Özel Dosya

Türkiye, siyah Afrika'nın beyaz çocukları için 'Albino köyü' kuruyor

Bir haber ile başlayan Afrikalı albino çocuklara yardım düşü şimdi ete kemiğe bürünüyor; Türkiye Dar esselaam’da albino köyü kuracak…

17 Kasım 2013 02:06

 

Elif  Ural

Tanzanya

İki hafta önce T24’te okumuştunuz; Afrika kıtasının beyaz çocuklarına nasıl vahşet uygulandığını; nasıl öldürülüp, tecavüz edildiklerini anlatmıştım...  Şimdi hikâyenin nasıl başladığını ve devamında neler olduğunu anlatacağım.

17 yıllık meslek hayatımda bir sürü haber yaptım. Bir sürü savaş, yıkım ve acı gördüm ama hiçbiri bu albino olayı kadar yüreğime dokunmadı. Kameraman arkadaşım Aydın Sulanç ile 3 Ekim’de hayatımızda ilk kez gittiğimiz Tanzanya’dan albino haberini yapıp geldikten sonra aklımızda sürekli “nasıl yardım ederiz” sorusu vardı.

Kurban Bayramı’na iki gün kala kalktım İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı’na (İHH) gittim. Siyasi görüşlerini, duruşlarını beğenir veya beğenmezsiniz, size kalmış, ama inkâr edilemez gerçek İHH’nın yardıma muhtaçlar konusunda ışık hızında bir reflekse sahip olduğudur.

Kolilerce güneş kremi, duş, yatak ve güneşlik…

 

İHH Başkanı Bülent Yıldırım ile bir saatlik toplantının ardından Tanzanya’daki Shinyanga kampına yeniden gitmek için elimde 20 bin dolar para, kolilerce güneş kremi ve cilt kanseri tedavisinde kullanılan Cyrogun denilen bir cihazla çıktım İHH binasından.

Yine Aydın ile atladık Dar esselaam uçağına… Bayram seyran demeden hamile eşini ve oğlunu evde bırakan kameraman arkadaşımla bir hafta boyunca Shinyanga kampında yatakhaneleri boyattık, bahçeye kapalı 5 duş yaptırdık, çocuklar çamaşırlarını kendileri yıkamasın diye bir çamaşır makinası alıp bağlattık. Tahta yataklarda uyuyan 253 yavruya yataklar alıp bahçeye de 100 metrekarelik bir güneşlik yaptırdık.

Bayramı ve işleri bitirip geldiğimizde içimizde o çocuklara az da olsa yardım edebilmiş olmanın huzuru vardı.

Ama peri masalı asıl bundan sonra başlıyor.

T24’te yazdığım Albino haberinden sonra geldi sihirli değnek dokunuşu.

Akşam saatlerinde evde otururken Türkiye Cumhuriyeti Tanzanya Büyükelçiliği adına bir telefon aldım.  Büyükelçinin eşi Yeşim Meço Davutoğlu haberi okumuş ve yana yakıla bana ulaşmaya çalışıyormuş.

“Atla gel” dedi Sefire Hanım. Davete icabet ettim ve yine ver elini Dar esselaam.

 

Orada bir sefire var uzakta

 

Büyükelçi eşlerine sefire denir malum. Ve herkes büyükelçilerin ne iş yaptığını bilir, ama sefireleri ne duyar, ne biliriz.

Sefireler dış misyonların omurgasıdır. Eşleri resmi işlerle uğraşırken onlar rezidanslardaki mutfak işlerinden tutun oralarda devlet adına yapılacak her türlü sosyal programlarıdan ve PR işlerinden de sorumludur. Üstelik onlar eşleri gibi de Dışişleri'nden maaş almazlar.

Yeşim Meço Davutoğlu, Ali Davutoğlu’nun eşi. Tanzanya öncesi görev yerleri Libya’ymış. Yeşim Meço Davutoğlu savaşın ortasında son Türkiye vatandaşı da Libya topraklarından ayrılana kadar kendi çocuğunu Türkiye’ye yollayıp “Ben kalıyorum, eşimi bırakamam” diyen bir kadın.

