140’tan fazla ülkeye ihraç edilen ve 350 milyon dolarlık sektör oluşturan Türk dizilerini Dubai merkezli uydu kanalı şirketi MBC, yayınlamama kararı aldı. Bir süredir Suudi ve BAE televizyonlarında yorumcular “Türk kültürünün Arap evlerini işgal ettiğini” savunuyordu. Northwestern Üniversitesi’nin Katar kampüsünde, medya bölümünde çalışmalarını yürüten Yardımcı Doçent Miriam Berg, Türk dizilerinin etkisini anlamak için Katar’daki 100 gençle yüz yüze görüştü. Alman akademisyen, “Türk dizilerinde, Arap dünyası için tabu konular var. Arap izleyicinin Batı tarzı yaşam konusundaki merakını tatmin ediyorlar” dedi. Berg, "Gümüş yayınlandıktan sonra boşanmaların arttığını hepimiz gördük. Kadınlar eşlerinin Kıvanç Tatlıtuğ karakteri gibi olmasını istiyor" ifadesini kullandı.
Yrd. Doç. Dr. Miriam Berg'in Habertürk'te yayımlanan (12 Mart 2018) söyleşisi şöyle:
- Türk dizileri neden Ortadoğulu izleyiciyi çekiyor?
Farklı bir açıdan yanıt vermek istiyorum. Dublaj... Genellikle yerel dildeki yapımlar, dublajlı yapımlara göre daha çok tercih edilir. Ama Türk dizileri vakasında dublajlı yayın Arap izleyiciyi Türk kültürüne daha da çok yakınlaştırdı. Dizilerin hemen hemen hepsine dublaj yapılması, Türk içeriğinin bölgede çok fazla izlenmesini sağladı. Dillerdeki benzerliğin de bunda çok büyük katkısı var. Seyirci ayrıca dizilerdeki etnik, kültürel yakınlığı çok seviyor. Biliyorsunuz Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra Türklerle ilgili düşünceler genellikle olumsuz yöndeydi. Türkler için de aynısı geçerli. Ama dizilerle birlikte benzerlikler negatif düşüncelerin yok olmasını sağladı.
- Başka?
Türk dizilerininde Arap dünyası için tabu olan şeylerin yer alması. Alkol tüketimi, evlilik öncesi cinsellik gibi. Batı yapımlarında da aynı şeyler var ama burada kabul görmüyor. Türk dizilerindeki tabular, kültürel olarak daha kabul edilebilir görülüyor. Bence dizileriniz Arap izleyicinin Batı tarzı yaşam konusundaki merakını tatmin ediyor. Altını hep çizdiğim kültürel yakınlık. Geçen yıl Atina’ya bir konferansa gittim, Türkiye’den de akademisyenler vardı, dizilerin başarısının nedeni olarak yakın kültüleri gösterince Türk akademisyenler alındı. Türkler kendilerini daha Batılı görüyorlar ama şu da bir gerçek ki Ortadoğu’yla farklılıktan çok benzerliğiniz var.
- Türkler Arap kültürüne yakınlık konusunda hassas olabiliyor...
Emin olun aynısı Araplar için de geçerli. Biliyorsunuz pembe diziler aslında dünyada bir trend. Türk yapımcılar küresel formatı yerelleştirme konusunda çok başarılı. Kendi kültürel alanlarını yarattılar, öyle ki kendi coğrafyalarının ötesine geçtiler. Uzun lafın kısası, Türklük, artık onu nasıl ifade ediyorsanız, Arap seyirciyle bir uyum yakaladı.
- Dizileri en çok hangi profil izliyor?
Mesela görüştüğüm Batı eğitimli, iyi gelir grubundan gelen gençler, kendi istekleriyle izlemiyor. Daha çok pasif izleyici. Yani evde anneleri izliyor, onlar da diziye maruz kalıyor. İzleyici kitlesi daha çok kadınlar, özellikle ev kadınları. Yeni bir araştırma yapıyorum. Burada gördüğüm sonuçlara göre, Arapça eğitim alanlar Türk yapımları daha çok izliyor.
