Eren PULTAR
KONDA tarafından Temmuz 2010 ayında gerçekleştirilen “Kürt Meselesinde Algı ve Beklentiler” araştırmasının yorum raporunda yer alan
> Tarihsel perspektifi Murat Somer’in kaleminden, “Kürt meselesinde son fırsat: dünü ve bugünü barış için yorumlamak” başlığıyla,
> Yarına dair öneriyi Bekir Ağırdır’ın kaleminden, “Kürt meselesini yeniden düşünmek / Kürt meselesinde yarın için yeni bir dil ve düşünme modeli önerisi” başlığıyla okumuştunuz.
> Bu bölüm “Kürtlere dair demografik bulguları” ve “TUİK verileriyle bölgenin durum tespitini” içermektedir.
KONDA siyasal araştırmalar dışında iki dizi araştırma sürdürüyor. Birincisi KONDA/BİZ KİMİZ? araştırmaları dizisi. Bu dizide etnik ve inanç grupları temelinde Toplumsal Yapı araştırması (2006), Hayat Tarzları araştırması (2008), Kültürel Değerler Araştırması (2008) ve Kürt meselesi, Algı ve Beklentiler araştırması (2010) gerçekleştirildi.
KONDA BAROMETRESİ araştırmalar dizisi ise her ay yapılmakta olup güncel siyaset yanı sıra her ay bir tema etrafında toplumsal eğilimler izlenmeye çalışılmaktadır.
Bu araştırmalar veri ve bulguları içinden, zaman zaman bazı özel veri madenciliği çalışmalarıyla Varoşlar, Kürtler gibi özel konularda inceleme ve yayınlar yağılmaktadır. Etnik ve inanç grupları temelinde toplumsal yapı araştırması 19-26 Mart 2007 tarihlerinde Milliyet gazetesinde yayınlaşmıştı. Bu araştırma ve yayın ile ilk kez Kürtler ile ilgili somut demografik bulgular kamuoyu önüne çıkmıştı. Daha sonra 21-27 Aralık 2008 tarihlerinde Radikal gazetesinde Kürtler ve Kürt Sorunu dizisi yayınlanarak Kürtlere ait demografik verilerin yanı sıra ilk kez yaşam tarzları, değerleri, algı ve beklentileri üzerine bulgular kamuoyunun dikkatine sunulmuş oldu. Aynı dizi de Kürt Sorunu etrafındaki değerlendirme ve yorumlarda okurla paylaşıldı.
2010 Temmuz ayında yapılan Kürt Meselesi Algı ve Beklentiler araştırması Kürtlere dair demografik bulguların güncellenmesi ve dört yıldaki değişimlerin izlenmesi olanağını sağladı. Yine bu araştırmanın yanı sıra KONDA Barometreleri araştırmaları da bu verilerin ve değişik temalar etrafında Kürtlerin tercih, algı ve beklentileri hakkında da sürekli veri sağlıyordu.
Bu dizi tüm bu araştırma verilerinden derlenmiş Kürtlere dair demografik bilgileri güncellemek, Kürt meselesinde açılım süreciyle başlayan ve halkoylaması süreciyle devam eden gelişmeler ışığında yeni bir değerlendirme yapabilmek amacıyla hazırlanmıştır. Bu verilerden bir kısmı Radikal Gazetesinde 4-5 Aralık 2010 tarihlerinde yayınlanmıştır.
1 ETNİK VE DEMOGRAFİK DAĞILIMLAR
1.1 Kürtlerin Sayısı
Toplumdaki 18 yaş üstündeki nüfus içinde etnik dağılıma göre, yüzde 76,74’ü Türk, yüzde 14,74 Kürt ve Zaza, diğer etnik kökenlerden olanlar da yüzde 8,5 oranındadır.
Türklerin oranı 2006 araştırmasında yüzde 78,1 iken şimdi 76,7’dir. Kürt ve Zazalar’ın beraberce toplam oranı 2006 araştırmasında yüzde 13,4 iken şimdi yüzde 14,7’dir. Diğer etnik kökenler ise her iki araştırmada da yüzde 8,5’dir.
TUİK Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verilerine göre, Türkiye genelinde her 67,1 yetişkin için 32,9 çocuk varken, doğurganlık oranları daha yüksek olduğu bilinen Kürtler için bu oranın farklı olduğu varsayılmalıdır. Araştırmadaki hane halkı kişi sayısı bilgisine ve bazı illerin nüfus artışlarına dayanarak, Türkler ve diğer kimlikler için her 69 yetişkin için 31 çocuk, Kürtler içinse her 58 yetişkin için 42 çocuk şeklinde nüfus oranları olduğunu bir kabul olarak temel alıp hesaplamak toplam nüfus ile ilgili dağılımı gösterecektir.
