“Arnavut Pablo Escobar yakalandı."
İtalyan basını, yıllardır İtalya’da soruşturulan Kompania Bello çetesinin lideri Dritan Rexhepi’nın geçtiğimiz günlerde Türkiye’de yakalanmasını bu ve benzeri başlıklarla haberleştirdi.
Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatı (Interpol) ise gelişmeyi aktardığı X (Eski adıyla Twitter) mesajında “BÜYÜK GÖZALTI” ifadesini kullandı.
Kompania Bello, kendine has organizasyon modeli ve "iş yapma" tarzıyla son yıllarda Avrupa’da, uyuşturucu kaçakçılığı yapan organize suç örgütleri arasında en çok dikkat çeken gruplardan biri olarak görülüyor.
Dritan Rexhepi ise hem bu karteli yaratması hem de sürekli hapisten kaçışlarıyla ünlenmiş bir isim.
‘Ülkenin ilk kiralık katili’ iddiası
43 yaşındaki Rexhepi hakkında suçlamalar ilk gençlik yıllarına kadar uzanıyor.
Arnavutluk’ta, sosyalist sistemin 1991’de çöküşünü takip eden yıllardaki ekonomik çalkantılar ve iç karşılıklar döneminde, suç olaylarında büyük artış yaşandı.
Rexhepi de bu dönemde suç olaylarına karışmaya başladı.
1990’larda iki cinayet olayına karışmakla suçlandı.
Bu cinayetleri para için işlediği öne sürüldü ve Arnavutluk medyasında kendisi için, “Arnavutluk’un ilk kiralık katili” yorumu yapıldı.
Ülkesinde, birçok suçlamanın yöneltildiği Rexhepi, yıllar içinde uyuşturucu kaçakçılığı üzerinden kıtalararası faaliyet yürüten ve Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatı’nın (Interpol) aradığı bir suçluya dönüştü.
‘Hapishaneden kaçış kralı’
Rexhepi’nin en önemli özelliklerden biri, birçok kez yakalandıktan sonra kaçmayı başarması oldu.
Batı medyasında onun için hem “kokain kralı” hem de “hapishaneden kaçış kralı” tabirleri kullanıldı.
Arnavutluk, İtalya ve Belçika makamları tarafından arandığı dönemlerde üç ülkede de güvenlik güçlerinin elinden sıyrılmayı başardı.
2006’da Arnavutluk’un Durres kentinde gözaltı alınıp bir polis merkezinde sorgulandı.
Arnavutluk medyasına göre, tutulduğu nezarethanenin kapısının açık olduğunu görmesi üzerine dışarı çıktı ve koridorda kendisini görüp şaşıran bir polis memuruna “Benimle işleri bitti” deyip binadan ayrıldı.
İki yıl sonra Hollanda’da yakalandı ve kokain kaçakçılığı suçlamasıyla İtalya’ya iade edildi.
16 yıl hapis cezasına mahkûm edildi. 2011’de Milan’ın güneyindeki Voghera hapishaneden kaçtı. İtalyan basınına göre o ve iki arkadaşı, metal eğeyle demir parmaklıkları kesip çarşafları kullanarak kaçışı gerçekleştirdi. Mahkumlar, kırsal kesimdeki bu hapishanenin dışına çıktıktan sonra ise bir arabayı durdurup ortadan kayboldular.
Bir yıl sonra İspanya’da tutuklandı ve bir hırsızlık soruşturması nedeniyle Belçika’ya iade edildi. Antwerp kentindeki Merskplas hapishanesine gönderildi. Aynı yıl, bu hapishaneden de kaçtı.
Rexhepi 2014’te ise Ekvador’un başkenti Quito’da, polisin 278 kilo kokain ele geçirdiği bir operasyonda yakalandı ve 13 yıl hapse mahkûm edildi.
Ekvador medyasına göre, sağlık sorunlarını gerekçe gösterdiği talebinin ardından Rexhebi’nin 2021’de şartlı tahliyesine karar verildi.
Ancak Rexhepi, İstanbul’da yakalanıncaya kadar ortadan tamamen kaybolacaktı.
BBC Türkçe’ye konuşan, İsviçre merkezli sivil toplum örgütü Uluslararası Organize Suçlara Karşı Küresel Girişim’in (GI-TOC) kıdemli uzmanlarından Ruggero Scaturro, Rexhepi’nin İtalya ve diğer gelişmiş ülkelerdeki kaçış hikayesi için “Yardım olmadan böyle bir şey olması mümkün değil” yorumunu yapıyor.
Scatturo, “bazı yozlaşmış yetkililere” ve “Rexhepi’nin doğru yerde doğru insanlara çok büyük paralar vermeyi bildiğini” söylüyor.
Scatturo’ya göre bu kaçış hikayeleri aslında ortadakinin ne kadar büyük bir imparatorluk olduğunu ortaya koyuyor.
