Dünya

Türkiye-AB hattında kritik dönemeç: Tamam mı, devam mı?

Türkiye-AB hattında ‘ara bilançonun’ çıkartılacağı 7 Mart zirvesi önemli bir dönüm noktası. Türkiye’nin kararlılığını, eylemlerine yansıtmasını isteyen Almanya Başbakanı Merkel kritik kararların arifesinde.

05 Mart 2016 15:10


Sığınmacı krizine çözüm bulmak amacıyla AB ile Türkiye arasında 7 Mart’ta Brüksel’de yapılacak zirve, önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor.

Almanya Başbakanı Angela Merkel, 13 Mart’ta üç eyalette yapılacak seçimler öncesinde, zirveden somut sonuçlar almayı ve izlediği politikaya desteği arttırmayı hedefliyor.

Ege Denizi üzerinden kontrolsüz göçün önlenmesi ve insan kaçakçılığıyla mücadele konularında Türkiye’nin son haftalarda attığı adımları olumlu olarak değerlendirilirken, yine de ilk iki ayda 110 bin sığınmacının Yunanistan’a ulaşmasının çok yüksek bir rakam olduğu, Türk tarafından daha hızlı ve etkili adımlar atmasının beklendiği belirtiliyor.

Merkel, zirve öncesinde durum değerlendirmesi yapmak ve beklentilerini aktarmak amacıyla Türk mevkidaşı Ahmet Davutoğlu ile pazar günü ikili bir görüşme gerçekleştirmeyi planlıyor.

Merkel kritik kararların arifesinde

Geçen yılın yaz aylarında başlayan mülteci akını, Avrupa Birliği içinde bölünmelere yol açarken, liderlik üstlenen ve krizin çözümü için üç ayaklı bir planı devreye sokan Merkel, gelecek günlerde kritik bazı kararlar almak zorunda.

Merkel bugüne kadar sınırları kapatma, sığınmacılar için üst sınır belirleme çağrılarına karşı çıktı. Bunun yerine, krizin asıl sebeplerine odaklanmak ve Türkiye ile işbirliği içerisinde soruna çözüm bulmak gerektiğini savundu.

Merkel’in planı, Türkiye’deki sığınmacıların durumunun iyileştirilmesini, Yunanistan ile Türkiye arasındaki AB dış sınırlarında güvenliğin arttırılmasını, AB ülkelerinin bir plan çerçevesinde Türkiye’deki sığınmacıların bir bölümünü kabul etmesini öngörüyor.

Merkel, Ankara ile bu yakın işbirliği kapsamında, Türkiye’nin tam üyelik sürecinin yeniden canlandırılması, vize kolaylığı konuları için düğmeye bastı.

Hızlı ve somut adımlar bekleniyor

Diplomatlar, Merkel’in planının Almanya içinde ve Avrupalı ortakları arasında bazı eleştirilerle karşılaştığını, başarısının bu ay içinde alınacak somut sonuçlara bağlı olduğunu kaydediyorlar. Berlin’in bu ay içerisinde Ankara ile işbirliğinde “yola devam mı tamam mı” sorusuna yanıt arayacağı belirtiliyor.

Merkel, beklentilerinin karşılanmadığı kanaatine varması halinde, Türkiye için açılan fırsat penceresinin de adım adım kapanması riski bulunuyor.

Bu kararda belirleyici olacak en önemli kıstas, Türkiye üzerinden Avrupa’ya gelen sığınmacı sayısında ciddi bir azalma olup olmayacağı.

Berlin’de yapılan değerlendirmelere göre Türkiye’nin son haftalarda attığı yapıcı adımlara karşın özellikle insan kaçakçılığı şebekelerinin tasfiyesine yeterli ağırlığı vermemesi alınan önlemlerin sonuç vermesini geciktiriyor.

Bununla birlikte AB, Türkiye ile işbirliğinde somut sonuçlar alabilmek için yoğun girişimlerini sürdürüyor. Bunun en önemli halkalarından birini NATO gemilerinin Ege’de insan kaçakçılarına karşı göreve başlaması oluşturuyor.