KONDA hesaplamasıyla, tüm Türkiye nüfusu içinde Türklerin yüzde 73,6 ile 53 milyon 377 bin, Kürtlerin yüzde 18,3 ile 13 milyon 261 bin, diğer etnik gruplar toplamının ise, yüzde 8,2 ile 5 milyon 915 bin olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu sayılar benzer varsayımlarla 2006 araştırmasında da hesaplanmış ve toplam Türkiye nüfusu içinde Türklerin yüzde 76,03, Kürtlerin yüzde 15,68, diğer etnik gruplar toplamının ise yüzde 8,3 olduğu hesaplanmıştı. Hem nüfus artış hızlarındaki farklılık sonucu, hem de son dört yıldır Kürtlerin kimliklerini daha rahat söyleyebilmelerinin etkisiyle bugün toplam içindeki Kürtlerin göreceli yüzdesi artmış görünmesi doğal kabul edilmelidir.
Toplumda anadili Türkçe olanlar yüzde 84, Kürtçe olanlar yüzde 12,7, Zazaca olanlar yüzde 1,4 ve diğer diller olanlar yüzde 1,9 oranındadır.
Kürtlerin en yüksek oranlarda bulundukları bölgeler Güneydoğu, Ortadoğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgeleriyle İstanbul’dur. Ülkedeki Kürt nüfusun yüzde 17,5 İstanbul’da yaşarken, bu Kürt nüfus İstanbul’un toplam nüfusu içinde de yüzde 14,8’idir.
Güneydoğu Anadolu’nun yüzde 64’ü, Ortadoğu Anadolu’nun yüzde 79’u ve Kuzeydoğu Anadolu’nun yüzde 32’si Kürtlerden oluşmaktadır. Aşağıdaki harita, hem her bir coğrafi bölgenin nüfusunda Kürtlerin yoğunluğunu hem Kürtlerin 12 bölgeye dağılımını göstermektedir. Bölgelerin renkleri o bölgedeki Kürt yoğunluğunu, insan figürleri ise 100 Kürt’ün 12 bölgeye nasıl dağıldığını göstermektedir.
Bölgelerde Kürt nüfusu ve Kürtlerin bölgelere dağılımı (Kaynak: KONDA bölge verileri)
1.2 Kürt Nüfusta Demografik Özellikler
1.2.1 Eğitim Seviyeleri
Eğitim seviyelerine bakıldığında Kürtler ile Türkler arasında oldukça farklı bir tablo ortaya çıkmaktadır. Hiç eğitimi olmayanlar Türklerde yüzde 6,5 Kürtlerde ise yüzde 26’dır. Lise ve dengi okul mezunu olanlar Türklerde yüzde 27,3 Kürtlerde yüzde 18,4, üniversite ve üstü eğitim seviyesinde olanlar Türklerde yüzde 13,3, Kürtlerde ise yüzde 7,3 oranındadır.
Alınan eğitimin yıl olarak hesaplaması yapıldığında, ülke genelinde 7,7 yıl olan eğitim süresi, Türklerde 8,1 yıl, Kürtlerde ise 6 yıldır.
Türkler ve Kürtler arasında eğitim süresindeki fark, bir önceki kuşakta da vardır. Türklerde bir önceki kuşakta ortalama eğitim 5,1 yıl iken Kürtlerin bir önceki kuşağında ortalama eğitim 3 yıldır.
1.2.2 Hanede Yaşayan Kişi Sayısı
Türklerin yüzde 15,9’u 1-2 kişilik hanelerde, yüzde 66,3’ü 3-5 kişilik hanelerde, yüzde 15,5’i 6-8 kişilik hanelerde yaşarlarken yalnızca yüzde 2,3 oranındaki Türk 9 kişi ve daha fazla nüfuslu hanelerde yaşamaktadır.
Kürtlerin ise yüzde 18,5’i 9 ve daha fazla kişinin bir arada olduğu hanelerde yaşamaktadır. Kürtlerin yüzde 35,8’i 6-8 kişilik hanelerde yüzde 41,5’i de 3-5 kişilik hanelerde yaşamaktadır.
2006 araştırmasının bulgularıyla karşılaştırıldığında Türklerde daha küçük hanelerde yaşamaya doğru bir eğilim gözlenirken Kürtlerde tersi bir eğilim gözlenmektedir. Bu eğilimi Kürt meselesindeki gelişmeler paralelinde köylerden kentlere doğru gönüllü veya zorunlu göçün aile üstüne aile şeklinde bir yığılmanın ürettiği söylenebilir.