2021'den bu yana Dritan Rexhepi'nin nerede olduğu bilinmiyordu.
Kampanello Bello nasıl kokain ‘piyasasını’ domine etti?
Avrupa Polis Teşkilatı’nın (Europol) 2020 yılındaki raporunda Kampania Bello, Avrupa’nın en aktif kokain ticaret ağlarından biri olarak tanımlanıyor.
Peki Rexhepi, Scatturo’nun deyimiyle bu "imparatorluğu" nasıl başardı?
2020’deki Europol açıklamasında Kampanio Bello’nun “sofistike bir iş modeline sahip olduğu” belirtiliyor.
Europol’ün raporunda, “Uluslararası kokain ithalatçıları yıllardır toptancılardan ve uyuşturucuyu sokaklarda dağıtan çetelerden ayrı çalışırlardı. Bu vakada ise soruşturma altındaki Arnavutça konuşan şebeke bu modeli terk etti ve doğrudan Güney Amerika'dan büyük sevkiyatların ayarlanmasından Avrupa genelinde dağıtıma kadar tüm zinciri kontrol altına aldı” ifadeleri yer alıyor.
Scatturo’ya göre Rexhepi’nin Ekvador’a gitmesini nedeni de “sadece saklanmak değil, iş için bağlantılar kurmaktı”.
Örgütün gemilerle uyuşturucuyu Güney Amerika’dan Hollanda’daki Rotterdam ve Belçika’daki Antwerp limanlarına getirtip buradan Avrupa'da dağıttığı öne sürülüyor.
Uyuşturucunun ağırlıklı olarak muz kolilerine konduğu iddia ediliyor.
2020 sonunda İtalya İçişleri Bakanlığı’nın İtalya Parlamentosu'na sunduğu “Mafyayla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün yürüttüğü faaliyetler ve elde edilen sonuçlara ilişkin rapor” da Kompania Bello ile ilgili şu bilgileri içeriyor:
“Kompania Bello adlı Arnavut kartelinin bileşenlerinden olan ve İtalya'ya kokain ve esrar ithalatı yapan dört grubun 30 üyesi hakkında ihtiyati gözaltı emri uygulandı. Toskana, Piemonte, Lazio, Liguria ve Veneto bölgelerinde operasyonel üsleri bulunan Arnavut suç örgütleri, kokaini Hollanda ve Almanya'da faaliyet gösteren ve Ekvadorlu narkotik örgütlerle bağlantısı olan Arnavutluk vatandaşlarından temin ediyordu.’’
Scatturo’ya göre grupta piramit şeklinde bir örgütlenme modeli de yok. Örgüt bünyesinde farklı ağlar eş güdümlü çalışıyor.
İtalyan uzman bunun, örgüt lideri yakalandığında örgütün tamamen çökmemesinin önüne geçtiğini belirtiyor.
Scatturo ayrıca grubun, Avrupa’daki Arnavutça konuşan diaspora içindeki bağlantıları iyi kullandığını anlatıyor.
Europol’ün raporunda, örgütün elde edilen kara parayı aklamak için Çin menşeili, “uçan para” olarak da tanımlanan Fei Chi’en adlı, alternatif bir para havale sistemini kullandığı aktarılıyor.
Bu sistem kapsamında bir kişi belli miktarda parayı bir ülkedeki komisyoncu acenteye yatırıyor, aralarında anlaşma olan başka bir ülkedeki bir acente ise aynı miktarda parayı alıcıya ödüyor. Böylece para transferinin yasal takibi zorlaşıyor.
2020’deki operasyon: İspanya’dan Birleşik Arap Emirlikleri’ne
İtalyan makamları, Europol’ün suç faaliyetlerini “karmaşık” olarak tanımladığı Kompanio Bello’ya karşı 2015’te kapsamlı bir soruşturma başlattı.
Soruşturmanın başlamasına yol açan olay ise, Floransa’daki bir sokak kavgasıydı.
İtalya basınındaki haberlere göre, şiddetli bir sokak kavgasına tutuşan bir grup Arnavutluk vatandaşının önce fuhuşla ilgilibağlantıları olduğu tespit edildi.
Soruşturmanın ilerleyen aşamalarında ise geniş çaplı bir uyuşturucu kaçakçılığı ağına dahil oldukları anlaşıldı.
Floransa'daki şüphelilerden birinin cep telefonunda yapılan incelemeler, örgütün yasa dışı işlerini yürütmek için Blackberry Messenger uygulamasını kullandığını ortaya çıkardı.
Kaçakçıların “Sky ECC” ve “EncroChat” platformları aracılığıyla yolladığı şifreli mesajların izlenmesiyle örgütün yapısı ve büyüklüğü belirmeye başladı.
Soruşturma, Floransa Savcılığı Ofisi tarafından yönetiliyordu ve bu doğrultuda hareket eden İtalya Polisi, başka ülkelerle de birlikte çalışma yürüttü.
