Turkcell’in fikir babası da olan Çöpüne Sahip Çık Vakfı Başkanı ve iş adamı Murat Vargı, Türkiye'nin diğer ülkelerden çok çalışkan bir iş gücü, istikrarlı hükûmete sahip olması ve yaratıcı bir iş dünyasının varlığıyla ayrıldığını söyledi.
"Türkiye'ye yatırım için bir fırsat penceresi var" diyen Vargı, Sabah'tan Tuba Kalçık'a konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan öncülüğünde hayata geçirilen Sıfır Atık Projesi sayesinde çok önemli adımların atıldığını söyleyen Vargı'nın Kalçık'ın sorularına verdiği yanıtların bir bölümü şöyle:
(...)
■ Çöpüne Sahip Çık Vakfı olarak hedefleriniz neler?
Kendimi bildim bileli doğa ve yeşil tutkunuyum. 2000'lerin başından beri ormanlarda, parklarda yürüyüş yaparken etraftaki çöplerden rahatsızlık duymaya başladım. Belli noktalara uyarı tabelaları yaptırarak, belediyeler ile görüşüp ufak çaplı temizlikleri teşvik ederek başladı çöple savaşım. Sonra gördüm ki, sorun daha vahim ve bu çalışmaları geniş kitlelere yayacak bir vakfa ihtiyaç var.
Bugün vakfımızın çalışmaları ile ulusal ve yerel televizyonlar, toplu taşıma araçlarında bulunan ekranlar, billboardlar üzerinden 45 milyon kişiye ulaşarak çöpün çöpe atılması, geri dönüştürülmesi ve azaltılması konularında farkındalık yarattık. 8 yaş grubu çocuklara yönelik olarak Çöpü Sıfırla kart oyununu tasarladık. Kocaeli'nde hayata geçirdiğimiz Çöpüme Sahip Çıkıyorum eğitimleri devam ediyor.
Hedefimiz çevrede çöp, yemiş kabuğu, izmarit atığı görmediğimiz, vatandaşların geri dönüşüm ve çöpün azaltılması konusunda bilinçle davrandığı bir dünya yaratmak. Hedef sıfır atık.
■ Toplumsal alana sunduğunuz katkılardan dolayı ödül aldınız...
Vakfı kurduktan sonra fark ettik ki, çöp konusu sadece Türkiye'de değil, dünyanın diğer ülkelerinde de sorun. İskandinav ülkeleri ve nüfusun daha seyrek olduğu ülkeler geri dönüşüm ve çöpün azaltılması konusunda oldukça ileriler ancak nüfus yoğunluğu olan her ülke çöp sorunu ile uğraşıyor.
Maalesef dünya okyanuslarının tümünde giderek büyümekte olan çöp adaları bulunuyor.
Biz görmesek bile attığımız her parça plastik bir şekilde dünyanın bir yerinde yüzlerce yıl çevreye, doğal hayata zarar vermeye devam ediyor.
Hatta bir çalışmaya göre; bizler de her yıl bir kredi kartı boyutunda plastiği su ve besinler yolu ile yiyoruz. Görüyorsunuz ki sağlık, iklim, doğal denge de etkileniyor. Vakıf olarak çalışmalarımızı küresel bir boyuta taşıyarak, benzer alanlarda çalışan kurumlar ile iyi uygulamaları paylaşıyor, işbirlikleri yaparak etki alanımızı genişletiyoruz.
Geçtiğimiz yıl Monaco'da Monaco Prensi; Ahlak, Çevre ve Davranış alanında bizi ödüle layık gördü.
■ Türkiye ekonomisine dair beklentiniz neler?
Şu an dünyada ve Türkiye'de bir ekonomik yavaşlama görüyorum.
Asya'da Çin'in, Avrupa'da Almanya, İtalya ve Fransa'nın yavaşlayan bir ekonomisi var. Yanı başımızdaki savaş, göç dalgaları, ülkemizi de menfi şekilde etkiledi. Ancak Türkiye'yi diğer ülkelerden ayıran husus; çok çalışkan bir iş gücünün, istikrarlı hükümetinin, yaratıcı bir iş dünyasının olması. Bu yüzden varlıklarda değer kaybı yaşamamıza rağmen bu, önümüze bir fırsat çıkarttı. Ve bu fırsatı da bazı yabancı yatırımcıların değerlendirmeye başladığını görüyoruz. Türkiye'ye yatırım için bir fırsat penceresi var.
Söyleşinin tamamı için tıklayın