Gündem

TÜİK Başkanvekili Toprak'tan seçmen itirafı

TÜİK Başkanvekili Toprak, 6 milyon yeni seçmen iddialarına ilginç açıklamalar yaptı

09 Mart 2009 02:00
Türkiye İstatistik Kurumu Başkanvekili Ömer Toprak seçmen sayılarının dayandırıldığı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi'ni 2008 yılında İçişleri Bakanlığı'na devrettiklerini dile getirerek, 'Ben nüfus açıklayacağım, gidip İçişleri'nden alacağım. Ben devrettim. Daha sonra ne oldu bitti ben bilmiyorum. Ben bitirdim devrettim gitti benim işim yok' diye konuştu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), önce 2007'de gerçekleştirdiği Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi ile birden bire 6 milyon artan seçmen sayısıyla tartışıldı. Ardından da sanayi üretimine ilişkin açıkladığı hatalı veriyle kamuoyunun gündemine geldi. Bu gelişmeler de TÜİK'in verilerine ilişkin eleştirileri yeniden canlandırdı.

Sanayi üretimi verilerinde tekstildeki yüzde 40 hatayı görerek kuruma uyarı görevi yapan Referans gazetesi TÜİK'te neler oluyor, gerçekten sistemde mi bir sorun var sorularına yanıt aramak için Ankara'da Başkanvekili Ömer Toprak ile görüştü. TÜİK'in başında 1992'den beri kurumun her kademesinde çalışan Toprak, özellikle 6 milyon yeni seçmen iddialarına ilginç açıklamalar yaptı. Ancak tüm konuşma boyunca TÜİK'in bazen hata yapsa da dünya standartlarında veri üretimi gerçekleştirecek sistemleri kurduğunu anlatan Toprak, "Türkiye'de rakam okuma kültürü yok. Bunu oluşturmak istiyoruz" dedi.

Gelişmiş ülkelerde istatistik rakamları çok önemlidir. Piyasalar her ay açıklanacak verilere odaklanır ve ona göre pozisyon alır. Türkiye'de ise açıklanan rakamlara her zaman bir güvensizlik var.
Türkiye'de rakam okuma kültürünün çok başlarındayız. Bir ülkede eğer insanlar istatistik üretmekle görevli kurumları "Ben kendime bakıyorum TÜİK'in yayımladığı rakam benimle örtüşmüyor" diye eleştirebiliyorlarsa anlayın ki o ülkede henüz işin başıdır. Daha çok yol kat edilmesi gerekmektedir. Bu kurumlar açısından da yıpratıcı bir süreçtir.

Bu güvensizliği yaratan nedir? TÜİK'in hataları olmuyor mu?
Tabii ki bir takım sıkıntılar oldu. Eski yıllarda bu güvensizliği yaratan sorunlar yaşandı. Aslında bakarsanız çok fazla güvensizlik yaratan olay da yaşanmış değildir. Kurumsal süreklilik dediğimiz hadise var, kurumun eski zamanlarını kötüleyecek değilim. Ben burada doğdum.

Yani bu süreçteki tüm değişiklikleri biliyorsunuz? Neler oldu?
Çok şey oldu. Önce yasayla başlayalım. Bir kere bir kurum düşünün ki veriler üretiyor fakat ürettiği veriler kullanılmıyor. Üretimine çok fazla kıymet verilmiyor. Ne cevaplayıcı, ne kullanıcı tarafından ciddiye alınmıyor. İstatistik ne içindir, karar alıcı mekanizmaların mevcut durumun fotoğrafını çekip, gelecek planlamasını neyin üzerine inşa edeceklerini göstermesi açısından çok önemli. Bugüne kadar enflasyon ve büyüme dışında TÜİK'in istatistikleri kullanılmıyordu. Resmi istatistik programı diye bir program yapıldı. Kurumlar arasında istatistiklerin üretimini bir düzene koyacak sistem oluşturuldu. Ulusal veri yayınlama takvimi diye bir takvim artık yılbaşında kullanıcılara sunuluyor. Yani son derece şeffaf, kendimizi anlatmaya çalışıyoruz.