Savcılığa göre, Kompania Bello Avrupa’da, “uyuşturucu kaçakçılığında uzmanlaşmış Arnavut örgütler için tartışmasız ve en üst referans noktası’” haline gelmişti.
Polisin zanlıların elektronik aletleri üzerinde yaptığı incelemelere göre “örgütün tartışmasız patronu Rexhepi’ydi.
Bu incelemeler, “Rexhepi’nin gelişmiş iletişim sistemlerini kullanarak Güney Amerikalı uyuşturucu kaçakçılarıyla temas kurduğunu, uyuşturucu sevkiyatlarını organize ettiğini, Avrupa Birliği’nin çeşitli üye devletlerinde bulunan dağıtım hücrelerine talimatlar verdiğini ve Arnavutluk, İtalya ile Hollanda'daki ortaklarına suç faaliyetlerinden elde edilen gelirlerin yatırımlara dönüştürülmesi konusunda talimat vererek muazzam miktardaki yasa dışı gelirin kullanıma sokulmasını takip ettiğini” gösterdi.
5 yıllık bir çalışma sonrası, 15 Eylül 2020’de Kompania Bello’ya uluslararası çapta bir şafak operasyon düzenlendi.
Operasyon, Europol merkezinde kurulan ortak operasyon odasından yönetildi.
Yüzlerce polisin katıldığı operasyon kapsamında İtalya, Hollanda, Almanya, Yunanistan, Romanya, Macaristan, İspanya, Arnavutluk ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde birçok kişi gözaltına alındı.
Rexhepi ise bu sırada Ekvador’da hapishanedeydi.
Ancak operasyon, grubun faaliyetlerini sona erdirmedi.
Neden Türkiye’ye gitti?
İtalyan makamları 2020’deki operasyonla ilgili yaptıkları açıklamada, “Uluslararası işbirliğiyle Floransa’da yürütülen soruşturmada, örgütün İtalya’nın yanı sıra, Hollanda, Ekvador, Avusturya, İsviçre, Fransa, Norveç, Türkiye, Almanya ve Belçika'da da dallanıp budaklanan suç dinamikleri tespit edildi” ifadesini kullanmıştı.
Yani örgütün Türkiye’de de bağlantıları olduğu öne sürülüyordu.
Türkiye İçişleri Bakanlığı, Rexhepi’nin İstanbul’da yakalandığını duyurduğu 10 Kasım’daki açıklamasında, kartel liderinin yerinin İtalyan polisiyle yapılan istihbarat paylaşımları sonucu belirlendiğini belirtti.
Açıklamada, Rexhepi’nin farklı bir isme ait Kolombiya pasaportuyla Türkiye’ye giriş yaptığı ve Beylikdüzü’nde yapılan “Kartel Operasyonu”yla yakalandığı belirtildi.
Scatturo, Rexhepi’nin neden Türkiye’de bulunduğunun önemli bir soru olduğunu bununla ilgili somut bir veri bulunmadığını, bunu soruşturmayla ortaya çıkacağını belirtiyor. Türkiye’yle ilgiliyse olasılıklara dair tahminde bulunabileceğini söyleyip ekliyor:
“Kompanello Bello bugüne kadar daha çok Batı Avrupa’da etkindi. Ama son son yıllarda Benelüks ülkelerindeki yetkililerin buna güçlü bir tepkisi vardı. Rotterdam ve Antwerp limanları aşırı popüler oldu. Tüm operasyonlar, soruşturmalar bu iki limana yoğunlaştı. Bu limanlara yönelik artan ilginin yer değiştirme etkisi yaratma ihtimali bulunuyor. Son dönemde, Slovenya’dan Selanik’e oradan Karadeniz’e uzanan limanlarındaki operasyonların arttığını görüyoruz.
“Türkiye çok büyük bir ülke. Akdeniz’de ve Karadeniz’de limanları var. Bir de Ukrayna’daki savaş, Ortay Asya ve Güney Kafkasya üzerinden uzanan afyon akışını da etkiledi. Dolayısıyla coğrafi olarak Türkiye, küresel siyasette yaşananlar karşısında uyuşturucu kaçakçılarına bir çözüm sunuyor olabilir.”
Scatturo, bunlara ek olarak Rexhepi’nin Türkiye’ye gelişiyle ilgili şu yorumu da yapıyor:
“Eğer Türkiye’ye gittiyse bu, Türkiye’de sahada güvenebileceği ve onu koruyacağını düşündüğü bir ağ olduğu anlamına gelir. Bu kişinin Türkiye’ye, orada ne yapacağını bilmeden gitmiş olma ihtimali yok çünkü bu ‘çok büyük bir adam’.”
Rexhepi’nin önümüzdeki günlerde iade edilmesi bekleniyor.
Bu operasyonun Kompania Bello’yu çökertip çökertmeyeceğini ise zaman gösterecek.