Bitcoin fiyatının yeni zirvelere çıkması, kripto paralara duyulan ilginin artması, GameStop hissesindeki yükselişin Wall Street'i şaşkına çevirmesi…
Bütün bu gelişmeler dünya çapında küçük yatırımcıların sahneye çıkışının bir işareti olarak görülüyor.
Hisse senedi, kripto para piyasaları, tahvil ve bono piyasalarında düşük meblağlarda yatırım yapan kişiler küçük yatırımcı olarak nitelendiriliyor.
Dünyada pandemiyle beraber yükselişe geçen küçük yatırımcıların sayısı Türkiye'de de arttı; ancak farklı sebeplerle…
Merkez Kayıt Kuruluşu'nun Veri Analiz Platformu verilerine göre Ocak 2020'de 1 milyon 231 bin olan yerli hisse senedi yatırımcısının sayısı bu yılın başında 2 milyon 156 bine çıktı.
Bu yüzde 75'lik bir artış demek.
Ekonomist Arda Tunca, bu durumu 'muazzam bir sıçrama' olarak nitelendiriyor.
Ancak bu artışa bakarak yatırımların tabana yayıldığının düşünülmemesi gerektiğini vurgulayan Tunca, küçük bir azınlığın hisse senetlerinin ezici büyüklüğünü elinde tuttuğunu belirtiyor.
Türkiye'de, mevduat faizinin enflasyonun altında seyretmesi vatandaşların hisse senedi ve kripto para gibi yatırım araçlarına dönmesine yol açtı.
Ancak uzmanlar ABD için balon uyarısında bulunurken Türkiye'de de piyasaların taşıdığı risklere vurgu yapıyor.
Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Attila Köksal, hisse senedi ve kripto para piyasalarının yüksek oynaklık riskleri taşıdığını hatırlatıyor.
Köksal, "Bu piyasalarda sürekli alım-satım yapanlar istatistiki olarak birikimlerinin önemli bir kısmını hatta tamamını kaybedebilirler" uyarısında bulunuyor.
ABD'de 100 milyon kişi hesap açtı
ABD'de pandeminin vurduğu geçen yıl hisse senedi endekslerinden biri olan S&P 500 yüzde 15 yükseldi.
ABD merkezli finansal hizmetler şirketi JMP Securities'e göre geçen yıl 100 milyon bireysel kullanıcı aracı şirketlerde bir hesap açtı.
Pandemide evden çalışan bireylerin dijital araçlara erişiminin yükselmesi, internet üzerinden yatırım yapmalarındaki artışın nedenlerinden biri.
Aynı zamanda online kumara gösterilen ilginin spor müsabakalarına ara verilmiş olmasıyla hisse senedi piyasalarına yöneldiği yorumunu yapanlar da var.
Diğer yandan evde kaldığı sürece birikim yapan bireyler de yatırıma dönebiliyor.
https://www.youtube.com/watch?v=CVfz6Yn5A2s&feature=youtu.be
'Tercihten çok bir zorunluluk'
ABD'deki yeni yatırımcı sayısındaki artışı, ekonomik ve mali nedenlerle açıklamak mümkün.
Ekonomist Arda Tunca, bu gelişmenin bir tercihten çok zorunluluk olduğunu söylüyor.
Tarih boyunca kriz dönemlerinde hisse senedi piyasalarının canlandığını söyleyen Tunca'ya göre kamu borçlanma faizlerinin ABD, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde negatif seviyeye düşmesi bunda etkili.
"Vade sonunda tasarruf sahibi faiz geliri elde edeceğine, faiz ödüyor" diyen Tunca, "Risk alabileceğini düşünen ve kısa vadeli alım satımlarla getiri elde etmek isteyen tasarruf sahipleri bir nevi 'çaresizlikten' hisse senedi piyasasına yoğun ilgi göstermeye başlıyor" açıklamasında bulunuyor.
'Halen bir yatırımcı kitlesi yaratılmadı'
Türkiye'de vatandaşların yüzünü piyasalara dönmesinin nedeni ise gelişmiş ekonomilerden farklı.
"Gelişmiş ülkelerden farklı olarak Türkiye'de enflasyon ve faiz yükseldi ama pozitif reel getiri zayıf" diyen Tunca, Türkiye'nin bu süreci Türk Lirası'nda kur krizinin gerçekleştiği 2018 yılından beri yaşadığını vurguladı.
