Gündem

Türkiye-ABD ilişkilerinde "yeni dönemin" belirleyici unsurları neler olacak?

14 Temmuz 2023 06:15

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden, NATO Zirvesi için gittikleri Litvanya'nın başkenti Vilnius’ta salı günü bir araya geldi. Görüşmenin havasını ve kullanılan dilin tonunu belirleyen gelişme ise Pazartesi günü Türkiye-İsveç-NATO liderlerinin üçlü görüşmesi oldu.

Türkiye, İsveç’in ittifak üyesi olmasına ilişkin Katılım Protokolü’nü onaylanmak üzere TBMM’ye göndereceğini açıkladı. Ankara böylece başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin konuyla ilgili kaygılarını giderdi. İsveç konusunun sorun olmaktan çıkması, Erdoğan’ın hem Biden hem de diğer Batılı liderlerle diyaloğunu olumlu etkiledi.

Bu ortamda gerçekleşen Erdoğan-Biden görüşmesi, her iki ülke tarafından da olumlu ve verimli olarak değerlendirildi. Erdoğan, liderler arasında diyaloğun süreceği yeni bir döneme işaret etti. Biden da hem yayımladığı video mesajla hem de gazetecilere yaptığı açıklamalarla, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğini övdü ve birlikte çalışma isteğini dile getirdi.

Öncelik F-16'ların satışı

Türkiye-ABD ilişkilerinin bundan sonraki seyrini belirleyecek unsurlar arasında hem ikili hem de küresel ve bölgesel konular bulunuyor.

Bu konuların başında Türkiye’nin ABD’den satın almak istediği 40 adet yeni F-16 savaş uçağı bulunuyor. Türkiye, hava kuvvetlerinde bir zafiyet yaşamamak için 2021 sonunda ABD’den, 40 yeni F-16 ve filosundaki mevcut uçaklar için de 79 adet modernizasyon kiti almak istediğini bildirmişti. İkili ilişkilerdeki sorun ve Amerikan Kongresi’ndeki Türkiye karşıtı ortam nedeniyle süreç tamamlanamamıştı.

Amerikan Kongresi’nde birçok üye İsveç ile ilgili katılım onayının verilmemesi durumunda Türkiye’ye F-16 satışına izin vermeyecekleri açıklamış ve böylece iki konu arasında bağlantı kurulmasını sağlamışlardı.

Türkiye’nin İsveç’e gerekli onayı vereceğini açıklamasının, F-16 satışı konusunda başından bu yana istekli olan Biden yönetiminin elini güçlendireceği değerlendirmeleri yapılıyor. Erdoğan, Vilnius dönüşü basına yaptığı açıklamada, “F-16’ların satışıyla ilgili Biden ve yönetimi aslında ülkemiz lehine bir tutum sergiliyor. Şu anda gerek kendisi gerek Dışişleri Bakanı ‘Biz bu işin üzerindeyiz, takipçisiyiz’ dediler” ifadelerini kullandı.

Amerikan basınına yansıyan haberler, Biden ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Bob Menendez başta olmak üzere önde gelen Kongre üyeleriyle teması artırdığını, F-16 satışının yakında Kongre'de görüşülebileceğine dikkat çekiyor.

Kongre’nin, satışla ilgili bildirimin yapılmasının ardından itiraz için 15 günlük bir süresi var. Bu sürede itiraz edilmezse yönetim satış için prosedürleri başlatabiliyor. ABD yönetimi, 79 modernizasyon kiti için nisan ayında Kongre’ye bildirimde bulunmuş ve Kongre’den herhangi bir itiraz gelmemişti.

Modernizasyon kitleriyle ilgili süreçte itiraz etmeyen Menendez ve diğer Kongre üyelerinin, İsveç ile ilgili onay sözünün alınmasının ardından 40 savaş uçağı ile ilgili bildirime de karşı çıkmama olasılıkları yüksek.