TÜİK'e yöneltilen eleştirilerin başında siyasi etki gelir. Bu çalışmaların buna etkisi ne?
Bizim görevimiz kamuoyunu doğru bilgilendirmektir. Rakamları düzgün eşzamanlı olarak açıklamak. Daha önce rakamları kimseye verdiniz mi diye soruluyor. Hayır, bizim bağlı olduğumuz bakan bile herkesle birlikte öğrenir rakamları. Eskiye göre değişen bir şey. Yeni kanun çıkardık. Konsey oluşturduk. 31 Mart'ta konseyimiz var. İstatistik konseyi her yıl bir kere toplanır. Kamunun en üst düzey görevlilerinden ve TOBB başkanı ve birkaç sivil toplum derneğinden oluşuyor. Amacımız bu istatistikleri dünya standartlarında en uygun maliyetle kim üretebilir araştırmak. Uluslararası standartlar önemli. Çünkü Türkiye koşullarına uygun istatistiğin bir kıymeti yoktur. Ancak dünya standartlarında olursa kıymeti olur.

Türkiye'de üretilen istatistik standartları dünya ile uyumlu mu?
Tabii ki. Uluslararası istatistik normları var ve sistemler benzeştir. Eğer biz elma denince aynı şeyden bahsetmezsek Alman elmasıyla Türk elmasının karşılaştıramayız. Ben artık Türkiye'nin enflasyon rakamıyla Almanya'nın enflasyonunu koyduğum zaman aynı şeyden bahsettiğimi biliyorum. İşsizlikte de dış ticaret verilerinde da aynı şeyden söz ediyorum.

Yani siyasi etkiden tamamen arınmış durumda mısınız?
Tamamen arınmış durumdayız. Zaten işin doğası siyasi etkiye aykırı, uygun değil. Sadece benimle ilgili iş olsa içeriden etkiledi dersiniz. Rakamların oluşum zinciri içinde bunun olabilmesi için ne gerekiyor? Buradaki herkesin aynı siyasi görüşte olması lazım. Etkiyle rakamlar belirlense böyle bir şeyin dışarıya kaçmaması mümkün mü? Tarihi skandal ne bu zaman oldu? Ne geçmişte oldu.

Ancak eski başkanlardan Mehmet Kaytaz, rakamları cumhurbaşkanı, başbakan önceden görüyordu demişti?
Eskiden görüyordu dedi, müdahale ediyorlardı demedi. Şimdi ise biz kimseye bilgi vermiyoruz. Bakanım da ben açıkladıktan sonra öğreniyor. Şimdiye kadar ben böyle bir şeyle karşılaşmadım. Bu iddialar rakamı beğenmiyor, manipülasyon yapılıyor diye kurumu töhmet altında bırakıyor. Türkiye nasıl bir mozaikse burada her mozaikten insan var.

Yöneltilen eleştirilerden anketörlerin adrese gitmeden form doldurduğu yani toplanan verilerin sağlıklı olmadığı öne sürülüyor. Örneğin seçmen rakamının 6 milyon birden artması en büyük eleştirilerden biri. Kimse seçmen sayısının bu kadar arttığına inanmıyor...
Türkiye tarihinde olmadığı kadar sağlıklı rakamlara kavuşuyor. Şimdi insanlar konuşuyorlar. Oysa geçmişteki nüfus sayımlarında kimler, nasıl işler yaptı biliniyor. O zaman sanki hiçbir olay yapılmadı. Aman Allahım, TÜİK ne yapıyor diyorlar... Ben şaşırıyorum. İnsanlar nasıl bir hal içindedirler ki geçmişte olan biteni herkes bildiği halde hayır onlar doğruydu diyorlar. Yeni yapılanın yanlış olduğunu söylemek için eski yanlışa sahip çıkıyorlar. Ben bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Eskiden TC Kimlik Numarası yoktu önceki sayımlarda. Dolayısıyla ben hiç bir nüfus sayımında şunu bilemiyordum. Ahmet'i bu köyde saydım, başka bir yerde daha Ahmet var. Şimdi bu Ahmet'le o Ahmet aynı kişi mi?