Ancak Tunca, açılan yeni hesap sayısının yüksekliğine rağmen halen bir yatırımcı kitlesinin yaratılmadığını aktarıyor.
"Yatırımcı sayısına bakarak sermaye piyasasının geliştiği ve sermayenin tabana yayıldığı söylenemez. Tam tersine yoğunlaşma var" diyen Tunca'ya göre piyasanın yüzde 90'ı yüzde 1,5'in elinde.
Kısa vadeli yatırımlara ilgi
Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Attila Köksal, Türkiye'de yatırımcıların genelde kısa vadeli ve ihtiyaç durumunda kolaylıkla elden çıkarabilecekleri varlıklara yatırım yapmayı tercih ettiklerini vurguluyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) Finansal İstikrar Raporu verilerine göre finansal sitemdeki hanehalkı finansal varlıklarının %34'ü Türk Lirası mevduatta, %33'ü döviz mevduatta, %10'u altında, %7'si hisse senetlerinde ve %6'sı Bireysel Emeklilik Sistemi'nde.
Köksal, "2020 boyunca Türk halkının en çok tercih ettiği yatırım araçlarının başında gelen mevduat faizlerinin enflasyon seviyesinin altında seyretmesi yatırımcıları alternatif yatırım araçlarına yönlendirdi" saptamasında bulunuyor.
Aynı zamanda Köksal'a göre gelişen finansal teknolojinin piyasalara ulaşmayı kolaylaştırması da bunda etkili oldu.
Balon var mı?
Diğer yandan dünya çapında yeni yatırımcı sayısının yükselmesi ve hisse senedi endekslerinde yaşanan artış, uzmanlarda balon endişesine neden oluyor.
New York Times gazetesine konuşan uzmanlar bu dönemi, 2000 yılının sonunda patlayan dot-com balonunun oluştuğu yıllarla kıyaslıyor.
1990'lı yıllarda teknoloji hisseleri öncülüğünde hisse senedi piyasalarında görülen yükseliş, 2000 yılı sonu itibarıyla hisse senetlerinin aşağı çakılmasıyla sonuçlanmıştı.
Boston merkezli varlık yönetim şirketi Grantham, Mayo, Van Otterloo şirketinden Ben Inker gazeteye yaptığı açıklamada, "En azından ABD'de böylesine bir çılgınlık internet balonundan beri görülmedi" dedi.
Florida Üniversitesi'nden finans profesörü Jay Ritter da, "20 yıl önceki gibi net bir balondan bahsedemeyiz; ancak o bölgeye doğru yaklaşıyoruz" diyor.
Diğer yandan analistler, piyasalardaki bu güven artışına rağmen hisse senetlerinin daha da yükselmesini beklemekte.
New York'taki varlık yönetimi şirketi Spears Abacus'tan Jeb Breece, bazı hisse senetlerinin hak ettiğinden daha değerli olduğunu düşünse de portfolyosunda bir değişikliğe gitmiyor: "Bütün bu gelişmelerden ötürü endişeleniyorum, ancak bir yandan da neden dursun ki… Daha zirveye varmadık."
"Çaresizliğin yarattığı bir balon"
Ekonomist Tunca bu tabloyu, "Çaresizliğin bir sonucu olarak finans piyasalarına artan ilginin yarattığı bir balon var ve bu balon aslında finans sektörünü reel sektörden uzaklaştırmış durumda" diyerek özetliyor.
Tunca'ya göre ABD gibi gelişmiş ülkelerde başlayacak normalleşme süreci piyasalarda dalgalanmalara yol açabilir, bu da Türkiye'nin de içinde olduğu gelişmekte olan ülke ekonomilerini etkileyebilir.
Bu yüzden ekonomistler yatırımcıların, uzmanlarla ve profesyonel portföy yönetimi şirketleriyle çalışmanın önemini vurguluyor.
Ekonomist Köksal, hisse senedi piyasalarına yapılan yatırımın uzun vadede olumlu sonuçlar ürettiğini aktararak bilinçli olmanın önemini vurguluyor:
"Hisse senetleri konusunda yeterli bilgi sahibi olmayan yatırımcıların birikimlerini profesyonel fon yöneticileri tarafından yönetilen yatırım fonlarına yönlendirmelerinde fayda var."