Ekonomi

'Türkiye mali krize girmez'

Dünya Bankası Türkiye eski Direktörü Andrew Vorkink, 'Türkiye büyük bir mali krize bir daha girmez' öngörüsünde bulundu.

02 Ekim 2008 03:00
* Dünya Bankası Türkiye eski Direktörü Andrew Vorkink, Türkiye'nin, gerçekleştirdiği mali sektör reformu sayesinde dünyadaki birçok ülkeden daha düzenli ve sağlam bir bankacılık sektörüne sahip olduğunu söyledi. Vorkink 'Türkiye büyük bir mali krize bir daha girmez' dedi.

* Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, "Küresel krizle ilgili panik havasına gerek yok" derken, Türkiye İşverenler Sendikaları Konfederasyonu'ndan (TİSK) aksi yönde bir uyarı geldi: İmalat sanayiinde istihdam durma noktasında, acil önlem alınmalı
 

Dünya Bankası Türkiye eski Direktörü Andrew Vorkink, küresel finansal kriz ve Türkiye'ye muhtemel etkileri konusundaki soruları yanıtladı.

Boğaziçi Üniversitesi'nde ders de veren Vorkink, mevcut piyasa koşullarında tüm dünya piyasalarının önünü göremediğini belirterek, yatırımcıların da nereye ve ne türden yatırım yapacakları konusunda karar vermede zorlandıklarını kaydetti.

ABD'nin, mali sektörde yeterli düzenleme ve denetleme yapamaması nedeniyle bu krizin ortaya çıktığını vurgulayan Vorkink, hızlı bir şekilde kar elde etmek isteyen mali kurumların da, yanlış yatırım kararlarıyla emlak sektöründeki krizi tetiklediklerini ifade etti.

'Türkiye büyük bir mali krize bir daha girmez'

Türkiye'nin, şu anda ABD ve diğer ülkelerde devam eden benzer bir krizi 2001 yılında yaşadığına dikkati çeken Vorkink, kriz öncesindeki hükümetin, yanlış döviz kuru politikası nedeniyle mali sektörün krize girdiğini hatırlattı.

2001 krizinden dersler çıkartan Türkiye'nin, mali sektörünü daha düzenli ve denetlenebilir hale getirdiğini anlatan Vorkink, bu sayede, birçok ülkenin bankacılık sektörüne göre daha dayanıklı bir sisteme sahip olduğunu kaydetti.

Vorkink, Türkiye'nin mali sektörde gerçekleştirdiği reformlar nedeniyle, iç piyasalarda bir karışıklık oluşması ihtimalinin oldukça zayıf olduğunu da belirtti.

Yatırımcıların önünü görebilmesi ve yatırım kararları açısından, mali sistem ve siyasi istikrarın önemli olduğuna dikkati çeken Vorkink, Türkiye'nin, "sigorta ve menkul kıymetler piyasaları" ağırlıklı olarak, mali sistemini geliştirmeye devam ettiği ve siyasi istikrarını koruduğu sürece, küresel piyasalarda da çok büyük bir çöküşün olmaması halinde, bundan böyle büyük bir mali krize girmeyeceğini söyledi.

Bu küresel şartlarda IMF ile anlaşma önemli

Yerli ve yabancı yatırımcıların, yatırım kararlarında öngörülebilirlik aradıklarına dikkati çeken Vorkink, Türkiye ekonomisi ile uluslararası kuruluşları yakından tanıyan bir kişi olarak, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yapılacak herhangi bir anlaşma modelinin, Türkiye'nin öngörülebilirliğini güçlendireceği görüşünde olduğunu söyledi.

Vorkink, böylesine çalkantılı bir küresel mali ortamda, IMF ile yapılacak bir anlaşmanın, Türkiye'deki piyasaları ve hükümet politikasını daha öngörülebilir bir hale getireceğini kaydetti.

Vorkink, IMF ile yapılacak bir anlaşmanın, son anlaşmada olduğu gibi mutlaka mali destek içeren bir anlaşma olmayabileceğinin de altını çizdi. 

TİSK'ten istihdam uyarısı

Bu arada Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, "Küresel krizle ilgili panik havasına gerek yok" derken, Türkiye İşverenler Sendikaları Konfederasyonu'ndan (TİSK), " İmalat sanayiinde istihdam durma noktasında, acil önlem alınmalı" uyarısı geldi. TİSK, acilen büyüme ve istihdam odaklı tedbirler istedi.

ASAD'dan krize karşı 'güçlü ekonomi' reçetesi

Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği (ASAD) Yönetim Kurulu Başkanvekili Bayram Talay ise, ABD'de patlak veren finansal krizin Türkiye'ye sıçramasından tedirgin olduklarını belirterek, sanayicileri, önlem almaları ve adımlarını dikkatli atmaları konusunda uyardı.

Talay, yaptığı yazılı açıklamada, giderek yayılan krizin Türkiye'yi de olumsuz etkileyebileceğini belirterek, sanayicilerin devasa küresel krizlerle baş edebilecek durumda olmadığını, bundan endişe duyduklarını kaydetti.

Krizden tüm sektörlerin ve toplumun her kesiminin etkileneceğini ifade eden Talay, "2001 yılında yaşadığımız krizden önemli kazançlar da sağladık. Örneğin kamu maliyesi 2001 dönemine göre daha iyi durumda, bankacılık sistemi daha güçlü. Bunlar önemli avantajlar. Ancak, şimdi Türkiye, güçlü ekonomi politikasını uygulamalı. Krizi, ancak büyüyen ve güçlü bir ekonomiyle atlatabiliriz" dedi.

Talay, kriz karşısında üretim ve ihracat rakamlarının düşmesinin ülke ekonomisine büyük zararlar vereceğini belirterek, hükümetin beklenen kriz karşısında önlemler alması ve sanayicileri desteklemesi gerektiğini kaydetti. Talay, şu görüşleri dile getirdi:

"Mali tablolarımızı gözden geçirerek, maliyetlerimizi azaltarak, yeni ekonomik düzen içerisinde kendimizi yenileyerek, daha güçlü olmanın yollarını aramalıyız. Yıllarca güçlükle yarattığımız dış pazarlardaki yerimizi korumak için mücadele etmeliyiz. Geçici olarak bu tür acil önlemlerle üretimlerimize devam edebiliriz. Önemli olan kriz süresince ve ondan sonra ayakta kalarak, üretimlerimize devam edebilmek. Bunun için de hükümetin desteğine ve katkısına ihtiyacımız var."