok güçlenmiş...

Bakanlığın raporunda, “Ayrımcılıkla mücadele konusundaki çalışmalar, kararlılıkla sürdürülmektedir. Farklı inanç gruplarına mensup vatandaşlarımızla sürekli diyalog tesis edildi. Ülkemizde hoşgörü ve karşılıklı anlayış ortamı güçlenerek devam etti” ifadeleri yer aldı.

 

Yine bu raporda, Meclis’te

 

Cemevi açılması talebinde bulunan CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’e verilen “cemevi ibadethane değildir” yanıtına da değinilmedi.

AB Raporunda ise bu konularda şu ifadeler yer alıyordu: “Alevilere yönelik olarak yapılan açılım somut bir şekilde devam ettirilmemiştir. Cemevleri resmen tanınmamıştır ve Aleviler, yeni ibadet yerleri açılmasında zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Bazı illerde Alevi vatandaşlara ait birçok evin işaretlenmesi ve kendilerine karşı gerçekleşen olaylar Alevileri endişelendirmiştir. Meclis’te cemevi açılması talebi, Alevi milletvekillerinin camiye gidebilecekleri gerekçesiyle reddedilmiştir. Bazı Aleviler, kamu görevinde ayrımcılığa maruz kalmaktadır.”

 

Bağış: Çarpık zihniyete meydan okumamız

 

AB Bakanı ve Başmüzakareci Egemen Bağış, raporla ilgili yaptığı açıklamada “Bu rapor sadece AB’nin İlerleme Raporu’na tepki olarak değil, aynı zamanda ülkemizin reform kararlılığının da paylaşılması düşüncesiyle hazırlanmıştır. Rapor, Türkiye’nin özgüveni, Avrupa’daki çarpık zihniyete meydan okumasıdır” dedi. AB’nin 2012 İlerleme Raporu’nun önceki yıllara oranla “Daha sübjektif, taraflı, mesnetsiz ve bağnazca tutumların gölgesinde kaldığını” öne süren Bağış, “Bu rapor Türkiye’nin Avrupa perspektifinin de AB reform sürecindeki kararlılığının da mührüdür. Dünün ‘hasta adamı’, bugün Avrupa’ya reçete yazıyor” ifadelerini kullandı.

 

 'Sedat Selim Ay’ın terfi ettirilmesi raporda yer almadı'

 

AB Bakanlığı’nın raporunda “İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayrıinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokolü onaylandı” denerek, işkenceye sıfır tolerans perspektiğinin sürdüğü aktarılıyor. Ancak bu bölümde de polisin protesto ve gösterilere karşı orantısız güç kullanması, en küçük bir eylemde bile biber gazına sarılmasına değinilmediği gibi AB İlerleme Raporu’nda “kaygı verici” olarak değerlendirilen işkence ve tecavüzle suçlanan polis şefi Sedat Selim Ay’ın İstanbul Terörle Mücadeleden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcılığı’na atanması da es geçildi.

 

Gazetelerin 3. sayfaları okunmamış

 

Bakanlık raporunda kadın-erkek eşitliğinin yaşama geçirilmesi maksadıyla atılan adımlar ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yürütülen çalışmalara da geniş yer verildi. Ancak bu bölümde de hemen her gün aile içi şiddete kurban giden kadınların dramları, bu kadınların korunma başvurusu yaptıkları emniyet ve savcılıklardan geri döndürüldükleri, çok sayıda kadının bu şekilde yaşamını yitirdiği atlandı.

 

Düzenleme iyi de ya uygulayıcı...

 

Bakanlığın raporunda AB’ye üyelik sürecinde atılan adımlardan biri olarak Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu’nun yürürlüğü girmesine de yer veriliyor. Raporda eski Yargıtay üyesi Mehmet Nihat Ömeroğlu’nun 27 kasımda TBMM Genel Kurulu’nda yapılan oylamayla Kamu Başdenetçiliği’ne (ombudsman) seçildiği anlatılıyor ancak Ömeroğlu’nun öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’e TCK’nın 301’inci maddesine göre “Türklüğü aşağılamak suçlamasıyla verilen cezanın onanması kararının altında imzasının bulunduğuna hiç değinilmedi.