Buna ek olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in Vilnius’ta son derece olumlu atmosferde bir görüşmeleri ve Erdoğan’ın basın toplantısında Türkiye’nin F-16 savaş uçaklarını Yunanistan’a karşı kullanmak gibi bir niyetinin olmadığını kaydetmesi de Amerikan Kongresi’ne olumlu yansıyacak gelişmeler arasında görülüyor.

S-400 konusunda ilerleme olur mu?

Türkiye-ABD ilişkilerine son dönemde en çok zarar veren gelişmelerden biri, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri alması ve bunu 2019'da topraklarında konuşlandırmasıydı.

Bu gelişmeye son derece sert yanıt veren ABD, önce Türkiye’yi F-35 yeni nesil savaş uçağı programından çıkarttı, daha sonra Ankara'ya ABD’nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Yasası (CAATSA) kapsamında beş maddelik bir yaptırım paketi uyguladı. Hâlâ yürürlükte olan yaptırımların kalkmasının tek yolu, Türkiye’nin S-400 sistemine ev sahipliği yapmaması.

Eski Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, son dönemde basına yaptığı açıklamalarda, ABD’nin S-400 sorunun çözümü için zaman zaman önerilerde bulunduğunu ancak Ankara’nın bunları kabul etmediğini söylemişti. Çavuşoğlu, bu öneriler arasında S-400’lerin Rusya’nın 24 Şubat 2022'de işgale başladığı Ukrayna’ya verilmesi olduğunu da belirtmişti.

Diplomatik kaynaklar, S-400 sorununun nasıl çözüleceğine ilişkin taraflar arasında henüz bir anlayış birliğinin gelişmediğine dikkat çekiyor. Olası çözüm yolunun, Türkiye-Rusya ilişkilerine yansımaları olacağına dikkat çekiliyor ve bunun da durumu daha da karmaşıklaştırdığı belirtiliyor.

Türkiye, F-35 programından çıkarıldıktan sonra hava kuvvetlerinde zafiyet olmaması için F-16 başvurusunda bulunmuştu. F-35’ler için yaklaşık 1.4 milyar dolar ödeyen Türkiye, bu paranın iade edilmesini istiyor.

ABD ile en önemli sorun Kuzey Suriye

Türkiye ile ABD arasındaki en önemli sorun Washington’un Kuzey Suriye’de büyük kısmını Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDF), IŞİD ile mücadele için askeri ve siyasi destek vermesi oluşturuyor.

Türkiye, YPG’yi "PKK’nın Suriye kolu" olarak görüyor ve YPG'nin Suriye’nin kuzeydoğusunda ayrı bir devlet kurmayı hedeflediğini iddia ediyor. ABD’nin askeri desteği sayesinde bu bölgede YPG’nin hakimiyet kurduğunu belirten Türkiye, en son Ekim 2019'da düzenlediği sınır ötesi operasyonlarla bu projeyi engellemek durumunda kaldığını kaydediyor.

Bu iddiaları reddeden ABD, SDF ile ilişkinin taktiksel olduğunu belirtiyor, amaçlarının IŞİD’in yeniden canlanmasını önlemek olduğunu vurguluyor.

Erdoğan-Biden görüşmesinde bu konunun ne kadar yer tuttuğu bilinmiyor. Ancak Erdoğan, NATO Zirvesi sonunda düzenlediği basın toplantısında isim vermeden, “ABD’nin terör örgütleriyle çarpık ilişkisinin” verdiği zarardan bahsetti. Türkiye’nin talebi doğrultusunda, “terörle mücadele” konusunda NATO bildirgesine daha kararlı ifadeler konsa da, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan konuyla ilgili yapılan açıklamada, “Washington’un SDF ile ortaklığının süreceği” ifadesi dikkati çekti.

Bu konuda yakın dönemde kesin sonuç çıkması beklenmiyor. Buna karşın Türkiye’nin Suriye ile normalleşme sürecinin de ABD’de rahatsızlık yarattığı biliniyor. İki sürecin nasıl gelişeceği, hem sahadaki gelişmelere hem de Türkiye-Suriye normalleşme görüşmelerine bağlı olarak görülecek.