- Müslümanlığın ne kadar etkisi var?
Hayli fazla. Dizilerde Müslüman ve modern bir toplumun resmedilmesi izleyiciye çok çekici geliyor. Gerçi dizilerde dini motifler çok baskın değil. Namazı mesela cenazede görüyorsunuz, başörtüsünü genellikle yaşlılar takıyor. Son yıllarda görünürlüğü arttı ama... Fakat kısıtlı motifler bile bir yakınlık yaratıyor. Bir de Türk dizileri ne kadar liberal olsa da hep muhafazakâr bir sosyal çerçevede ilerliyor. Batı yapımlarında kürtaj hiç de kötü bir şey değil. Türk dizilerindeyse kürtaj seçeneği orada fakat sonunda karakterler hep muhafazakâr tercih yapıyor yani “Kürtaj olmayacağım” diyor. Araplar da bunu çok seviyor.
- Peki ya laiklik? Araştırmanızda bazı katılımcıların sık sık laik kimliğe vurgu yaptığını gördüm.
Evet önemli bir unsur. Türkiye kesinlikle modern, Doğu ve Batı değerlerini harmanlayan bir ülke olarak görülüyor. Model bir ülke olarak da görüyorlar. Fakat asıl önemli olan unsurlardan biri dizilerde resmedilen sosyal ilişkiler, örneğin muhafazakâr aile yapısı. Farklı jenerasyondan fertler bir arada yaşıyor mesela. Bir yandan Arap kadınlar, güçlü kadın karakterleri de çok seviyor. Kadınların erkeklerle eşit, ayaklarının üzerinde duran, güçlü karakterler olması onları etkiliyor. Müslüman bir toplumda güçlü kadın karakterler olması Arap izleyici için farklı bir şey.
- Araştırmanızda Arap erkeklerin, kadınların Türk dizisi izlemesini bir tür zayıflık olarak gördüğünü belirtmişsiniz...
2008 gibi Gümüş dizisi buralarda çok popüler oldu. Dizideki erkek ve kadın karakter arasındaki büyük aşk, eşiyle sürekli ilgilenen romantik erkek karakteri Arap kadınların dünyasında bir pencere açtı. Eşlerinin kendilerine aynı şekilde muamele etmesini istediler. Artık Türk dizileri neredeyse “romantizm” kelimesiyle eşanlamlı.
- Erkekler memnun değil galiba...
(Gülüyor) Kesinlikle. Gümüş yayınlandıktan sonra boşanmaların arttığını hepimiz gördük. Kadınlar eşlerinin Kıvanç Tatlıtuğ karakteri gibi olmasını istiyor. Tüm bunların yanında dizilerinizde aktörlük kalitesi ve yapımlar çok iyi. İstanbul’un en iyi mekânları kullanılıyor. Körfez’de yaşayan ve etrafı çölle kaplı, yılın çoğunu çok sıcak havada geçiren biri için deniz, orman görmek çok egzotik. Eskiden zengin Araplar manzara görmek için Los Angeles’a giderdi ama artık Türkiye var.
Yumuşak güç olarak Türk dizileri
- 15-18 arasında, yüksek gelir grubundan gençler katıldı.
- Gençlere Muhteşem Yüzyıl gibi dizilerden bölümler izletildi.
- “Türkiye hakkında ne düşünüyordunuz, fikriniz değişti mi?” gibi sorular yöneltildi.
Katarlı erkek katılımcı: Biz Katarlılar genellikle İngiltere ya da Fransa’ya gidiyoruz. Çoğumuzun orada evi var. Ama Türkiye’yi keşfettik. Hem çok güzel hem de orada Doğu ve Batı’ya dair her şey var. Türkiye’de alışverişe bayılıyoruz, bazı akrabalarım ev de aldı.