1.2.3 Çalışma Durumu ve İşsizlik
Toplam yetişkin nüfus içinde Türklerin yüzde 42’si Kürtlerin yüzde 40,3’ü çalışmaktadır. Kürtlerin çalışan nüfusu içinde devlet memuru ve özel sektörde memur, yönetici gibi çalışanları Türklere göre oldukça düşüktür. İşsizlik oranları Türkler ve Kürtler arasında da oldukça farklıdır. Türklerin çalışabilir nüfus içinde yüzde 11,8’i işsiz iken Kürtlerin yüzde 18’i işsizdir.
Emekliler Türkler arasında yüzde 14,2, Kürtler arasında yüzde 4,6 oranındadır. Yine Kürtler aleyhine olan göstergelerden birisi olarak, Türklerde kadınların yüzde 61,5’i, Kürtlerde ise kadınların yüzde 75,3’ü ev kadınıdır. Öğrenci oranları da Kürtlerde yüzde 5,9 Türklerde yüzde 7,6 oranındadır.
1.2.4 Sosyal Güvenlik Durumu
Dört Türk’ün üçü SGK’ya bağlıyken, ancak beş Kürt’ün ikisi aynı kuruma bağlıdır. Yeşil Kart sahipliği Türklerde yüzde 7,1, Kürtlerde yüzde 36,6’dır. Hiçbir sosyal güvenlik sistemine dâhil olmayanlar Türklerde yüzde 19, Kürtlerde ise yüzde 22,3 oranındadır.
1.2.5 Hane Geliri
Haneye giren gelir bakımından bakıldığında, Türklerin yüzde 5’i en alt dilimdeki hane geliriyle yaşamaktadır. Türklerin yüzde 28’i ayda 300-700 TL arası, yüzde 34’ü 701-1200 TL arası gelirle yaşamaktadır. Türklerin yüzde 10’u ise en üst iki gelir grubundadır.
Gelir dağılımındaki Kürtlerin aleyhine durum bu tabloda net olarak gözlenmektedir. Kürtlerin yüzde 17,1’i 300 TL veya daha düşük aylık hane geliriyle yaşarken, yüzde 61’i 300-1200 TL arası gelirle yaşamaktadır. Kürtlerin yüzde 7’si ise en üst iki gelir grubundadır.
1.2.6 Yoksulluk
Hane geliri açısından Türklere kıyasla kötü görünmekle beraber durumu Kürtlerin durumunu daha da ağırlaştıran başka bir faktör vardır. Kürtlerin kalabalık hanelerde yaşadıkları bilinmektedir. Bu nedenle hane gelirini kişi başına gelire çevirerek bakmak daha da çarpıcı bir dengesizliği gösterecektir.
Kürtlerin yüzde 36’sı 6-8 kişilik hanelerde yaşarlarken bu kümedekilerin beşte biri en alt gelir diliminde, beşte ikisi de ikinci alt gelir dilimindedir. Kürtlerin beşte biri 9 ve daha fazla kişinin olduğu hanelerde yaşarlarken bu hanelerin beşte biri en alt gelir diliminde, beşte ikisi de ikinci alt gelir dilimindedir.
Araştırmadaki aylık hane geliri ve hane kişi sayısı verileri ve TÜİK’in de açlık ve yoksulluk sınırı hesaplamasında kullandığı günlük 1 dolar, 2,15 dolar, 4,3 dolar dilimleri kullanıldığında ortaya çıkan aylık kişi başı gelir hesabı da durumun çarpıcılığını göz önüne sermektedir.
Kürtlerin yüzde 23,4’ü aylık 64 TL ve altı gelirdedir (günlük 1 dolar ve altı), yüzde 29,4’ü de aylık 65 -138 TL gelir dilimindedir (günlük 2,15 dolar). Bu oranlar Türkler de ise 64 TL ve altı gelir diliminde yüzde 4, 65 – 138 TL gelir diliminde yüzde 15,1 şeklindedir.
Kişi başı gelir üzerinden bakıldığında, Kürtlerin yüzde 23’ü açlık sınırı altında, yüzde 53’ü yoksulluk sınırı altında yaşamaktadır.
1.2.7 Çatışmacı Ortamdan Etkilenme
Türklerin yüzde 14’ü Kürtlerin yüzde 30’u son 30 yıldır süregelen çatışmacı ortamdan ekonomik zarar gördüğünü söylemektedir. “Yakın ailemden, tanıdıklarımdan ölen ya da yaralanan oldu” diyenler Türkler arasında yüzde 10, Kürtler arasında neredeyse iki katı, yüzde 18 oranındadır.
