UNI Küresel Sendika Ticaret İşçileri Departmanı Koordinatörü Onur Bakır, pandemiyle çalışma yaşamında şiddet ve tacizin yeni bir zirve gördüğünü açıkladı.
Türkiye’nin, pandemi sürecinde sendikal hak ihlallerinin tavan yaptığı ülkeler arasında yer aldığına dikkat çeken Bakır, “Birçok ülkede uzaktan çalışma bahanesiyle işçilerin ücretleri düşürülmek, yol ve yemek ücreti gibi hakları gasp edilmek isteniyor. Sömürü katmerleniyor” dedi.
Cumhuriyet'ten Şehriban Kıraç'a konuşan Onur Bakır şöyle konuştu:
- Pandemi döneminde Türkiye’yi diğer faaliyet gösterdiğiniz ülkelerden ayrıştıran özellikler neler oldu?
"Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre pandeminin ilk 1.5 yılında Covid-19 nedeniyle yaşamını yitiren sağlık ve bakım sektörü çalışanı sayısı 115 bin. Telafisi olmayan en büyük kayıp işçi ölümleri. İkinci olarak pandemi nedeniyle işçiler çok ciddi bir gelir kaybı yaşadı. Özellikle sendikalaşmanın ve toplu pazarlığın zayıf, sosyal güvenliğin yetersiz olduğu Türkiye gibi ülkelerde bu sorun, çok can yakıcı biçimde yaşandı.
Prof. Dr. Mesut Gülmez’in kitabının adından alıntılayarak söyleyecek olursam- 'Uluslararası Sosyal Güvenliğin Evrensel Sefaleti”ni gözler önüne serdi. Pandemi bir kez daha gösterdi ki hem işçi sağlığında hem sosyal güvenlikte çok büyük sorunlar, boşluklar ve küresel eşitsizlikler var. Üçüncüsü işsizlik. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün güncel raporuna göre sadece 2020’de, 2019’a nazaran toplam küresel istihdam 114 milyon kişi azaldı. Normal koşullarda 2020 yılında 30 milyonluk yeni istihdam artışı olması bekleniyordu. Toplamda 144 milyonluk bir istihdam kaybından söz edebiliriz. Son olarak, işçi haklarına ve sendikal haklara yönelik yeni bir saldırı dalgasını görüyoruz. Pandemiyi fırsat bilen patronlar dünyanın dört bir yanında sendikal örgütlenmeye saldırırken, birçok hükümet de işçi hakları ve sendikal haklara yönelik yeni kısıtlamaları yaşama geçirmeye çalışıyor. Uzaktan çalışma, evden çalışma ve benzeri yeni istihdam biçimlerinin yaygınlaştırılması, bu saldırının en önemli araçlarından biri.
Tüm dünyada çalışanlar uzaktan çalışmaya döndü. Çalışan haklarına ne tür tırpan söz konusu?
Uzaktan çalışmanın yol açtığı sorunlardan biri, maliyetlerin işçilerin sırtına yüklenmek istenmesi. Uzaktan çalışma bahanesiyle işçilerin ücretleri düşürülmek, yol ve yemek ücreti gibi hakları gasp edilmek isteniyor.
"Emekten yana politika şart"
Bu dönemde hükümetlerin çalışanlara ne tür destekler vermesi gerekiyordu?
Türkiye’de sayısı 3.5 milyon civarında olan sigortasız işçiler, çalışmadıkları dönemde ne nakdi ücret desteği ne de kısa çalışma ödeneği alabildi. Nakdi ücret desteği kapsamında olan işçiler, asgari ücretin çok altında bir destek ile sefalete terk edildi. Giderek büyüyen işsizlik sorununa karşı etkin politikalar yok. Oysa yapılması gereken istihdamın, işçilerin hak ve ücretlerinin korunması için etkin, kapsayıcı ve en önemlisi de sendikaların katılımıyla hazırlanmış emekten yana sosyal politikaların uygulanması.
"Kod29 üzerinden işçiler adeta kıyıma tâbi tutuldu"
Pandemi döneminde Türkiye’yi diğer faaliyet gösterdiğiniz ülkelerden ayrıştıran özellikler neler oldu?
Türkiye, pandemi sürecinde sendikal hak ihlallerin tavan yaptığı ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye, toplu pazarlığın işyeri-şirket düzeyi ile sınırlı olduğu, sektörel toplu pazarlığın olmadığı ülkelerden biri ve bu durum işçilerin hak ve çıkarlarının korunması ve geliştirilmesinin önünde çok büyük bir engel teşkil ediyor. Son derece kötü bir sendikal mevzuat, yaygın ve pervasız sendikal hak ihlalleri ile toplu pazarlığın kapsamının çok dar olması; Türkiye’nin benzer durumdaki ülkelerle birlikte aynı -en hafif tabirle- zor grupta yer almasına yol açıyor. Ancak işten çıkarma yasağı döneminde, sendikalaşan işçilerin Kod-29 üzerinden adeta kıyıma tabi tutulabilmesi ve Yemeksepeti örneğinde olduğu üzere kâğıt üzerindeki bir işkolu değişikliğe ile sendikal örgütlenmenin bertaraf edilebilmesi, Türkiye’yi bu grup içinde özel bir yere koyuyor."