Egeli, Burhaniye’den… Hani ben de bir İzmirli olarak rahatça “bizim kız yani” diyebilirim. İki yıldır eşiyle beraber Tanzanya’da görev yapıyor. "Görev" diyorum. Çünkü Yeşim Hanım muhtaçlara yardımı kendisine görev edinmiş bir kadın ve tam dört yetimhanenin hamisi. Haftanın beş günü yetimhanelerde dolaşıp oralara yardım ediyor. Bunu yaparken 7 yaşındaki oğlu Balkan’ı da yanında götürüyor. Nedenini de tek cümlede özetliyor:

“Adam olsun Elif. Yokluğu, çaresizliği görsün bilsin.”

 

Albino çocukları uzun zamandır ilk kez et yedi...

 

Yeşim Hanım ile ilk beş dakika içinde birbirimize kanımız kaynadı. Albino çocukların dramına nasıl engel oluruz diye sabahlara kadar kafa patlattık beraber.

Önce Shinyanga’yı göstermek gerekti Sefire Hanım’a. Yanımıza kutularca güneş kremi ve kıyafet alıp çıktık yola. Az buz değil Dar esselaam’dan Shinyanga’ya arabayla 12 saat yol…

Yeşim Hanım ayağında spor ayakkabılar, kafasında bir şapka kampa girer girmez başladı ağlamaya. Bir yandan krem ve giysi dağıttık, bir yandan kelimenin tam anlamıyla salya sümük ağladık beraber.

Yetmedi, iki kadın Tanzanya’nın göbeğinde bir hayvan pazarına gittik. Yerlilerle kıyasıya pazarlık yapıp bir inek alıp kestirdik.

Shinyanga’nın albino çocukları o gece uzun zamandır ilk kez et yedi.

Tanzanya’da Türkiye Albino Köyü kuruluyor

 

Kamp sonrası planlama başladı. Dar esselaam’a bir "Türkiye Albino Köyü" yaptırmak için kolları sıvadı Sefire Hanım. Ne kadar tanıdığı işadamı varsa tek tek aradı.

Yeryüzü Doktorları’ndan İHH’ya tüm yardım kuruluşlarına ulaştık beraber.

Proje çiziliyor. Dar esselaam’da 500 albino çocuk için bir köy kurulacak. İçinde bir ilkokul, yatakhaneler, mutfak, oyun alanları, ama en önemlisi atölyeler olacak. Çocuklar ileride sosyal hayatın içinde olabilsinler diye el becerileri öğretilecek bu atölyelerde onlara. Bir de satış merkezi kurulacak. Ürettiklerini satsınlar diye. Kısacası balık vermeyecek bu köy onlara, balık tutmayı öğretecek.

Köyün maliyeti çok büyük; benim hayatım boyunca bir arada göremeyeceğim paralardan söz ediliyor. Ama Yeşim Hanım kararlı, “100 kişi birleşir yapar” diyor.

 

Dışişleri Bakanı Davutoğlu‘nun eşi de devrede

 

Bu projenin en önemli nedeni elbette çocuklara yardım etmek, ama şu da bir gerçek ki Afrika’nın bu dramına hiçbir ülke resmen el atmamış. Eğer bu Türkiye Albino Köyü yapılırsa Türkiye Cumhuriyeti Devleti, başta Tanzanya olmak üzere, Afrika‘daki albinoların hayatını sonsuza kadar değiştirmiş olacak. Zira bu köyün diğer devletlere de örnek olması ve Afrika’nın her yerine bu tür merkezlerin açılması dileği var.

Yeşim Hanım bunun bilincinde. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu’nu aradı. Sare Hanım malum hem doktor, hem anne, hem de bir sivil toplum aktivisti.

Şimdi iki kadın hem eşlerinin, hem devletin desteğini de arkalarına alarak Afrika’nın beyaz çocuklarına el uzatacak.

Bendeniz gazeteci Elif Ural da gururla dolaşıyorum ortalıkta. Çorbada benim de tuzum var diye…

Twitter: @ELİFESMAURAL

Mail: elifural@gmail.com