Konda Araştırma Şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır, 9 Nisan’da Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen İnsan Kaynakları Zirvesi’nin konuğu oldu.
‘’Türkiye’nin İnsan Profili’’ üzerine konuşan Ağırdır, Türkiye’de İnsan Kaynakları yönetimi üzerine gözlemlerini paylaşırken ülkedeki zihniyet yapısı ve mevcut iş yapma kültürü üzerine verili kabulleri eleştiren bir yaklaşım sundu.
Türkiye’de son yıllarda ‘’Değişim’’ ve ‘’Kalkınma’’ kavramlarının fetiş haline getirildiğine dikkat çeken Bekir Ağırdır, değişimden ne beklendiğinin ve değişimin nereye doğru olması gerektiğinin çok fazla sorgulanmadığını belirtti. Lider-toplum ilişkisine de değinen Ağırdır, “Bu toprakların insanı bir liderden samimiyet, adalet ve vizyon bekler” diyen Ağırdır, “Bir lider olarak eğer onlardan değilseniz ve onlara uygun bir dil kurmuyorsanız, dünyanın en başarılı fikrine de sahip olsanız bu insanlar sizin peşinize takılmayacaktır. Sizden o insanların duyarlılıklarını biliyor olmanız beklenir” diye konuştu.
Toplumun sadece yüzde 1’i bireyselleşmiş durumda
Türkiye’de hayatın çok hızlı bir değişim halinde olduğunu vurgulayan Ağırdır, bu değişimin nereye doğru olduğunun sorgulanması gerektiğini ifade etti. ‘’Bu topraklarda hayata rekabetçi açıdan bakan insanların sayısı aslında toplumun sadece dörtte birini oluşturuyor. Toplumun sadece yüzde 1’i bireyselleşmiş insanlardan oluşuyor. Toplumun geriye kalanı ise geleneksel ilişkiler, değerler ve beklentilerin çerçevelediği bir yaşam sürdürüyor. Türk insanı ilişki modeli Batı’daki gibi rasyonel değil duygusal. Dolayısıyla bu topraklarda süregelen ilişki yönetimine uygun bir iş modelini düşünmek gerekiyor. Bu toprakların kültürü ve sosyolojisini dikkate almadan değişim fetişizmiyle tek başına ilerlemek mümkün görünmüyor ’’ diye konuştu.
Mehteran yürüyüşünün de bir mantığı var
Türkiye’de insan profiline dair esprili bir tespiti de dile getiren Ağırdır, Mehteran yürüyüşünün sadece bu topraklara özgü bir kavram olduğuna dikkat çekerek “İnsanlar bugüne dek neyin ve hangi liderin peşine düşmüşlerse hayal kırıklığına uğramışlar. Bu yüzden de bir adım ileri iki adım geri gitmek aslında temkinliliği ifade ediyor’’ dedi.
Y Kuşağı aslında bir ‘’şehir efsanesi’’
Türkiye’de üniversite mezunlarının genel oranının sadece yüzde 12-13 olduğunu belirten Ağırdır, iş hayatından beklentileri konu alan yeni bir araştırmaya göre Türkiye’de gençlerin yüzde 5,3’ünün işten beklentisinin terfi almak, yüzde 4,1’inin ise kararlara katılmak olduğunu, genç mezunların ezici çoğunluğunun (yüzde 46) hayata dair en önemli beklentisinin ‘’gelecek garantisi’’ ve işten atılmamak olduğunun altını çizdi.
Y Kuşağı aslında bir ‘’şehir efsanesi’’
Bu veriler ışığında Türkiye’de ‘’Y Kuşağı’’nın aslında bir efsaneden ibaret olduğunu belirten Ağırdır, Y Kuşağı tanımına giren gençlerin sayısının sadece 1,5 milyon olduğunu; geriye kalan 17 milyon gencin temel kaygısının güvenli bir gelecek kurmak olduğunu belirtti.
Türkiye’de hayatın bir değişim haline olduğunu vurgulayan Ağırdır, bu değişimin nereye doğru olduğunun sorgulanması gerektiğini ifade etti. ‘’ Bu topraklarda hayata rekabetçi açıdan bakan insanların sayısı aslında toplumun sadece dörtte birini oluşturuyor. Toplumun sadece yüzde 1’i bireyselleşmiş insanlardan oluşuyor. Toplumun geriye kalanı ise geleneksel ilişkiler, değerler ve beklentilerin çerçevelediği bir yaşam sürdürüyor. Türk insanı ilişki modeli Batı’daki gibi rasyonel değil duygusaldır. Dolayısıyla bu topraklarda süregelen ilişki yönetimine uygun bir iş modelini de düşünmek gerekiyor’’ diye konuştu.
Konuşmasında güncel iş hayatından örnekler veren Ağırdır, bazı ‘yeni’ kavramların dolaşıma sokulmasıyla değişimin aynı anlama gelmediğine dikkat çekti ve ‘’Personel Müdürlüğü yerine İnsan Kaynakları Direktörlüğü demek o kurumda bir değişim yaşandığını göstermez’’ örneğini verdi.