Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Kobanê’nin düşmemesi için ne gerekiyorsa da elimizden geleni yaparız” dedikten sonra, hükümetin Irak ile Suriye’ye asker gönderme ve yabancı silahlı güçleri Türkiye’de bulundurma yetkisini aldığı tezkere de Meclis’ten geçti. Hükümet, Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı Suriyeli Kürtlere açıkça destek vereceğini ortaya koydu. Ancak Ankara’nın bu desteği vermesi göründüğü kadar kolay değil. Bu yüzden Ankara’nın Kobanê’ye desteğini ‘sessizce’ sürdürmesi bekleniyor.
Deniz Zeyrek’in Hürriyet’teki haberine göre, HDP ve PKK’nın Türkiye’yi Kobanê halkını yalnız bırakmakla suçladığı bir dönemde, hükümet Suriyeli Kürtlere destek vereceğini açıkça ortaya koydu. HDP ve PYD açıklamalarla yetinmeyip somut adım bekliyor ama atılması gereken adımlar Türkiye açısından zor. Ankara’nın desteğini ‘sessizce’ sürdürmesi bekleniyor.
Politika değişikliği
Türkiye, Suriye krizinin başladığı 2011 yılından itibaren Suriyeli Kürtlerin en örgütlü yapısı olan PYD’ye mesafe koymuştu. Bunda iki etken vardı. İlki PYD’nin Beşar Esad yönetimi ile işbirliği yapması ve Türkiye’nin destek verdiği Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) saflarına katılmamasıydı. İkinci gerekçe ise PYD’nin PKK ile arasındaki organik bağdı. PYD’nin kontrol ettiği bölgelerde asılan PKK bayrakları, Öcalan posterleri, Ankara’nın tutumunu pekiştirir nitelikteydi.
-Doğal müttefikiz: Ancak, PYD’nin Esad ile bağlarını önemli ölçüde zayıflatması ve Türkiye’de süren Çözüm Süreci’nin ileri bir noktaya evrilmesi, Ankara’nın mesafeyi daraltmasına neden oldu. Suriye’deki Kürt bölgesinde tehlikeli ilerleyişini sürdüren IŞİD de, Türkiye’nin Suriyeli Kürtleri ‘doğal müttefik’ olarak görmesini sağladı. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Kobanê’deki IŞİD kuşatmasının en etkili olduğu günlerde ‘Suriye Kürtler doğal müttefikimiz’ ifadesini kullandı. O günlerde Kobanê’den kaçan Kürtler Türkiye’ye geçerken, bazı gruplar da Türkiye topraklarından Kobanê’ye geçerek PYD ile birlikte savaşmaya başladı.
-Ne gerekirse yaparız: HDP Lideri Selahattin Demirtaş, Kobanê’ye gidip döndükten sonra, Ankara’nın tavrının olumlu olduğunu söyledi, ancak bunun yeterli olmadığını ifade etti. PYD’nin IŞİD ile savaşacak insan gücü olduğunu ama yeterince silah ve cephanesinin bulunmadığına dikkat çeken Demirtaş, ardından da Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüştü ve destek taleplerini aktardı. Davutoğlu, Demirtaş ile görüşmesinde sergilediği tavrı, önceki gece bir televizyon kanalında açıkça ifade etti. Davutoğlu, “Ya Kobanê düşerse” sorusuna, “Kobanê’nin düşmemesi için ne gerekiyorsa da elimizden geleni yaparız” dedi.
Türkiye’nin elinden ne gelir?
Kobanê’yi ziyaret eden HDP’liler, PYD’lilerin, IŞİD’in ağır silahlarına ve zırhlı araçlarına karşı koyabilmesi için tanksavar gibi ağır silahlara ve cephaneye ihtiyaç olduğunu duyurdu. Ancak, Ankara’nın bu desteği vermesi göründüğü kadar kolay değil. Üç yol var:
-TSK doğrudan cepheye iner: Bu ihtimal dahilinde bile değil. Sadece insani amaçla devrede olması beklenen TSK’nın PKK ile aynı çizgideki PYD ile aynı saflarda savaşma ihtimali sıfır.
-PYD’ye silah sağlar: Bu da ihtimal dahilinde değil. Çünkü bu IŞİD ile savaşma amaçlı olsa da Türkiye’nin 30 yıldır savaştığı PKK’yı dolaylı yoldan silahlandırması anlamına gelir. Bu da iktidar açısından büyük bir siyasi risk ve güvenlik riski yaratır.
-PYD’nin başka kaynaklardan sağladığı silah ve mühimmatın adresine ulaşmasına göz yumar: PYD, Kuzey Irak’taki Peşmerge güçlerinden ve Türkiye’nin Batılı müttefiklerinden temin edeceği silahlara sadece Türkiye üzerinden ulaşabilir. En yüksek ihtimal bu ama Türkiye’nin bunu açıktan yapması da zor.
IŞİD eğer püskürtülürse
Başbakan Davutoğlu’nun “Kobanê’nin düşmesini istemeyiz” sözleri, Ankara kulislerinde şöyle değerlendiriliyor: Türkiye’nin desteği sayesinde IŞİD püskürtülürse bunun iki önemli sonucu olur; 1- IŞİD en ciddi yenilgisini alır ve Uluslararası koalisyon IŞİD’e karşı mesafe kazanır. 2- Türkiye’de devam eden Çözüm Süreci seviye atlar. Buna karşın IŞİD Kobanê’yi alırsa, Kamışlı gibi Suriye’nin diğer Kürt illerine yönelir ve Türkiye sınırı boyunca stratejik bir tampon bölge oluşturmaya çalışır. Göç sorunu büyür. Türkiye’nin güvenli bölge kurma planları zorlaşır.