CHP’nin Ekonomi Politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek-Böke, 17–25 Aralık soruşturmalarına verilen takipsizlik kararını “Kimsenin Türkiye’yi seçeneksizlik içinde bırakma hakkı yoktur. Ne yoksulluk ne yolsuzluk kaderimizdir. Yolsuzlukla mücadele yoksullukla mücadele için ön şarttır” diye yorumladı.
Baskahaber.org'un haberine göre, Selin Sayek-Böke şunları söyledi; "Sağlam ekonomi için yolsuzluk iddialarının üstü örtülmemelidir. 17–25 Aralık yolsuzluk dosyalarına takipsizlik kararı verilmesi kamu vicdanını derinden yaralamış ve Türkiye ekonomisinin geleceğine duyulan güveni sarsmıştır. Türkiye’yi 12 yıldır yöneten AKP iktidarının bakanlarının ve aile üyelerinin karıştığı yolsuzluk iddialarının yasaların emrettiği şekilde, bağımsız yargı tarafından soruşturulması gerekmektedir.
Yolsuzlukların üzerinin örtülmesi kamu vicdanını yaraladığı gibi ekonominin temellerini de sarsmaktadır. Yargının bağımsızlığına ve devletin şeffaflığına gölge düşüren bu yolsuzluklar yerli ve yabancı yatırımın azaltarak, sürdürülebilir büyümenin önünde çok büyük bir engel oluşturmaktadır.
Türkiye’nin sağlam bir ekonomiye sahip olması için, egemenin hukukunun değil halkın hukukunun esas alındığı kaliteli bir demokrasiye ihtiyacı vardır. Herkes için kaliteli demokrasi ve adil yargı olmadan koyulan hiçbir hedefe ulaşılamaz.
'Türkiye nüfusunun en varlıklı yüzde 1'i servetin yüzde 38'ini alıyor'
Sağlam ekonomi için adil paylaşıma ihtiyaç vardır. Türkiye’nin sahip olduğu iktisadi kaynaklar, yolsuzluk nedeniyle adaletli bir biçimde bölüşülmemektedir. Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında gelir adaletsizliğinin en yüksek olduğu ülkedir. Aynı eşitsizlik servet dağılımında da yaşanmaktadır. Credit Suisse tarafından yayınlanan Küresel Servet Raporu’na göre, 2000 yılında Türkiye nüfusunun en varlıklı yüzde 1’lik kesimi ülkedeki toplam servetin yüzde 38’ini alırken bu oran 2014 yılında yüzde 54’e çıkmıştır. Söz konusu oran 2014 yılı için ABD’de yüzde 38, İsveç’te yüzde 30, Yunanistan’da yüzde 27 ve Mısır’da ise yüzde 44 olarak açıklanmıştır. Bir tek Rusya, yüzde 66’lık oranıyla, bu göstergede Türkiye’yi geride bırakmıştır.
Bu rakamlar göstermektedir ki 17–25 Aralık yolsuzluk dosyalarının ortaya çıktığı dönemde Türkiye’de olumsuza giden tek olgu adalet duygusunun zedelenmesi olmamıştır. Ayrıca, 2013-14 yıllarında servet verisi olan 52 ülke arasında toplam hane halkı serveti düşen 11 ülke arasında Türkiye de yer almaktadır. Üstelik servetin düşüş oranının en yüksek olduğu ülkeler arasında Türkiye 4. sırada yer almaktadır. Kısacası çalınan ortalama hane halkının serveti ve birikimleri olmuştur. 2000’li yıllar Türkiye’de hukukun üstünlüğünün kaybolması ile ortaya çıkan yeni iş ortamıyla artan eşitsizliklerin ülkesi haline gelmiştir.
Yoksullukla mücadele şart
Sağlam ekonomi için yoksullukla mücadele şarttır. Bugün Türkiye’de hane halkının ekonomisi yoksulluk ile tanımlanmaktadır. Aylık geliri 326 liradan az olan kişilerin sayısının 11.5 milyondur. Her iki haneden biri iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını karşılayamamaktadır. Her üç haneden biri konutunun ısınma masraflarını karşılayamayacak durumdadır.
Yolsuzluk, yoksulluğun en önemli sebeplerinden biridir. 17-25 Aralık davasındaki takipsizlik kararı, Türkiye’nin zenginleşmek için emeğin değil siyasi bağlantıların önemli olduğu bir ülke algısını güçlendirmiştir. Bu algı yıkılmadan Türkiye’nin gelişmiş ülkeler arasına girmesi mümkün değildir. Yoksullukla mücadelenin ilk adımı yolsuzlukla mücadeledir ve CHP’nin ekonomi programı bu prensip üzerine kuruludur."