Filistinli/Kanadalı erkek katılımcı: Türkiye sizi gururlandırıyor. İstanbul bir Müslüman şehri gibi, Türklerin tarihten gelen başarılarını gösteriyor. Ama bir yandan da laiklik var, sanırım bu daha derin bir kimlik. Türkiye’ye has bir şey. Orada Müslüman olmak iyi hissettiriyor.
- Araştırmanızda katılımcıların çoğu tarih ve doğanın iç içe olmasını vurgulamış, değil mi?
Evet. Türkiye’nin zengin kültürü, Osmanlı mirası; müzelerinin, saraylarının, camilerinin etkileyiciliği Araplara muhteşem geliyor. Osmanlı’yı artık bir baskı dönemi olarak görmüyorlar hatta hayranlık duyuyorlar. Müslümanlık burada ön plana çıkıyor, “Batılıların yanında hiç değilse Müslüman bir imparatorlukmuş” diyorlar. İnanmayacaksınız ama burada mutfakta çalışan bir kadın var, orta yaşlarda. İşte onu cep telefonundan Türk dizisi izlerken buldum. Hem de Türkçe izliyordu. Katar’da pek çok kişi dizileri orijinal dilinde yani Türkçe izliyor. Çünkü dublaj yapılmasını bekleyecek kadar sabredemiyor! Bazı öğrencilerim diziler sayesinde Türkçe öğrendi.
- Dizilerin Türkiye’ye turizmi ne kadar tetiklediğini düşünüyorsunuz?
Biliyorsunuz burası çok zengin bir bölge. Dizilerdeki şatafatlı yaşam tarzı tabii ki seyirciyi çok etkiliyor. O ışıltıyı kendileri gidip görmek istiyorlar. Turizm rakamları da zaten bunu ortaya koyuyor. Bence diziler Türkiye’nin elindeki en iyi marka aracı.
- Türkiye’nin yumuşak gücüne ne kadar katkı yaptılar?
Tabii ki katkı yaptı ama şunu unutmamak gerek. Türk dizileri başarılı oldu çünkü Türkiye finansal açıdan gelişti. Yani sadece yumuşak değil sert güce de bağlı bu durum. O dizileri izleyen ve Türkiye’ye gidenler gerçekten o ışıltıyı görmeseydi etkisi olmazdı. Zengin yaşam, iyi kıyafetler, güzel makyaj vs. Türkiye’ye gidip bunları deneyimlemek istiyorlar. Çevremdeki pek çok kişi İstanbul’da alışveriş yapmaya bayılıyor.
- Araştırmanızda Türk ordusunun gücüne bile vurgu var...
Evet. Çok çekici geliyor. Türkiye’nin NATO üyesi olması, bir yandan da Müslüman ülkelerin çıkarlarını savunması çok önemli.
- Katılımcılardan birinin şu ifadesi çok ilgimi çekti: “Eskiden Türkiye’yi medeniyetsiz bir ülke zannederdim. Diziler fikrimi değiştirdi.” Aslında bu, Arapların Türkiye’ye ne kadar uzak olduğunu göstermiyor mu?
O öğrenci bu durumu çok güzel anlattı, evet. Mesela Lübnanlı bir katılımcı vardı, 4 sene önce konuştuğumuzda Türkiye’den neredeyse nefret ediyordu. Fakat son konuştuğumda “Lübnan’da herkes Türkiye’ye bayılıyor” dedi. Dizilerin algıyı kısa sürede nasıl değiştirdiğini gösteriyor.
- En popüler oyuncular kim?
Erkeklerde Kıvanç Tatlıtuğ -ki kendisi çok yakışıklı (gülüyor)- ve Burak Özçivit. Kadınlarda Beren Saat ve Tuğba Büyüküstün. Ve tabii ki Muhteşem Yüzyıl oyuncuları.
- Son yasak kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eminim ki hayranlar hayal kırıklığı yaşıyor. Fakat bu insanlar dizilere gerçekten çok düşkün, yasak kararı da pek etkili olmaz çünkü çoğu internet üzerinden izliyor.