Gündem

“Türkiye izin vermeden EastMed boru hattı geçirilemez”

Prof Biçer, Libya'da meşru yönetimin ortadan kalkması halinde mutabakatın hükmünün kalmayabileceğini söyledi

03 Ocak 2020 13:24

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Savaş Biçer, Doğu Akdeniz'de İsrail'in üreteceği doğal gazı, Güney Kıbrıs ve Yunanistan iş birliğiyle Avrupa'ya ulaştıracak olan EastMed Doğalgaz Boru Hattı Projesi’ne yönelik, “Türkiye ve Libya arasında imzalanan mutabakata göre, bölgeden doğal gaz boru hattının geçirilmesi Türkiye’nin izni olmadan mümkün değil” dedi.

Libya’ya asker gönderilmesine ilişkin tezkerenin TBMM’de kabulünün ardından karar Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 8 Ocak’ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapacağı görüşme sonrasında TSK'nın Libya’ya ne zaman gideceğinin belli olması bekleniyor.

Libya Tezkeresi’ne ilişkin açıklamada bulunan Nişantaşı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Dr. Savaş Biçer, “Libya Tezkeresi, siyasi iradenin Meclis’ten Libya’ya asker göndermek üzere yetki istediği bir tezkeredir ama asıl anlamı bu değildir. Bu basit bir açıklama olur. Libya Tezkeresi Türkiye’nin çok uzun süredir savunduğu, tam anlamıyla da ilk defa Libya ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konulu mutabakat muhtırasından sonra ortaya çıkan ‘Mavi Vatan’ adını verdiğimiz deniz hak ve menfaatlerini Doğu Akdeniz’de de korumaya yönelik girişiminin bir devamıdır. Sorun Libya’ya asker göndermek değil, aslında Türkiye’nin sürdürdüğü dış politikası gereği uygulamak zorunda olduğu inisiyatifin devamıdır diyebiliriz” diye konuştu. 

Meşru yönetim kalkarsa anlaşmanın hükmü kalmayabilir

“Bu durum sadece iki ülke arasındaki tarihi, ekonomik ilişkileri, Türkiye’nin bölgedeki petrol ile olan ilgisi, hatta insani yardımın çok ötesindedir” diyerek sözlerine devam eden Dr. Savaş Biçer şöyle konuştu: “En son deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasıyla ilgili yapılan mutabakat sonucunda dünyadan birtakım tepkiler geldi. Bu tepkilerin başında da Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin egemenlik haklarına karşı birtakım girişimlerde bulunan ülkeler başı çektiler. Yani Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi gibi ülkeler… Türkiye mutabakat muhtırasını imzaladığı andan itibaren özellikle Doğu Akdeniz’deki egemenlik haklarıyla ilgili uluslararası hukuka dayanan müspet bir belge ortaya koymuş oldu. Türkiye bu ülkelerin girişimine izin verilmeyeceğini söylüyor. Bu uluslararası hukukta da bulunan doğru bir girişimdir. Türkiye bunu Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Libya’da tanınan meşru bir yönetimle yapıyor. Ancak bu meşru yönetim şu anda Libya’da emperyalizmin oyunuyla bu yönetime karşı girişilen saldırılarla tehlike altında. Her ne kadar BM, Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) bu yönetimi tanıyor olsa da bu yönetim ortadan kalkarsa bu mutabakatın da hükmü kalmayabilir.”

"Asker göndermek uluslararası hukuk bakımından doğru"

İki ülke arasında yapılan bu anlaşmayı ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki egemenlik haklarının korunması gerektiğinin altını çizen Dr. Biçer, “Hatta Türkiye’nin topraklarının ve karasularının ilerisinde egemenlik haklarını gösteren Mavi Vatan’ı korumak için bu girişim gereklidir. Bunu doğrudan Libya’ya asker gönderip asi güçlerle savaşma anlamında düşünmemek lazım. Zaten tezkerenin detaylarında da bunu gayet güzel açıkladılar. Libya’ya asker göndermek uluslararası hukuk bakımından doğrudur. Türkiye’nin diplomatik girişimlerini kuvvetlendirecek olması nedeniyle asker gönderilmesini olumlu buluyorum. Türkiye’nin uluslararası hukuktaki haklarını savunabilme imkânı verecek olan bir girişimdir” diye konuştu.

"Türkiye izin vermeden boru hattı geçirilemez"

Doğu Akdeniz'de İsrail'in üreteceği doğalgazı, Güney Kıbrıs ve Yunanistan iş birliğiyle Avrupa'ya ulaştıracak olan EastMed gaz hattı projesi için imzalar atıldı. Dr. Biçer, “Türkiye ve Libya arasında imzalanan mutabakata göre, söz konusu iki ülkenin münhasır ekonomik bölge sınırları içerisinde bulunan bölgeden doğalgaz boru hattının geçirilmesi Türkiye’nin izni olmadan mümkün değil” dedi.

"El-Kaide ve DEAŞ boşluktan faydalabilir"

“Libya’da son gelişmeler üzerine Suriye’de yaşanan durumun tam aksine bir uluslararası ilişkiler ağı örülmeye başlandı" diyen Dr. Biçer şöyle konuştu: " Yani Suriye’de Türkiye, İran, Rusya bir taraftaydı. Libya’da ise Rusya ve Mısır Husiler’i destekliyor. Türkiye ise AB ve BM ile birlikte mevcut mutabakat hükümetini destekliyor. Amerika henüz tam bir tavır belirlemiş değil. AB ülkeleri de kendi haklarını koruyacaklardan yana taraf tutma durumdalar. Bu süreçte El-Kaide ve DEAŞ tabanlı örgütlerin bu boşluktan istifade ederek güçlenmeleri çok mümkün. Türkiye’nin Rusya ile Suriye’de başlattığı iş birliği Libya’da yürümeyecek. Burada Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) tavrı önemli. Bu daha sonra Türkiye ile ABD arasında yeniden başlayabilecek iş birliğinin de bir çıkış noktası olabilir diye düşünüyorum.”