Ukrayna konusunda görüşler örtüşüyor

NATO Zirvesi’nde görüldüğü gibi Batı açısından en yaşamsal konu, Rusya’nın işgal girişimiyle başlayan Ukrayna savaşı. Türkiye’nin savaş boyunca izlediği politika, genel olarak Batı tarafından yapıcı ve olumlu karşılanıyor.

Bu kapsamda, Erdoğan’ın Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelensky’nin son Türkiye ziyaretinde verdiği mesajlar ve alınan kararlar, hem Kiev hem de NATO başkentleri tarafından olumlu karşılandı.

Bu sürecin en önemli başlıklarından biri tahıl koridoru girişimi. Türkiye’nin girişimin sürmesi için yürüttüğü diplomasi takdir görüyor. Erdoğan son mesajlarında 17 Temmuz’da süresi dolacak olan girişimin uzatılması için Rusya ile temasların sürdüğünü, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in önerileri çerçevesinde müzakerelerin devam ettiğini kaydetmişti. Tahıl koridoru girişiminin uzatılmasına ilişkin alınacak olumlu kararın Ankara’nın rolü ve ağırlığı açısından olumlu etkiler yaratacağı öngörülüyor.

Rusya'ya yaptırımların delinmesi olasılığı

Bu süreçte Batı’da soru işareti yaratan konu ise Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin giderek derinleşmesi ve nükleer santral inşası gibi stratejik alanları da kapsaması. ABD ve Avrupa Birliği’nin (AB) yaptırımlarının başladığı dönemden itibaren Türkiye ve Rusya arasındaki ticaret hacminin artması, Rusya’nın Batı pazarlarından ulaşamadığı elektronik ve teknolojik ürünlere Türkiye aracılığıyla ulaştığı kaygılarına neden olmuştu.

Türkiye ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dışında alınan yaptırım kararlarına ilkesel olarak uymadığını ancak Rusya’nın ABD ve AB yaptırımlarını Türkiye üzerinden delmesine izin vermediğini kayda geçirmişti.

Diplomatik kaynaklara göre taraflar arasında bu konuda yeterli bir diyalog ve işbirliği ortamı var ve yakın gelecekte ciddi bir sorun çıkması beklenmiyor. Türk bankaları ve büyük girişimcilerin olası bir yaptırım delinmesi durumunda ortaya çıkacak sorunların farkında olduğu da kaydediliyor.

Bununla beraber Putin’in Ağustos ayında Türkiye’ye yapması beklenen ziyaret ve bunun hem Türk-Rus ilişkilerine hem de Ukrayna savaşına etkileri, dikkatli şekilde izlenecek gelişmeler arasında bulunuyor.

Beyaz Saray'a davet olur mu?

20 Ocak 20212de göreve gelen Joe Biden, Erdoğan ile zirveler marjında birçok kez bir araya geldi ama Türk Cumhurbaşkanı’nı resmi bir ziyaret için davet etmedi.

Erdoğan, en son Donald Trump’ın başkanlığının ilk aylarında 15-16 Mayıs 2017’de Beyaz Saray’da ağırlanmıştı. O ziyaret sırasında Türk Büyükelçiliği önünde yaşanan olaylara Cumhurbaşkanlığı korumalarının dahil olması Türkiye-ABD arasında bunalıma neden olmuştu.

Erdoğan, Biden ile görüşmesi sırasında iki ülke arasında kurulan Stratejik Mekanizma’ya atıfta bulunmuş ve bu mekanizmanın bundan sonra liderler düzeyinde sürmesi gerektiğini kaydetmişti.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın daha önce yaptıkları görüşmelerde gelecekteki ziyaret trafiğini de ele aldıkları biliniyor. Ancak henüz Beyaz Saray’dan Erdoğan’a resmi davet gittiğine ilişkin bir açıklama ya da bilgi bulunmuyor.