21 Mart'ta Şırnak'ın Uludere ilçesinde hayvanlarını otlatan 14 yaşındaki Yusuf Ata ve 16 yaşındaki Caner Sak, 1 Nisan'da ise Silopi ilçesinde çobanlık yapan 40 yaşındaki Cemil Kaçar mayına basarak hayatını kaybetti. Artan ölümler, Türkiye'nin 2004'te imzaladığı "antipersonel mayınların kullanımı, depolanması, üretimi ve devredilmesinin yasaklanması ve bunların imhası" ile ilgili Ottawa Sözleşmesi'ni yeniden gündeme getirdi.
Türkiye yükümlülüklerini yerine getirdi mi?
Türkiye'nin gönüllü olarak imzaladığı Ottawa Sözleşmesi, taraf devletlere, stoklarındaki mayınları dört yıl içinde imha etmesi, on yıl içinde toprağa döşeli tüm mayınları temizlemesi, mayın olduğu bilinen veya mayın olduğundan şüphe edilen alanların sivillerin girişini engelleyecek şekilde işaretlemesi ve mayın mağdurlarının rehabilitasyonunun sağlanması yükümlülükleri getiriyor. Peki, Türkiye yükümlülükleri yerine getiriyor mu?
Mayınsız Bir Türkiye Girişimi Koordinatörü Muteber Öğreten'e göre, Türkiye stoklarında bulunan üç milyondan fazla mayını imha etti. Türkiye'nin sözleşmeyi imzaladığı 2004 yılında, toprağa gömülü bir milyondan fazla mayın olduğuna dikkat çeken Öğreten, yükümlülük süresi içinde bunların tamamının temizlenmediğini belirtti. Mayın mağdurlarının topluma yeniden entegrasyonu çabalarını da yeterli bulmayan Öğreten, "Mayınlı veya mayın olduğundan şüphe edilen alanların işaretlenmesi ve sivillerin girişinin engellenmesine dair girişimler de yeterli değil. Halen mayın, patlamamış askeri mühimmat veya el yapımı patlayıcı nedeniyle ölüm veya yaralanmalar oluyor" dedi.
Türkiye'nin doğu sınırlarında 850 bin mayın
Türkiye'nin Suriye, Irak, İran ve Ermenistan sınırlarında, 157 bin 327 dönüm toprağa gömülmüş, 850 binden fazla mayın var. 1990'lı yıllarda PKK ile mücadele kapsamında karakollar ve boşaltılan köylerin çevresine de yaklaşık 100 bin mayın döşenmiş. Hak örgütleri, sadece Tunceli kırsalında 10 bin mayının bulunduğunu belirtiyor. Doğu ve Güneydoğu'daki mayınlar, en çok geçimini tarım ve hayvancılıkla sürdüren yöre halkını mağdur ediyor. İçişleri Bakanlığı kayıtlarına göre, 1984-2009 yılları arasında Türkiye genelinde meydana gelen 6 bin 360 mayın patlaması olayında 625'i güvenlik görevlisi olmak üzere bin 269 kişi yaşamını yitirdi, 5 bin 91 kişi ise yaralandı. İnsan Hakları Derneği'ne göre 1990-2002 arasında meydana gelen 512 mayın patlamasında 838 kişi yaşamını yitirdi, 214'ü çocuk 937 kişi yaralandı.
Hukukçular cezasızlık politikasından şikâyetçi
Hak örgütleri, 2015'ten bugüne kadar 31 çocuğun mayın ve savaş atığı patlayıcılar nedeniyle hayatını kaybettiği, 48 çocuğun da yaralandığını raporluyor. Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı ve Çocuk Hakları Merkezi Koordinatörü avukat Gazal Bayram Koluman'a göre, ölümlerin en önemli sebebi Türkiye'nin sözleşmeden kaynaklı sorumluluklarını yerine getirmemesi. Türkiye'nin taahhüt ettiği sürede topraklarındaki mayınları temizleyemediğini belirten Koluman, sözleşme kapsamında çocuk ve yetişkinlere bilinçlendirici eğitimler verilmesi gerektiğini söyledi ancak bunun yapılmadığına dikkat çekti.
Bu çalışmalar yapılmadığı için en çok çocuklarda merak duygusuyla yaşam hakkı ihlali ve uzuv kayıpları yaşandığını belirten Koluman, "Diğer hak ihlalleri gibi adli sürecin gerçek manada işlemeyişi, delillerin anında toparlanmayışı ve şüphe dahi varsa fail konumunda savcılığın bir tespitte bulunamayışı kaynaklı cezasızlık politikasıyla sonuçlandığını ve dosyaların rafa atıldığını görmekteyiz. Bu da diğer tüm şiddet olaylarında olduğu gibi mayın mağdurları için de yaşamını kaybedenler için de cezasızlık politikasının ciddi bir tehlike olarak karşımızda hâlâ durduğunu (gösteriyor) ve cezasızlığın neticesinde başka mağduriyetlerin de yaşanmaya devam edeceği açık." dedi.
Türkiye'nin yeni hedefi 2025
Sözleşmeye taraf olduktan sonra on yıl içinde tüm mayınları temizleyeceğini taahhüt eden Türkiye, bu sürede hedefini tutturamayınca Birleşmiş Milletler'den sekiz yıl ek süre aldı, yükümlülük süresini 2022'ye kadar uzattı. Ancak, HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu'nun soru önergesini yanıtlayan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, mayınlı alanların temizlenmesinin 2025 yılının sonuna kadar süreceğini bildirdi. Bu da Türkiye'nin süreyi üç yıl daha uzatacağı anlamına geliyor. Milli Savunma Bakanlığı verilerine göre 2017-2020 arasında 36 bin civarında mayın bulunarak imha edildi.
2025 hedefi gerçekçi mi?
Peki, Türkiye'nin 17 yılda temizleyemediği kara mayınlarını dört yıl gibi kısa bir sürede temizleme hedefi gerçekçi mi? "Bu konuda şeffaflık sözkonusu olmadığı için, gerçekçi olup olmadığını şimdiye kadar gerçekleştirilen eylemlere bakarak söyleyebiliriz." diyen Mayınsız Bir Türkiye Girişimi Koordinatörü Muteber Öğreten, "2014'ten bu yana mayın temizlemedeki ilerlemeye baktığımızda bunun da gerçekçi olmadığını, olamayacağını söylemek mümkün." şeklinde konuşuyor.
"Mayın İmha Eylem Planı hazırlansın" talebi
Türkiye'deki mayın problemi sadece sınırlarda söz konusu değil. PKK ile mücadele kapsamında iç kesimlere yerleştirilen yüz bin civarındaki mayın da önemli bir problem olarak duruyor. Türkiye, Birleşmiş Milletler'e gönderdiği bilgilendirmede sınırlardan elde edeceği tecrübe ile ülkenin iç kesimlerinde temizleme yapacağını bildirmişti. Ancak bu konu bir programa bağlanmış değil ve henüz net bir tarih de yok.
Son olarak HDP Şırnak milletvekilleri Nuran İmir, Hüseyin Kaçmaz ve Hasan Özgüneş, mayınla meydana gelen ölümlerin araştırılması için TBMM'ye önerge verdi. Türkiye'de yetkililerin vakit kaybetmeden "Mayın İmha Eylem Planı" hazırlaması gerektiğini belirten milletvekilleri, Türkiye'de bulunan mayınlı arazilerin tespit edilmesi, bu arazilerin mayınlardan arındırılması ve yurttaşların can güvenliklerinin korunması amacıyla Meclis araştırması açılmasını istedi.