Kürtlerin yüzde 17’si göç ettiğini söylemektedir. Kürtler açısından en yüksek toplumsal maliyetlerden birisi olarak yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalmak olduğu görülmektedir. Kürtlerin yüzde 10’u, Türklerin ise yüzde 2’si çatışmacı ortamda yaşadığı yeri terk etmek zorunda bırakıldığını söylemektedir.
2 BÖLGENİN SOSYOEKONOMİK DURUMU
2.1 Okuryazarlık Oranları
Kürt Meselesi sadece doğu bölgeleri ile sınırlı değildir. Kürtlerin üçte birinin (yüzde 34,1) üç doğu bölgesi dışında yaşamasına rağmen, bölgenin tarihsel olarak Kürt Meselesi’nin ortaya çıktığı bölge olmasından ve hâlâ nüfusunun çok büyük bir çoğunluğunun Kürt olmasından dolayı Kürtlerin bugünkü durumunu anlamak ve durum tespiti yapmak amacıyla üç bölgenin bazı özelliklerini diğer bölgelerle karşılaştırmak yanlış olmayacaktır.
Cumhuriyet tarihi boyunca eğitim konusunda önemli mesafe alınmasına ve son yıllarda “Baba Beni Okula Gönder”, “Kardelenler”, “annelere koşullu nakit yardımı” türünde eğitim kampanyalarının çocukların eğitim seviyesine önemli katkıları olmasına rağmen, Türkiye genelinde en basitinden okuryazarlık oranlarına bakıldığında, doğu bölgelerinin geri kalmışlık sorunu çok bariz olarak ortaya çıkmaktadır.
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2009 verilerine göre, Türkiye genelinde 15 yaş üstü nüfusun yüzde 9,2’si okuma yazma bilmezken, doğu bölgelerinde bu oran yüzde 15-20 mertebesine çıkmaktadır. Şırnak’ta 15 yaş üstü nüfusun 19,6’sı, Siirt’te yüzde 18,5’i, Muş’ta yüzde 18’i, Hakkari ve Diyarbakır’da yüzde 17,3’ü hiç okuma yazma bilmemektedir. Şırnak’taki 19,6 oranı, Türkiye genelinde 1990’da erişilmiş olan 19,5’luk okuma yazma bilmeyen oranıyla aynıdır. Diğer bir deyişle, hem Türkiye genelinde hem de doğu bölgelerinde son yüz yılda inanılmaz bir gelişme varsa da, Şırnak şu anda ancak 20 yıl öncesinin okuryazarlık oranını yakalayabilmiştir.
İllerde okuryazar olmayan oranı (Kaynak: ADNKS 2009)
2.2 Sosyoekonomik Gelişmişlik
Bölgenin sosyoekonomik durumunu ortaya koyan diğer bir gösterge olarak DPT’nin Sosyoekonomik Gelişmişlik Endeksi incelendiğinde ise, doğu bölgelerdeki illerin neredeyse tümünün en düşük seviyede yer aldıkları görülmektedir. Aşağıda illerin sosyoekonomik gelişmişlik düzeylerini gösteren tabloda sarı olarak işaretlenmiş olan doğu illerinin en sonlarda yer alması durumun ne denli çarpıcı olduğunu göstermektedir. Tablodan sonra yer alan ve yine Sosyoekonomik Gelişmişlik seviyesini il düzeyinde gösteren harita da benzer şekilde, doğu bölgelerinin geri kalmışlık halini sergilemektedir.
İllerin Sosyoekonomik Gelişmişlik Endeks Seviyeleri (Kaynak: DPT 2003)
2.3 Çalışan Kadın Oranları
Dünya Ekonomik Forumu’nun kısa süre önce açıklanan yıllık raporunda kadın-erkek eşitliğinde Türkiye’nin 134 ülke arasında 126. sırada yer alması, ülke genelindeki vahim durumu ortaya koymuştu. Ancak ülke içinde bölgesel farklılıklar, Kürt kadınlar açısından durumunun daha da vahim olduğunu göz önüne sermektedir. Aşağıdaki grafikte de gösterilen, illerde kadın nüfus içinde tarım dışında istihdam oranlarına bakıldığında, üç doğu bölgesinde istihdam oranların yüzde 5’e dahi erişmediği görülmektedir.
İllerde kadın nüfus içinde tarım dışında istihdam oranı (Kaynak: ADNKS 2009)