Neler yaşandı geçmişte?
Her sayımdan sonra gene sayamadık, sokağa çıkma yasağı uygulandı, gene otobüslerle taşındı deniyordu. Ne yapsın kurum? Kurum suçlanıyor. Bazı yerlerde ilgili erkanın esiri vaziyetinde, bir yerde bekletilip, sen orda dur, görme deniyordu. Otobüs geçince insanları görme diye yani. Dedektif kurum değil, teknik kurum. Ne kadar engel olabilirsiniz? Daha sonra gittik kalite kontrol çalışmaları yaptık. 2000 nüfus sayımında belli yerlerde yaptık. Ve orada da ne kadar nüfus düştüğünü biliyor herkes. Geçmişi savunmanın anlamı yok. Kayıtdışılığı savunmanın anlamı yok. Bizim kurduğumuz sistem şudur; TC vatandaşı dünyada kaç tane vardı? Biz bunu nereden biliriz, TC kimlik numarasından. Herkesin TC kimlik numarası var. Bir alan çalışması yaptık. Herkesi ulusal adres veri tabanı dediğimiz ve elektronik ortamda bütün adresleri aynen TC kimlik gibi bir numarayla kontrol ettiğimiz bir sistem kurduk. Buradaki adresin zincirini aldık, buradaki kişinin zincirini birbirine bağladık. Bu ikisini ilişkilendirdik.

Ancak bazı evlerde çok sayıda isim çıktı. Tartışmalar yaşandı... Bazı evlerde 30 kişinin yaşadığı ortaya çıktı.
Onlar son derece makul şeyler, insanların her zaman sebep olabileceği şeyler. Bir sürü şey çıktı. Şöyle düşünün geçmişte otobüsle taşımayı kimler yapıyordu? Onlar bu sefer bunu da yapıyorlar. Teknolojiye onlar da adapte oldular. Daha fazla söyletmeyin. Adam kendi belediyesinde mi kullanmak istiyor oyunu? Adam gidiyor orada bir evde gösteriyor vatandaşı. Biz artık güvene dayalı bir sistem kurduk. Sistemi kurduk 2008'in başında İçişleri Bakanlığı'na devrettik. Şimdi adresi değiştirseniz taşındığınız yerdeki nüfus müdürlüğüne diyeceksiniz ki ben buraya geldim TC kimlik numaram bu. Müdürlükte önce neredeydin, diye sorup bilgisayardan gördüğü eski adresinizi görüp doğru söyleyip söylemediğinize bakacak. Bu arada bir evde 35 kişi görünüyor dediğiniz yer, ev değil yurt. Bir adreste 850 kişi dediler, o da okul. Şu anda o evde yaşamadığı halde o evde yazılmış kimse varsa münferit olaydır. Birileri gitmiş sayılmış. İçişleri bakanlığı'na Nüfus Müdürlüğü'ne gidip burada bu insanlar yaşamıyor, nasıl kaydettirdiniz diye soracaksınız. Yalan beyan, yanlış beyan. Sistem bizden çıktı zaten. Ben nüfus açıklayacağım, gidip İçişleri'nden alacağım. Ben devrettim. Daha sonra ne oldu bitti ben bilmiyorum. Ben bitirdim devrettim gitti benim işim yok.

