Handelsblatt gazetesi Türkiye'nin AB üyeliği sürecini sorgulayan bir yoruma yer veriyor:
“Avrupa toplumunun uygun bir şekilde yönetimi, daha bugün bile çok çeşitli sorunlar ve reforma ihtiyaç duyan yapısıyla oldukça zor. Kimse Müslüman 75 milyonluk bir halkı üye olarak isteyemez. Tüm bunların yanı sıra toplumdaki dengeler büyük oranda kayıyor ve görünüm kalıcı olarak yabancılaşıyor ki bunun birlik vatandaşlarına anlatılması artık zor. Birliğin işlerliği risk altında. AB ve Türkiye tam üyelik müzakerelerinden çıkış senaryosunu ortadan kaldırabilmek için yeni alevlenen diyalog dinamiğini kullanmalı. Ancak ortak zeminde Türkiye'nin AB ailesi üyeliği vizyonuna veda etmekten ziyade bir kandırmaca içerisindeler. Tabii ki ülke Avrupa'ya aittir buna şüphe yok. Ancak AB'ye ait mi? Hayır.“
Reutlinger General-Anzeiger'in Türkiye'nin üyelik müzakerelerine ilişkin yorumu şöyle:
“Sonunda AB üyelik müzakerelerine yeniden hareket gelecek. Erdoğan son dönemlerde sanki Türkiye'nin tam üyeliği artık hedefi değilmiş gibi bir izlenim uyandırdı. Bu noktada yanılıyor: Erdoğan basın özgürlüğünü göz ardı edip, insan ve yurttaşlık haklarını ayaklarıyla çiğnediği ya da Kürtlerin haklarını reddettiği sürece üyelik şansı artmayacaktır. AB ile yeni anlaşmanın ne kadar süreceği özellikle Ankara'ya bağlı. Brüksel, Suriye krizi devam ettiği sürece şantaj yapılabilecek durumda olacak.“
Die Welt gazetesinde Alman ordusunun planladığı Suriye harekâtına ilişkin bir yorum yer alıyor:
“Misyonun amacı ne? IŞİD'in yok edilmesi mi? Sadece hava saldırılarıyla bu başarılamayacaktır. Batılı ordu birlikleri bir opsiyon değil, Almanya acil durumda kendi askerlerini düşman bölgesinden alacak kurtarma birlikleri göndermek istemiyor. Peki, Esad'ın birliklerini desteklemek? Bakan Ursula von der Leyen ‘Esad ile hiçbir gelecek yok‘ diyor. Ancak ‚‘Suriye'de birliklerin burada da kabul edilebilecek bir bölümü var‘ ifadelerini de kullanıyor. Bu şekilde hükümet beceriksiz bir şekilde sonu belirsiz bir maceraya takılmış durumda. Hükümet, şekillendirici bir aktör değil, Fransa'nın beklentilerini uyguluyor. Böylece Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in oyununa gelme olasılığı da artıyor. Almanya bu bedeli ödemeye hazır mı?“
Paris'te düzenlenen BM İklim Zirvesi'ne 150 ülkenin devlet ve hükümet temsilcileri katılıyor. Stuttgarter Zeitung konuya ilişkin bir yoruma yer veriyor:
“Başarısız ya da başarılı olsun Paris'teki zirve her halükarda tarihi olacak. Konferans daha şimdiden rekor kırdı. Daha önce hiç bu kadar devlet başkanı bir yerde bir araya gelmemişti. Dünya'nın Paris'teki günlerde sahip olduğu şans bir kez daha gelmeyecektir. Açılışta devlet başkanlarının ulvi sözleri eksik olmadı. Ancak Paris'teki BM Konferansı sadece tarihte bir dipnot olarak kalmamalı, sözleri eylemler izlemeli.“