Dünya

Türkiye'den iltica başvurularının kabul edilme şansı var mı?

Rakamlar, 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından Türkiye'den Almanya'ya iltica başvurularının arttığını gösteriyor. Peki, iltica başvurusunda bulunanların şansı ne kadar yüksek?

29 Aralık 2016 15:47

Bu yıl Ocak-Kasım ayları arasında 5 bin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Almanya'ya iltica başvurusunda bulundu. 2015'te ise Türkiye'den Almanya'ya yapılan başvuruların sayısı 1.700'dü. Mültecilerle ilgili konularda çalışan sivil toplum kuruluşu Pro Asyl'ün yöneticisi Günter Burkhardt, bu rakamın Türkiye'de olup bitenler konusunda az çok bilgi verdiğini belirtti. 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından Türkiye'de binlerce kişinin işten çıkarıldığını, binlerce muhalif ve gazetecinin ise tutuklandığını söyleyen Günter Burkhardt, "Darbe girişimi siyasi açıdan sevilmeyenlerin üzerine gidilmesi için kullanılıyor" dedi.

15 Temmuz'daki darbe girişiminden bu yana Türkiye'den Almanya'ya yapılan iltica başvurularının sayısı arttı. Geçen yıl ocak ayında 119 kişi iltica başvurusu yaparken, kasım ayında bu rakam 702'ye yükseldi. Ancak sadece rakamlara bakılarak darbe girişimiyle iltica başvuruları arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu söylemek mümkün değil. Alman basınında yer alan bir habere göre Alman hükümeti, bu konuda verilen bir soru önergesine verdiği yanıtta "İltica başvurularının sayısının artmasının nedeni konusunda spekülasyon yapmayacağı" yanıtını verdi.

Federal Göç ve Mülteciler Dairesi'nin (BAMF) DW'ye yaptığı açıklamada da sadece Türkiye'den Almanya'ya yapılan iltica başvurularının sayısına bakılarak bir yargıya varılmasının doğru olmayacağı görüşü dile getirildi. Yaz aylarında Almanya'ya iltica başvurusunda bulunan kişilerin çok daha önce Almanya'ya gelmiş olabileceğine dikkat çeken kurum, iltica başvurusunda bulunanların, başvuruyu yaparken açıkladıkları kaçış nedenleri konusunda bir istatistik tutulmadığını hatırlattı.

Şansları ne kadar?

Yabancılar hukuku konusunda çalışan avukat Rolf Gutmann, Türkiye'den Almanya'ya iltica başvurusunda bulunanlar konusunda özellikle gazetecilerle Kürt siyasetçilerin siyasi takibata, baskıya uğradıklarını kanıtlayabilmeleri halinde Almanya'ya iltica etme hakkını elde edebileceklerini belirtti. Ancak Gutmann bu konuda bir genelleme yapmanın doğru olmayacağını, her başvurunun ayrı bir vaka olarak ele alınıp inceleneceğini kaydederek "İltica hakkı başvuruyu yapan kişinin ifadesinin, anlatımlarının kabul edilip edilmemesine bağlı" dedi. Bunun için de söz konusu kişinin siyasi takibata uğradığı konusunda delillerin olması gerektiğini kaydetti.

Ocak-Kasım ayları döneminde Türkiye'den Almanya'ya yapılan iltica başvurularının yüzde 7,6'sı kabul edildi. Federal Göç ve Mülteciler Dairesi'nin DW'ye verdiği bilgilere göre Ocak-Kasım ayları arasında Türkiye'den 5 bin 166 Türk vatandaşı iltica başvurusunda bulundu. Bunların da yüzde 80'ini Kürtler oluşturuyor. Ancak yetkililer bu rakamın Türkiye'den yapılan başvuruların akıbetinın nasıl sonuçlanacağı konusunda genel bir gösterge olarak kabul edilmemesi gerektiği görüşünde. Zira kabul edilen bu başvuruların tamamı mülteci statüsünü içermiyor. Bunlar arasında 'mülteci koruma', 'ikincil koruma' ve 'sınır dışı edilemez' gibi farklı statüler verilen başvuru sahipleri de bulunuyor.

"Çatışmalardan kaçıyorlar"

Avukat Rolf Gutmann, "Kürtlerin yaşadığı bölgelerdeki durum kısmen çaresizce" diyerek birçok vatandaşın çatışmalar nedeniyle bölgede kalmak istemediğini belirtti. Ancak çatışmaların olması, bölgeden bir vatandaşın Almanya'ya iltica başvurusunda bulunması için hukuki açıdan yeterli değil. Bu kişinin ülkeyi terketmek zorunda kalmadan önce önce Ankara, İstanbul gibi başka bir kente kaçma alternatifinin bulunduğu tezi de gündeme getirilebiliyor.

Mültecilerle ilgili çalışan sivil toplum kuruluşu Pro Asyl'ün yöneticisi Günter Burkhardt, Alman hükümetinden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın baskısı altına girmemesini talep etti. Burhardt, "Kaçanların korunması, siyasi çıkarlara kurban edilmemeli" diye konuştu. Pro Asyl, Türkiye ile AB arasındaki mülteci anlaşmasını hatırlatarak bu anlaşmanın 'hukuk dışı' olduğunu, insan haklarını ihlal edildiğini savundu. Anlaşma Türkiye'nin yasadışı yollardan Yunanistan'a giden bir sığınmacı karşılığında, AB'nin de Türkiye'den bir mülteciyi almasını öngörüyor.

Federal Göç ve Mülteciler Dairesi'nin Türkiye'den yapılan iltica başvuruları hakkında nasıl bir karar vereceği henüz bilinmiyor. Yapılan başvuruları değerlendirmek birkaç ay sürüyor. Pro Asyl kuruluşunun yöneticisi Günter Burkhardt, Türkiye'den yapılan iltica başvurularının sayısının artmasını beklediğini belirterek "Erdoğan'ın kendisine muhaliflere karşı sert çizgisini devam ettirmesi ve Türkiye'nin mülteci alan bir ülke olmaktan, insanların büyük oranda kaçmayı istediği bir ülke haline gelmesi gerçekçi görünüyor" dedi.

© Deutsche Welle Türkçe

Janina Semenova