NATO düğümü çözüldü

Ege’deki NATO misyonuyla ilgili iki haftadır perde arkasında yaşanan gerilimde, Ankara’dan yumuşama sinyalleri geldiği ve düğümün çözüldüğü öğrenildi.

Brüksel’deki yoğun temas trafiğinin ardından Çarşamba geç saatlerde bir formül üzerinde uzlaşıldı. Buna göre NATO misyonu kapsamında görev yapan Türk gemileri Yunan kara sularına girmeyecek, yine NATO misyonu kapsamındaki Yunan gemileri de Türk kara sularına girmeyecek.

Türkiye kendi toprakları üzerinden gittiği belirlenen tüm kaçak göçmenleri geri kabul etmeye hazır olduğu mesajını verdi. Ancak uluslararası sularda NATO gemileri tarafından kurtarılacak kaçak göçmenlerin iadesi konusunda pürüzler devam ediyor. AB hukukçularının, savaşlardan ya da siyasi baskılardan kaçanların iltica hukukundaki hakları açısından durumu değerlendirmekte olduğu belirtiliyor. Bu arada NATO’nun Ege’de görev yapacak gemi sayısını gelecek günlerde Avrupalı müttefiklerden gelecek yeni katılımlarla arttıracağı ve daha küçük, hareket kabiliyeti daha fazla gemilere ağırlık vereceği de gelen bilgiler arasında.

Gerilimin perde arkası

Almanya’nın girişimleri, Türkiye ve Yunanistan’ın onay vermesiyle geçen ay üzerinde anlaşmaya varılan NATO’nun Ege görevi, bürokratik pürüzler nedeniyle gecikmeli olarak başlıyor.

Edinilen bilgilere göre görev Türk tarafında bazı soru işaretlerine yol açarken, görev alanının belirlenmesi, irtibat subaylarının görevlendirilmesi gibi detaylar da sürecin uzamasına yol açtı.

Ege Denizi’nde kaçak göçün önlenmesi çabalarına destek niyeti taşımakla birlikte, NATO’nun kendi üyesi bir ülkede keşif ve izleme görevine girişmesinin ve bu görevin herhangi bir süreyle kısıtlanmamış olmasının da rahatsızlıklara yol açtığı iddia ediliyor.

Batılı kaynaklar, Türkiye ile Yunanistan arasında Ege’de kıta sahanlığı ve hava sahasına dair anlaşmazlıklara rağmen bu işbirliğinin sağlanmış olmasının, siyaseten ileriye dönük atılmış yapıcı bir adım olduğunu vurguluyorlar.

Alman polisler görevde

Kaçak göçle mücadelede hızlı ve somut sonuçlar almayı hedefleyen işbirliği adımları, NATO ile de sınırlı değil.

Almanya, Türkiye ile ikili işbirliği kapsamında da yeni mekanizmaları hayata geçiriyor. Aralarında Türk kökenli Alman polislerin de bulunduğu yaklaşık 40 Alman emniyet mensubu, yakın işbirliği kapsamında yakında Türkiye'de göreve başlıyor.

Varılan mutabakat doğrultusunda Alman polislerin gerektiğinde sahada da görev yapması öngörülüyor. Ancak Türk tarafının şu aşamada üniformalı Alman polislerinin sahada olmasına çok da olumlu bakmadığı gelen bilgiler arasında.

Diplomasi trafiği hız kesmiyor

Bu arada Pazartesi günü Brüksel'de liderler öğle yemeğinde Türkiye ile süreci görüşürken Alman Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier’in yakın mesai arkadaşı, İkili İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer, Ankara’da kritik temaslarda bulunacak.

Bir hafta sonra da Almanya’nın AB’den Sorumlu Bakan Michael Roth Türkiye’yi ziyaret edecek. Edinilen bilgilere göre Roth’un görüşmelerinin odağını ise sivil toplum, insan hakları ve demokratik reformlar oluşturacak.