Türkiye, ABD ve AB arasındaki Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması'nın (TTIP) “Otomatik olarak Gümrük Birliği ülkelerine uygulanır” maddesini içermemesi halinde Gümrük Birliği üyeliğini askıya almayı planlıyor. AB Bakanı Volkan Bozkır, Türkiye'nin antlaşma dışı kalması halinde 3 milyar dolarlık bir kayıp yaşayacağını belirterek, “Hukuki dayanağı olmasa da AB'nin bu tür anlaşmalar imzaladığı ülkelere Gümrük Birliği avantajlarını uygulamayız” açıklaması yaptı. Böylelikle Türkiye, 1995'te AB ile imzalanan ancak Türkiye'nin AB üyesi olmaması nedeniyle tek taraflı uygulanan Gümrük Birliği anlaşmasından çekileceği uyarısında bulunmuş oldu.
TTIP'in önemi ne?
TTIP'i bu kadar önemli yapan şey ise, AB ile ABD'nin öncülüğünde kurulacak yeni ekonomik düzenin dünya ticareti ve yatırımlarının yüzde 60'ını tek bir ticaret bölgesinde toplayacak olması. Başta Çin olmak üzere ekonomisi her geçen gün gelişen uzak Asya ülkelerinin karşı çıktığı TTIP ile ABD-AB ticaretinde 460 milyar dolarlık bir artış öngörülüyor. Ayrıca bu iki gücün belirleyeceği kuralların küresel ticaretin yeni yol haritası olacağı belirtiliyor. Ancak, Gümrük Birliği üyesi olmasına rağmen AB üyesi olmayan Türkiye'nin TTIP'in tarafı haline gelmesi mümkün gözükmüyor. Bu nedenle aylardır yoğun bir diplomasi trafiği yürüten ancak sonuç alamayan Türkiye, en sonunda taleplerinin karşılanmaması halinde Gümrük Birliği'nden çıkacağını açıkladı. Türkiye'nin en büyük ticari partneri konumundaki Avrupa Birliği'ne çekilen bu restin ikili ilişkileri nasıl etkileyeceği ise merak konusu. Çünkü Türkiye ihracatının yüzde 45'ini AB'ye gerçekleştiriyor. AB'nin Türkiye'den yaptığı ithalat ise yüzde 3 seviyelerinde.
“Açıklama zamansız”
Deutsche Welle Türkçe'ye konuşan Marmara Üniversitesi AB Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Sait Akman, hükümetin AB sürecine yeniden ivme kazandırma iddiasında olduğu bir dönemde Gümrük Birliği üyeliğinin dondurulabileceğine ilişkin açıklamanın ‘zamansız' olduğunu söyledi. Bu açıklamanın siyaseten bir kararlılık göstermek amacıyla yapıldığını ancak alternatif senaryoların ortaya konmaması halinde Gümrük Birliği üyeliğini dondurma iddiasının bir anlam taşımayacağını dile getiren Akman, “Dolayısıyla Sayın Bozkır'ın açıklamalarının AB çevrelerinde ciddi bir etkisi olacağını sanmıyorum” diyor. Dünya Bankası'nın mart ayında yayınladığı ‘AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirmesi Raporu'nda AB'nin TTIP konusunda Türkiye'yi sahiplenen bir tutum içine girmesi gerektiğinin belirtildiğine işaret eden Akman, “Ancak, sonuç olarak AB'nin TTIP'i riske atmak pahasına Türkiye'nin arkasında durmasını beklemek hayalcilik olur” değerlendirmesinde bulunuyor. Teknik olarak Türkiye'nin Gümrük Birliği üyeliğinin Türkiye-AB arasında bir serbest ticaret antlaşmasına evrilebileceğini ifade eden Sait Akman, “Ancak o zaman da üçüncü ülkelerin AB üzerinden Türkiye'ye girecek mallarının menşeini tespit etmek gerekecek ki bu zor ve karmaşık bir süreç. Öte yandan Gümrük Birliği'nden çıkmak, AB'nin temelinin dayandığı ekonomik bütünleşmeden de geri adım atmak anlamına gelir. Kuşkusuz bunun da ters etkileri olur” diye konuşuyor.
“Türkiye'den sermaye kaçışı olabilir”
Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği (AVKAD) Kurucu Üyesi Dr. Can Baydarol da Türkiye'nin Gümrük Birliği üyeliğini dondurmasının rasyonel bir tarafı bulunmadığını belirterek, “Siz böyle bir karar vererek, Avrupa Birliği ile ilişkilerinizin temeli olan Ankara Antlaşması'nı yırtıp atmış olursunuz. Bu durumda tam üyelik hedefinizden de vazgeçmiş hale gelirsiniz” diyor. Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne ilişkin rahatsızlığını ‘girmediğin yerden çıkamazsın' sözleri ile tanımlayan Baydarol, “Şu anda Gümrük Birliği üyeliği üzerinden Türkiye'de faaliyet gösteren 15 bin AB şirketi var. Üyeliğin dondurulması sonrasında başta otomotiv olmak üzere birçok sektördeki büyük AB firmalarının Türkiye'yi terk etmesi gündeme gelebilir. Sermaye kaçışı olabilir. Türkiye karar alma mekanizmasında yer almadığı bir sistemin kararlarından olumsuz etkileniyor. Ama bunu tersine çevirmenin yolu ilişkiyi kesmek değil, iyileştirici adımları atmakta” şeklinde konuşuyor.
“Ya AB gümrük duvarı koyarsa?”
Orta Anadolu Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran ise, Türkiye'nin Gümrük Birliği konusunda haksızlığa uğradığını ve yaşanan adaletsizliğin düzeltilmesinin şart olduğunu kaydediyor. Türkiye'nin Gümrük Birliği üyeliğine rağmen AB'nin üçüncü ülkelerle yaptığı antlaşmaların dışında kaldığına işaret eden Dalgakıran, “Bu ticarette büyük bir haksızlık yaratıyor. Dünya artık ticarette bloklarla hareket ediyor. Bir yandan ABD ve AB bir yandan Çin ve Hindistan var. Türkiye bu iki bloğun da dışında kalma endişesi yaşıyor” diye konuşuyor. Ancak Türkiye'nin Gümrük Birliği'nden çıkarız” şeklindeki restinin ters tepme ihtimali olduğunun da altını çizen Dalgakıran, “Böyle bir durumda AB bize otomotiv ve tekstil gibi sektörlerde yeni gümrük duvarları uygularsa ne yapacağız? Bu konuda bir planımız var mı, bilmiyoruz. O yüzden haksızlıkların giderilmesi için diplomatik kanalların kullanılmaya devam edilmesi gerekiyor” şeklinde konuşuyor.