Alandan gelen veri benim namusum dedektiflik yapmam

TÜİK'in geçen ay açıklanan veri hatası nasıl oluştu? O gün TÜİK'te neler yaşandı?
Akıllı programla çalıştığımızı söylemiştim. Bu sıkıntı ilk çıktığı zaman da akıllı programda bu hatanın normalde olmaması gerektiğini hissettik. Hemen bir hata olup olmadığına baktık. Soruşturduk. Sonunda bulduk. Hayır akıllı programdan olmamış. Akıllı program gerekli alarm mekanizmalarını vermiş. Birim hatası yapılmış. Evet TÜİK hata yaptı ama zaten hatayı ben söyledim. Kimse şunu söylemedi TÜİK hata yaptı ama hemen de hatasından döndü. Bu Türkiye'de çok alışılmış bir şey değildir. O ayın üretiminde bana rakam geldiği zaman ben her zaman bakarım, sorarım neden olmuş, bana getiren kişi benden önceki en üst makamdaki kişidir. Onun açıklamasını dinlerim. Tatmin olmazsam alt düzeye kadar inerim. Bizim zaten farkında olduğumuz bir şeydi o. Kendi verimize, alandan gelen veriye güvenden kaynaklandı. Biz alandan gelen veriye teslim olacağız. Alandan derlediğim rakam kutsaldır ben onun hiç bir şeyine dokunmam. Hadi canım öyle olmaz diyemem dedektiflik değil benim görevim. Sanayi üretiminde gördünüz. Hata yaparsak da açıklarız. Şahsen bununla ilgili bir bedel vardıysa hemen ödemeye hazırdım. Bunu da paylaştım. Ama bir tepki olmadı.

İstatistikçinin hipokrat yemini

Son olaydan sonra açıklamaların dışarı çıkmaması için çalışanlarınıza gizlilik sözleşmesi imzalatıracağını söylendi bu nedir?
Yeminin içeriğini bir okusunlar. İçinde gizlilik diye bir şey var mı. Kurum kültürü oluşturmaya çalışıyoruz. Bu kurumda işe başlayan herkes yemin ederek başlar. Namusum şerefim üzerine yemin ediyorum ki, bu kurumda çalışıyorken elde ettiğim bireysel verileri dışarı çıkarmayacağım diye. Bilgi sızmasıyla alakası yok. Hipokrat yemini gibi. Kalite denetim merkezi kurdum. Telefonla kontrol sistemimiz var, her ay hane halklarına gidip anket yaptıktan, işyerlerinden fiyat derledikten sonra buradan telefonla aranır bu insanlar. Arkadaşımız geldi mi, hal davranışı nasıldı, ne dedi size diye. Denetim merkezimiz var kendi içimizde oluşturduk. 

Enflasyon sepeti hiç eskimeyecek
 
Enflasyon hesaplamasında yenilikler olacak mı?

Yakın dönemde düşündüğümüz bazı çalışmalar var. Pilotajını bu sene yapacağız. İşyerinde fiyatı girdiğiniz anda buradaki veri tabanının göreceği GPS entegre sistemler üzerinde çalışıyoruz. Çok daha hızlı çalışacak. Alana defterlerle, laptop tabletlerle gidiyoruz. 300 bin fiyat, 25 bin civarında işyeri her ay ziyaret ediliyor. En kalabalık ekibimiz bin 100 civarında personel bu işle ilgili. Metedolojik olarak çok ciddi yeniliklerimiz var. Türkiye'nin sepetimiz eskidi diye problemi olmayacak. Sürekli sizin tüketiminiz değiştiyse o sepete girecek.

Ömer Toprak kimdir?
1968 Diyarbakır doğumlu. 1987'de girdiği Ortadoğu Teknik Üniversitesi İstatistik bölümünden 1992 Yılında Lisans; 1996'da Yüksek Lisans derecesi aldı. 1992'de katıldığı sınavı birincilikle kazanarak TÜİK'te uzman yardımcısı olarak göreve başlayan Toprak geçen zaman zarfında TÜİK Uzmanı, şube müdürü, daire başkanı ve başkan yardımcısı görevlerini yürüttü. 2008'de TÜİK Başkanı Ömer Demir'in YÖK'e atanmasının ardından başkanvekilliği görevine getirildi.